"Ben Harry'e sinir olmaya devam edeceğim ama beni bir daha grup evine davet ettiklerinde senide çağıracağım. İşini kendin halledersin."
"Harika! Seni seviyorum."
"Yaa, işine yarayınca beni çok seviyorsun."
"Öyle olmadığını sende biliyorsun."
"Biliyorum, zaten kim beni kullanmaya cesaret edebilir ki?"
"O kişiye acıyorum." Sesli bir şekilde güldük.
"Eee, neler oldu orada?"
"Mesaj atsam daha iyi onların yanında uzun süre gözükmezsem şüphelenirler."
"Tamam."
"Kapatıyorum." Mutfağa geri döndüm ve Veronica'ya olanları bir bir mesaj attım. Her seferinde "İnanamıyorum.", "Gerçekten mi?" gibi cevaplar veriyordu.
"Stefunny."
"Efendim."
"Sadece orada oturup telefonunla mı ilgileneceksin?"
"Mmm, evet."
"Biraz yardım et."
"Of, tamam!" Telefonumu masaya bırakıp Niall'ın karşısına dikildim. Elimi belime koydum.
"Ne yapmamı istiyorsun."
"Beraber masayı hazırlayabilirsiniz." Beraber'i neden vurgulama gereği duyduğunu anlayamadım Zaynie, gıcık.
"Tamam." Nial sende zaten hemen kabul et.
"Tamam." Hayır diyecek değildim. Zayn elime altı tane tabak tutuşturdu, Niall'da bardakları aldı. Yemek masasına ilerlerken aynı anda dönmemizle elimdeki tabakların dört tanesi paramparça oldu. Niall'ın elindeki bardaklarda düştü, bazıları kırıldı. Harry hemen yanımıza geldi.
"Masa hazırlamayı bile beceremiyor musunuz? Beceriksizlere bu görevi vermemeliydik." Gel beni boğ diyor. Gidip şöyle bir içindeki kanı yok edesim geldi.
"Beceriksiz mi? Sen kime beceriksiz diyorsun sarsak?!"
"Bir masayı bile hazırlayamayana ve yemek bile yapmayı bilmeyene söylüyorum. Aaa, o sensin."
"Sende nesin biliyor musun? Ön yargılı kıvırcık kafanın tekisin."
"Şu kavgayı kesip birbirinizden özür dileyin." Liam konuştu!
"Kimse bana ne yapacağımı söyleyemez."
"Liam haklı bu saçma ve anlamsız kavgayı kesip birbirinizden özür dileyin."
"Onlar haklı Stefunny, üzgünüm." Vay be marul kafa özür diliyor, çok duygulandım.
"Üzgün olduğunu söyledi, sıra sende."
"Beni bunu yapmaya kim zorlayacak Niall?"
"Bir kerede dediğimi yapamaz mısın? Benim için."
"Off, tamam! Üzgünüm. Oldu mu?"
"Oldu." Birinden özür dilediğime inanamıyor. Ben! Ben birinden özür diledim. Bu çok ahmakça. İnsanlardan özür dilemek pek bana göre bir şey değil. Ben insanları üzer ve giderim. Benim olayım bu, özür dilemek ise sersemlere göre.
"Hadi şimdide sarılın." Harry'le birbirimize baktık. Liam ne dediğinin farkında mı acaba?
"Asla!" dedik aynı anda. Lavabo diye düşündüğüm yere ilerledim.
"Nereye?" Ona doğru dönüp ukala bir şekilde baktım.
"Lavaboya, gelecek misin Nialler?" Niall dışında herkes gülüyordu. Ne ama lavaboya gidiyorum onu bile sorguluyor. Aslında lavaboya girmeye ihtiyacım yok ama bir beş dakika yalnız kalsam iyi olur. İçeride gergin bir ortam var, tek kız benim ve bu hoş değil. Kapıyı kilitledikten sonra klozetin kapağını kapatıp üstüne oturdum. Telefonuma gelen mesaja baktım, zaten hiç elimden bırakmıyorum. Bu dağınık evde kaybolmasını istemem. Mesaj Veronica'dan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Never The Same
FanfictionDaha önce bazı nedenlerden dolayı sildiğim hikaye tekrar karşınızda. Sizi temin ederim bir daha silinmeyecek. Bu yüzden okumanızı öneririm ;) Her şey en iyi arkadaşına güvenmekte başladı. Stefunny Morgan'a en iyi arkadaşlarından biri tarafından...