Sessizce oturup düşünüyorum. Bunları nasıl bitirebilirim diye. Şakaklarım zonkluyor. Hikaye kolay gibi gelmişti. Ama devamını düşünemiyorum. Herkesin katilinin benim olmadığımı hissettirmeden yapmalıyım ama her türlü kan bana bulaşıyor. Gözlerimi ekrandan ayırmadan 4. Bölüme girdim. Belirtilerin ilk başladığı yere. Yavaş yavaş herkes çıldırıyordu. Bunu belli etmeye başlamışlardı. Ama hedeflediğim kişi hiç bir şey olmamış gibi davranıyordu. Benimle dalga geçiyordu ha? Belli ki benim bu işin arkasında olduğumu anlamıştı. Ama bunu anlamaması gerek. Yanlışlıklar başladığında Reset atmıştım. Hâlâ nasıl olduğunu anlayamadım. Bu geri zekalı yerde bunu düşünmek zor oluyor. Hepsi orada kalanların suçu. Oysaki ben... Böyle olsun istemezdim. Ben orada zorlandım. Sanki onu yüz üstü bırakmış gibi hissediyordum.
"Anlamadım zannetmedin değil mi?"
Kodları yanlış yazmışım. Olamaz, olamaz! Ama konuşması bitene kadar onu ekrandan izleyeceğim, izlemekte zorundayım.
"Annemi nasıl öldürdüğünü biliyorum. Beni en son 17 yıl filan önce gördün ha? O karanlıkta beni izlediğini hissetmiştim. Ama neden böyle aptalca bir şey istedin ki? Ah, evet. Dünya'yı ele geçirmek. Ama yaptığın yanlış bir hareket ile cehennemi boyladın. Boylayacaktın, o kodu bozmasaydın. Senin yüzünden onca yıl berbat geçti! Aptal, hep senin suçun ha? Japonya'yı kurtarıp oradan kaçtım zannettin değil mi? Hayır, orada çıldırdım. Ama endişelenme, seni bu Dünyada bekliyorum. Seni öldüreceğim. Onların, kodlarıyla oynadın. Ben intikam almayı bilirim. Herkesin yardımına koştum diye her zaman yardım edeceğim diye bir şey yok. Hem bana 2 yıl önce ne diyorlardı hatırlasana 'PSIKOPAT' Onları yüz üstü bırakmayacağım. Seni ... Bana yakışmaz bu hareketler. Neyse, hadi görüşürüz. Umarım, yakın bir zamanda görüşürüz..."
Konuşması bitince sıkışan kalbimin olduğu yere elimi götürdüm. O, Türkiye, gerçekten biliyordu.
~~~
Azerbaycan'dan
Abim odasında konuşuyordu. Acaba, kiminle. ~⊙^⊙~Gidip kapıyı çaldım. "Umm, qardaşım? Şey... girebilir miyim?" dedim.
Kapı açıldığında abim yorgun gözüküyordu. Bir anda bana sarıldı. Bu duruma şaşırmıştım. Pek, böyle sarıldığımız söylenemez. Çoğunlukla küçük çocuklar gibi didişiriz. Ama bu birbirimizi sevdiğimiz içindir. Ne olsa ayı, yavrusunu döverek severmiş. Onun sarılmasına bende karşılık verdim.
Sarılmamız bitince ne olduğunu soracağım sırada kafasındaki fesi kafama koydu. Ben, abime baktığımda "Hadi bana bir Türk kahvesi yap." dedi. Sonra ben anlamadan yanağına bir öpücük kondurdu. N'oluyor len? Abime bir şey oldu sanırsam. Abim ben bunları düşünürken aşağı kata inmişti. Mutfağa geçmiş oturuyordu.
"Hadi, bekleme yapma." dedi içten bir gülümseme ile. Abim, her zaman beni korur kollardı. Abim, herkesin isteyeceği bir kişi 'gibiydi' Tatlı, bir gülümsemesi, her zaman yardıma koşaması... Ermenistan ile aramda geçen savaşta bana yardım etmişti baya.
Ben bunları düşünürken kahve olmuştu. Fincanlara koydum. İkimizde şekerli içiyorduk.
"Hey, Azerbaycan..."
Ağzıma attığım lokum yüzünden "Hımmmm?" diye hamurdandım. Türkiye çoğunlukla önemli bir şey olduğunda gözlerini gözlerimden kaçırırdı. Ve şu an bu durumda.
"Beni hiç bir zaman bırakmayıcağına söz verir misin?"
Boğazıma kaçan lokum ile öksürmeye başladım. En sonunda lokumu mideme gönderince qardaşımın elini tuttum.
"Onca zamandır taktığın şey bu muydu? Hiç endişelenme ben seni hiç bir zaman bırakmayacağım..." Ama bu kadar duygusallık bana fazlaydı. "Tabi, sen flörtünle evlenmezsen. Aslında ben de sizinle yaşarım."
Türkiyenin suratında "Gerizekalı" ifadesini görünce gülmeye başladım.
🇹🇷🇦🇿✖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yağmur (Türkiye x Ukrayna)
FanfictionO sıcak ellerin benim kalbimi ısıtmıştı Türkiye. Senin bana verdiğin şemsiye beni ısıtamazdı ama sıcak gülümsemen kuzey kutbunu eritirdi... Sevgilisinden ayrılan Ukrayna'nın gözleri açılır. Onca yıldır nasıl görmemişti onu. Onsuz bir nefes almayacağ...