[story & texting.]
nuitman: kim olduğumu hiç mi merak etmiyorsun?
nuitman: asla dikkatini çekemiyorum değil mi?
nuitman: kızdan uzaklaşman gerekirken olayların sana ters tepmesi aşırı moral bozucu.
iletildiㅣ22.42
Elimdeki telefonu arka cebime koyup poşeti sallaya sallaya parktaki büyük, yapay gölün kenarındaki demirlere ilerledim. Buharlaşan nefesim ve yakında titremeye başlayacak olan çenem ne kadar üşüdüğümün göstergesi olsa da soğuk havalar beni dinç tutuyordu. Ayrıca soğuğu severdim, en azından Kanadalı birinin soğuğu sevme zorunluluğu vardı.
Poşetin içindeki biralar sağ elime ağırlık yaptığında sol elime aldım ve dirseklerimi demirlere yaslayarak hafifçe öne, göle doğru eğildim.
"Atlamayacaksındır umarım."
Birdenbire arkamda duyduğum ses ile irkildim. Bu yumuşak, sıradışı sesi nerede duysam tanırdım.
Oydu.
Lee Donghyuck sağ tarafıma geçip tıpkı benim gibi dirseklerini demirlere yaslarken kalp krizi geçirmeme ramak kalmıştı. En azından içten öyleydim.
"Atlayacak olsam emin ol 2 metrelik yapay göle atlamazdım," dedim umursamaz, onu tanımıyormuş rolüme tekrar bürünerek. Bakışlarımı istemeyerek de olsa ondan göle çevirdim. "Bu dünyada intihar etmek için daha güzel yerler var."
"Kesinlikle," dedi, sesinden hafifçe gülümsediğini anladım. Elleri kot pantolonunun arka cebine gittiğinde yüzüne döndüm. Kalın, çatlamış dudakları tekrar haraket ederken bakışları rüzgarla dalgalanan göldeydi. "Eğer intihar edecek olsan nerede ederdin?"
Etmezdim, demek istedim fakat kestirip atarak elde ettiğim ilk-defa-konuşma-şansını çöpe atmak istemiyordum. Bir süre düşündüm, ardından mırıldandım: "Sanırım Eyfel Kulesi'nden aşağı atlardım."
"Normalliğe perde çekiyorsun ha? İyiymiş," dedi ve arka cebinden bir paket çıkardı. Sigara paketi. "Ben olsam," diye devam ederken çıkardığı dalı dudaklarının arasına aldı, ardından ucunu eliyle siper ederek siyah çakmağıyla tutuşturdu. Paketi ve çakmağını ceplerine koyarken sigarayı içine çekti, ardından parmaklarıyla dudaklarından uzaklaştırdı. "London Eye'ı tercih ederdim. Atlamak için ideal bir konumda. Haberlere manşet olup ismimi dünyaya duyurabilirim."
"Dünyaya kendini duyurmak senin için önemli mi?"
"Evet," dedi soruma karşılık başını sallayarak. Bana ilk defa döndü ve ilk defa göz göze geldik. Kahverengi gözleri gözlerimin içine dalarken herhangi bir tepki göstermemek için kendimi sıkıyordum. Donghyuck gözlerini benden ayırmadan sigarasını içine çekti, bana bakarken dumanı kalın dudaklarından dışarı üfledi. Ve ölene kadar dinleyebileceğim bal gibi akan sesiyle konuştu: "Unutulmak istemem."
***
sonunda yarabbim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nuitman
Fanfiction❝ şehrin karanlığında kaybolmuşum. ❞ © dububaoziㅣmarkhyuck [texting & fantastic story] all rights reserved start: 20.11.18 end: 13.02.19