14 - EVE ATMA

95 4 0
                                    

Sümeyye’den

Yine bir sabah annemin cırtlak sesiyle bizi uyandırmak için götünden uydurduğu saçma şarkıyla uyandım. Sabah sabah hiç çekilmiyordu ve biri ona sesini böle şeyler için kullanmaması gerektiğini söylemeliydi. Kalkmaya hiç niyetim yoktu. Hafta sonumu piç ettin sağ ol.

 Tek gözümle telefonumu alıp Kadir’e “Günaydın sevgiliiim.” Yazıp gönderdim. Sabahları mutlu uyansak da gün içinde mutlaka kavga ediyorduk. Üç yıldır birlikteyiz ve ben hep bir geleceğimiz olduğuna inanıyordum. Birçok kez ayrılıp barışmıştık ama sonuç olarak beraberdik. Sağ olsun benim canım ponçik arkadaşlarım hep kafamı siktiler. Yok annem beni ona vermezmiş, yok okumam gerekiyormuş cart curt.

Neyi varmış be bal gibi çocuk işte. Tamam çok hatası oldu ama valla da şu an köpek gibi. Neyse ki onları ve annemi siklemiyordum. Annecim sağ olsun benim iyiliğimi istiyor “Ben onsuz yaşayamam anneeeğğğ” demek istiyorum ama diyemiyorum.

Kadirle mesajlaş yemek ye yat derken hava kararmaya başlamıştı. Bazen telefonu elime yapıştırmayı düşünmüyor değildim. Elimden indiği yoktu. Annemle babam amcamlarla toplanıp sahile gitmeye karar verdiler. Annemin 45468 kez ısrarı üzerine onu gitmemeye evde kalıp uyuyacağıma ikna ettim. Onların yanında napcam ben beee. Hem aklıma çok pis fikirler geliyordu. Gelmez olaydı.

Kadir sürekli çalıştığı için bu aralar buluşamıyorduk. Uzun bir süre olmuştu ve ben sevdiceğimi çok özlemiştim. Annemler gider gitmez ona haber verdim bize gel diye. Yarım saate gelirim dedi. Hiç hayır da demiyor. O gelene kadar ortalığı topladım. Rezilliğimi görse arkasına bakmadan geri gider numarasını değiştirir hatta buradan taşınırdı.

Odamın kapısı açılmamalıydı. Kurtuluş savaşından kalma gibiydi. Bir de hafta sonları özellikle. Götü başı dağıtıyordum. Affedersiniz ama çıkardığım don olduğu yerde kalıyordu. Etajerimin üstünde ne ararsanız var hatta külotlu çorabım bile. Dolabımın kapakları kapanmıyor her şeyi tıkıyorum içine. Armut koltuğum tepetaklak olmuş. Toplayan kadar iflahım şeyoldu. Sonunda odam bir şeye benzediğinde mutfağa koştum. Kardeşimden sakladığım zulamdan cips kek ne varsa çıkardım birde ellerimle portakal suyu sıktım sevgilime.

Hemen ellerimi yıkayıp çorabımı giyerken mesaj geldi. Valla iki dakika beklesin tek çorapla çıkamazdım karşısına. Kapıdayım, yazmış. Hemen çorabı giyip fırladım. Anaam götüm tutuşmuştu. Apartman tanıdık dolu. Hepsi annemle can ciğer. Biri kapıya çıksa bittik, mahvolduk. Bunu iyice tembihledim. Sakın ses çıkarma parmak uçlarında çık eve ayakkabılarınla eve gir diye. Arakada delil bırakmamak lazımdı. Kapıyı açtım yavaşça içeri aldım. Böylece onu ilk eve atma deneyimimi gerçekleştirmiş oldum.

Bir oh çekip hemen boynuna sarıldım. Annemi de arayıp “Gelirken haber verin uyurum belki kapıyı kilitleyip sonra dışarıda kalmayın.” Diye. Bu aklımı derslere kullansam eheyyyt. Bir daha boynuna atlayım derken çocuğumun boynunu kırıyordum az daha. Sonra hazırladıklarımı yedik, içtik. Film izledik. Jenga oynadık.

Odamda onun için ayırdığım gizli bölme vardı. Hayatıma girdiği günden beri yaşadıklarımızı yazdığım defterler, içtiğimiz pet şişeleri, ban aldığı çikolata paketleri, bana yazdığı mektuplar, birkaç kıyafeti ve bir sürü fotoğraflarımız. Hatta bana attığı romantik mesajları bile tuttuğum defter vardı. Saatiyle her şeyiyle yazıyordu ayrılınca onları okuyup triplere girmesem iyiydi ama neyse. Sonra zamanla öküzleşince romantik mesajlarda ortadan kalktı tabii.

Yani annemlerin keşfettiğinde beni öldürmesi için bütün kanıtlar oradaydı. Ona da gösterdim. Beraber ilk zamanlarda ki fotoğraflarımıza baktık. Allah’ım ikimizde kekoyuz o zamanlar ama Kadir o fotoğraflara ölüyor. Hepsini kendi de saklıyor. Diyorum ilk zamanlardaki fotoğraflarımı imha edelim ama yok. Neyse sonradan çekindiğimiz şebek fotoğraflarımıza baktık. Böyle böyle derken saat iyice gecikmişti. Hiç gitmeye niyeti yoktu ama gitmesi gerekiyordu.

