3.1

2.4K 422 113
                                    

[story.]

"Burada ne arıyorsun?" Tüm gücümü toplayarak sorduktan sonra kafamı geriye attım. Donghyuck ıslanmış deri ceketini çıkarıp masanın üzerine bırakırken bardağımı ve votka dolu şişeyi kendine çekti.

"İçmeye geldim."

"İçmek için yaşın yetiyor mu ki?" Sinirlendireceğimi bile bile konuştuğumda Donghyuck beklediğim gibi sinirle iç çekti ve bardağı doldurdu. Fakat bir şey demedi.

Elbette yaşını biliyordum. Onunla ilgili her şeyi biliyordum.

Burnu kızarıktı, dudakları şişmişti, ıslak saçları alnına dökülüyordu; elmacık kemiği büyük ihtimalle babasının attığı yumruklardan dolayı morarıktı. Gözleri kızarmıştı, yorgun ve uykusuz olmalıydı. Sigara kokuyordu, ne kadar sigara içmenin serbest olduğu bir bar olsa da onun içtiği sigarayı tanırdım.

Kardeşinin ölümünden sonra babasının şiddete başladığını biliyordum. Annesi de bu yüzden geçen yaz ondan boşanmıştı ve velayeti zorla üstlenen babasının başına ölümü kalmıştı. Donghyuck insanlarla kavga etmiyordu, Donghyuck babasıyla kavga ediyordu. Donghyuck babası yüzünden sigaraya ve içkiye başlamıştı. Kız kardeşinin ölümü de bu kötü haline sebep olmuştu tabii.

Uyuşturucuya başlamasından korkuyordum.

Donghyuck bardağı kafasına dikip masaya geriye bıraktı ve ellerini kucağında birleştirerek arkasına yaslandı. Bir süre sessizce gürültüyü dinledik.


Gürültüden sağır olacağımıza sessizlik sağır etti bizi.

"Şişeyi aldığında ağzına kadar doluydu değil mi?" Dibi boylamış şişeye baktık.

"Evet."

"Kafan uçuk yani?"

"Evet."

"Bu gece bana içmek yok desene," diye mırıldandı Donghyuck yaslandığı yerden doğrularak. Ne dediğini tam olarak anlayamadan bana döndü. Kırmızı, kalp şeklindeki dudaklarını aralayarak tam gözlerimin içine baktı. "Seni evine bırakayayım."

İtiraz etmek isterdim fakat edecek durumda değildim.

Donghyuck kenardaki siyah, şişme montumu alıp giymem için açtığında kendimi zorlayarak doğruldum ve giydim. Donghyuck yakalarını benim için düzeltirken sıcacık parmaklarının boynuma sürtündüğünü hissettim.

Elini tuttum.

Sarhoşluğun verdiği cesaretle sımsıcak sol elini tuttum. Gözlerindeki anlık şaşkınlığa rağmen çatlayan başımı dibimde duran omzuna yasladım. Gözlerimi kaparken sıkıca elini tutuyordum.

Bir kaçış yolu arıyordum fakat tehlikenin ta kendisine sığınıyordum.

nuitmanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin