[story.]
"Beni buna zorlayamazsınız."
Ellerimi içi tüylü kot ceketimin ceplerinden çıkarıp içimdeki gri hoodienin kapüşonunu siyah saçlarımın üzerine geçirdim.
"Hadi ya? Öyle mi dersin?" Yukhei sırıtarak alnıma fiske attığında ben de onun bacağını tekmeledim. "Kes şunu kardeşim. Gitmiyorum ben onların yanına."
"Biliyorsun Mark, tehdit etmeyi sevmem ama..." Doyoung hyung diğer yanımdan yürürken üstündeki siyah ceketin kol düğmesiyle oynayıp kaşlarını hafifçe çattı. Bu bakışı biliyordum. "...biz olmadan yurda adımını atamazsın. Yurda bu saatte girmeye çalışırsan da üçüncü uyarını alırsın ki bu ne demek biliyorsun galiba?"
"Ceza! Ceza!" Yoonoh da arkamızdan tezahürat yaparak gelirken başımı bıkkınlıkla eğdim. Derin bir nefes verdim, dudaklarımın arasından buhar yükselirken gözlerimi kapadım.
"Tanrım, bana sabır ver."
"Bu evet demek oluyor herhalde?"
Yürümeye devam ederken belli belirsiz başımı salladım. Bir ayın ardından onun yanına gidiyordum.
Lee Donghyuck'a.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nuitman
Fanfiction❝ şehrin karanlığında kaybolmuşum. ❞ © dububaoziㅣmarkhyuck [texting & fantastic story] all rights reserved start: 20.11.18 end: 13.02.19