Ben kapıyı kontrol ederken gidip dolabımdan en sevdiğim tişörtümü almış yanıma geldi. “Bunu alıp koklayacağım aşkım benden kalsın.” Dedi. Al senden önemli mi dedim laf olsun diye. Aldı gitti güzelim tişörtüm. Aynı titizlikle gönderdikten sonra perdenin altından gizlice baktım. Oh mutluydum. Bir aksilik çıkmadan atlatmıştık. Hemen bu olayları deftere yazdım. Hatta bir de “Ah canım annem ya bir de beni evde bıraktı bilmiyor ki ben ne adrenalinler yaşadım sevgilimi eve aldım ama çok eğlenceliydi.” Yazdım ve hiçbir şey olmamış gibi pijamalarımı giyip televizyonun karşısına geçtim. Annem aradı geliyoruz diye. Gelin ben yiyeceğim boku yedim dedim, tabii ki içimden.

Aradan birkaç gün geçti. Okuldan geldiğimde genelde üstümü değiştirir hemen yatağıma girip uyurdum. Ama yatamazdım çünkü anneannemler gelmişti. Öpüp sarıldım yemek yedik her şey kıvamında güzel. Annem arada trip yapıyor ama neden yaptığını anlamıyordum. İki gün sonra anneannemler gitti. Odamda Kadir’le mesajlaşıyordum. Müziğin sesi de son ses açmıştım. Annem pat diye odama girdi hiç konuşmadan müziğin sesini kıstı. Allah Allah.

Sonra içeriye gittim. Kardeşim koltukta oturup babamla Türk sineması izliyordu. Nefret ederim ama biraz oturayım da telefonumun elimden düştüğünü görsünler dedim. Filmi izlemeye başladım. Kız çocuğu eve almış arkadaş ayağına tam o sırada ailesi içeriye geliyordu. Kızda elinde ki patlamış mısırları ağzına tıkıyor falan. Tam babam bu sahnede “Ailelerini bir bok bilmiyor zannediyorlar böyle oynatıyorlar ne aşağılık insanlar.” Dedi. Bende hiç üstüme alınmadan kalktım. Odama giderken “Nayır nolamaz nalan aşkımı nastık top gibi noynayamazsın” cümlesiyle yıkıldım ve sağa sola sapmadan odama girdim.

Bir şeyler karaladım, kitap okudum tam telefonu elime aldım annem girdi odaya. Şans ya ne zaman telefonumu elime alsam ya annem ya babam gelirdi odaya. Bana baktıktan sonra “O çocuğu evimize kadar soktun” dedi. Ayyy. Napcam şimdi. Sıçtım vallahi. Bitti her şey hayatım, okulum. Ay kalbim oy bayılıyorum. Mal mal kadının suratına baktım. Sıçmıştım galiba. Yalan da söyleyemiyorum ortada delil var. Koskoca yazmıştım oraya çocuğu eve aldım diye. Ben olmayan aklıma sıçayım. İki saat sonra zar zor “Ne saçmalıyorsun yiaağğ” diyebildim.

“Madem bir bok yiyorsun oraya buraya yazıp evimizin huzurunu kaçırma” dedi. Yazıklar olsun der gibi suratıma bakıp kapıyı kafama çarpar gibi çarpıp gitti. Babam gelip beni dövecek diye sessizce odamda ecelimi bekledim. Ama gelmedi. Dövmedi. Birkaç gün yüzüme bakmadı sonra unuttu gitti. Ama hala söylediğim yalanları yiyor zavallım.

İki aydır Kadir’in telefonunu kullanıyorum mesela. Yeni almıştı s5’i bende de s3 vardı. Hemen çöktüm telefona o da olmaz falan demiyor bir tanem benim ya. Benim malım senin malın der hep Allah razı olsun. He annemle babama da Kübra’nın telefonu dedim. Bak bak. O büyük sevmiyor hem abisinin IPhone’nu kullanıyor dedim. İnandılar. Sormuyorlar bile.

Ertesi gün okula gittim. Sırama yerleşince hepsine olayı anlattım. “Yuh lan ne demek bir şey demedi.” Dedi Kübra. “Şanslı köpek.” Dedi Ayşenur’da. Buse “Ya öldürecek mi ne yapacak sonuçta.” Diye tepki verdi. Buse’nin babası belki anlayışla karşılar ama Ayşenur’un babası kesin vururdu. Kübra’nın da bir baltalık işi vardı. İkisinin sonu ölümdü. Yani en şanslıları yine biziz. Tamam dolaylı yoldan laf sokmuş olabilir ama pek alınmadım doğrusu.

Bu olayında üstü böyle kapandı. Biz çıkmaya devam ediyoruz güzel güzel. Anneme de ayrıldığımızı inandırmam lazımdı. Hep dua ediyorum bir bokluk çıkmasın diye. Okuldan eve geldiğimde çok şükür ki misafir falan da yoktu. Hemen kendimi uykuyla ödüllendirdim.

SORUNLU KIZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin