Üzgünüm

566 45 35
                                    

Yaslandığım demir parmaklıklar eskiydi ve paslanmıştı. Parmaklıklar mı sallanıyor yoksa...

"AAAAAHHHH"

Abi popom... Acıyor la... O an fark ettim ki beni fark etmişler. Ee tabi yani. Gökyüzünden düşmüş birisini görsem ben de uzaylı görmüş masum köylü tipine girerim. "Ehehe... Merhaba..." sadece bunu diyebildim. japonya ağlamayı bırakmış bana dik dik bakıyordu. Ya niye öyle bakıyorsunuz alt tarafı sizi dinlerken yere çakıldım... Uff ben çok kötü batırdım yaa...

Güney Kore yanıma eğilip "İyi misin?" diye sordu. Haa.. Çok iyiyim. Alt tarafı kıçım dümdüz oldu yanı sorun etme. "Sanırsam iyiyim. Aşağı iniyordum. Başım döndü. Demirlikler yaslandım işte." Japonya kaşlarını çattı bir şey hatırlamış gibiydi. Çekik gözleri iyice açıldı ve hızlıca ayağa kalktı. Refleks olarak geriye zıpladım. Bana döğru ilerledi. Ayaklarım beni kaldırmıyor. Yerde geriye doğru kıçımın üstünde sürünmeye başladım. Benim ensemden tuttu. Kaldırdı. Maşallah kız ne kadar güçlü la. Tutmayan bacaklarımın üzerinde zar zor duruyordum. Japonya'nın boynuma uyguladığı kuvvet nefes almamı zorlaştırıyordu.

"Bu hissi sen bana hissettiriyorsun değil mi? Bilerek yapıyorsun. Değil mi? Bana öyle bakma SENİN OLDUĞUNU BİLİYORUM! NEDEN!? Neden? N-neden yapıyorsun? B-ben sadece mutlu olmak istiyorum. BİRAZ SEVGİ İSTİYORUM! AMA Anlamıyorlar! Aptal zannediyorlar! Hah... Haha... Hahahahahaha!"

Güney Kore ile ikimiz şok olmuştuk. (Esprisini yapanı döverim) "BENİ BIRAK!" onu ittirdim. Elleri yakamdan ayrıldı. Acıyan boynumu ovuşturdum. "Sen böyle aptallık yaparsan seni kim sever ki?! Söylesene!? Ama SALAK GİBİ DAVRANMAYI KESERSEN BELKİ MUTLU OLURSUN!". O sırada Japonyanın arkasında parlayan bir şey gördüm. O bıçaktı. Bana doğru ilerlerken gerilemeye başladım. En sonunda sırtımın duvara değdiğini hissedince kaçacak bir yeim olmadığını anladım. Titriyordu. Bıçak hala sabit duruyordu. Sonra bıçağı kaldırdı. Ölüm böyle olucaktı... Gözlerimi sıkıca kapattım. Bir şey olmadı. Birisini yavaşça açtım. Japonya elindeki bıçağı fırlattı.

"Ben üzgünüm... Ü-üzgünüm. Bana ne oldu bilmiyorum. Sadece her şey üstüme geliyor. Üzgünüm..."

Her şey yok olmaya başladı. Aynı geçen seferki gibi... Ama bu kez acıtmadı...

Yeniden başlatılıyor...

Öğle zili çaldı. Türkiye yerinden kalktı. Bu sahneyi yaşadım... Ve yine yaşıyorum... O sırada bir anda Türkiyenin koluna asıldım. "Hey, Türkiye işin yoksa birlikte gezinebilir miyiz?" "Ah, elbette! Arkadaşımla gezinmek beni mutlu eder." Arkadaş... Ona demek istediğim çok şey var... Ama en önemlisi...

Beni korur musun acaba Türkiye?

Yağmur (Türkiye x Ukrayna)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin