4.0

2.5K 421 61
                                    

[story.]

Donghyuck'un bedeni kasılırken ve elleriyle saçlarını tutarken hıçkırıklar içinde ağlıyordu. Dirseklerini dizlerine yaslamış, yüzünü kollarıyla görmemi engelliyordu. Göz yaşları hızla çenesinden pantolonuna düşerken bir şey yapamıyordum.

Onu daha önce hiç bu kadar yıkılmış görmemiştim.

Arabanın içinde hıçkırıkları ve bağırışları duyulurken parmak boğumlarının arasındaki kızıl-kahverengi saçlarını sıktığını görüyordum. Bedeni tir tir titremeye devam ederken gözlerimin dolmasını engelleyemedim.

Arabadan indim. Önden dolaşıp onun kapısını açtım ve ellerini başından çekmesini sağladım. Kafası önüne düşüp ağlamaya devam ederken iki elimi ıslak, kanlı yanaklarına koydum ve başını kaldırdım. Fakat bana bakmıyordu, belki de bakamıyordu.

Ona eğildim ve kollarımı bedeninin etrafına sarıp çenemi omzuna yasladım. O ise yüzünü boynuma gömdü. Kollarını belime sıkıca sararken kulağımın dibinde hıçkırıyordu. O kadar içten ağlıyordu ki içimde bir şeyler kopuyordu.

"Nefret ediyorum," dedi hıçkırıkları arasında sessizce. Ona daha sıkı sarılıp sol elimi saçlarına atarken gözlerimi kapadım. Donghyuck'un titremesi durmamıştı. "Artık dayanamıyorum!"

Bağırdı, gözlerimi kapadım. Beni ittirmeye çalıştı, izin vermedim. Sırtıma vurdu, saçlarını okşadım. Ağladı, ona daha sıkı sarıldım.

"Her şey geçecek," dedim saçını okşarken.

Sakinleşene kadar ona sarıldım. Titremesi geçtiğinde ve yorgunluktan kolları belimden düştüğünde ondan ayrıldım. Gözlerini yorgunlukla kapamadan önce bana baktı.

Elini kaldırıp yanağıma koydu, yalnızca birkaç saniye sürdü. Ardından elini indirdi ve göz yaşlarını sildi. "Artık gidelim."

Arabaya bindim ve evime doğru sürmeye başladım.

nuitmanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin