13 - GÜLMEK

107 4 1
                                    

Burayı çok samimi buluyorum ve seviyorum. Ve bu hikaye benim için çok önemli. Votelerinizi ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen. teşekkürler.

“Sizce neden yaşamaya devam ediyoruz?”

Hocanın gözlerini kısıp sınıfta ki herkesi gözetlemesiyle kızlarla muhabbeti bırakıp ön sıraya geçtim. Soru ilgimi çekmişti ve felsefeyi gerçekten seviyordum. Ebru’da benimle beraber geldi. Parmağımı gören hoca bana bakarak gözleriyle onayladı. Ayağa kalkıp soruyu ve benim için anlamını düşündüm.

“İnanıyorum ki bu sınıfta bile keşke ölsem diye düşünen insanlar vardır. Kimi ölme korkusu, kimi Allah korkusu bunu kedine layık göremez. Şöyle ki insanoğlu meraklıdır ve sonunda ne olacağını merak eder. Ben merak ediyorum bu okulu bitirdikten sonra ne olacağımı, evleneceğim adamı, 30 yaşında nasıl bir kadın olacağımı, yaşlılığımı. Tek tükenmeyen şey umut ve hayallerdir bence. Biz tükeniriz, hayat bile tükenir bunlar tükenmez. Bunlar için yaşarız ve sonu merak ederiz. Sonumuzu merak ederken hayallerimiz olur ve onların gerçekleşme ihtimali, umut. Bunlar devam etmeye yeter bence” Çok konuştuğumu fark edince nefes almaya ihtiyaç duydum.

Kızların ilgisini çekmiş olacak ki konuşmayı bırakıp beni dinliyorlardı. Hoca tebessüm ederek “Güzel bir bakış açısı ve birçok kişi için de kabul edilebilir bir şey.” Dedi. Bende gülümseyip oturdum hemen ardımdan Ebru parmak kaldırıp ayağa kalktı.

“Bence sevgiden dolayı. İnsan sırf birini sevdiği için bu dünyadan tamamen bağımsız kalmak istemez ve ölümden korkar. Sevdikleri onu hayatta tutmak için bir sebeptir. Kübra’nın dediği gibi merakta olabilir ama şöyle; ben öldükten sonra sevdiğim insanlar benim için ne kadar üzülecek ve telefonuma ne mesajlar gelecek.” Son dediğiyle bütün sınıf gülmeye başladı. Sonra bir sürü parmak kalkıp yorum yapmaya başlandı. Bizim sınıf böyleydi önce kendini biri feda ederdi sonra bütün sınıf kalkardı.

İşim bittiğinde kafamı sıraya koyup düşünmeye başladım, ölürsem ne olur? Ailem ne yapardı acaba? Bence annem evin içine sıçıp dağıtan yok diye bir müddet sonra sevinirdi. Babam çok üzülürdü, gerçekten yıkılırdı. Abimle küçük kardeşim Eren bilgisayar sırası ikiye bölündü diye sevinirdi. Güngör? O da 2 gün triplere girer sonra biri hayatına mutlaka girerdi. Kızlara baktım ve onları 3 kişi düşündüm. Oluyordu her şey. Çok üzülürlerdi eminim. Birbirimizle çok dalga geçeriz ama yine en çok birbirimizi severdik. Onlardan birine bi şey olsa ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Sonra da unutulurdum. İki tarihim olurdu hatırlanmak için doğum ve ölüm yılım. Herkes hayatına devam ederdi. Kim üzüldü, kim ağladı, kim ne dedi, ne düşündü hiçbirini bilmeyecektim. Bunu düşünürken yüzümün asıldığını fark ettim. Herkes hayatına devam ederdi ki olması gereken de buydu.

Zil çalınca kızların yanına gittim. Ayşenur Murat’la olanları anlatıyordu. Tokat yemiş salak. Murat’ta öküzlerin kahyasıysı. Bir kıza vurulmasına karşıydım. Ne kadar iri, kalıplı olursan ol bir kız bir erkekten güçsüzdür ve kırılgandırlar. "Size bir espri yapacağım." dedim sıranın üstüne oturarak. Yine ne yapacaksın der gibi baktılar yüzüme sonra hepsi ne diyeceğimi bekledi.

“Bir iskelet bara girmiş. Önce bira istemiş sonra paspas” kendi yaptığım espriyi 2 dakika boyunca gülerken hepsi yüzüme bakıyordu. Onları görünce kahkahaya devam ettim. Ayşenur’la Sümeyye aynı anda anlayıp gülerken Buse onlara bakıyordu. Buse’nin anlamasının yarına son bulacağını bildiğimden ona yeniden anlatıp açıkladım. Sonra derse geçtik.

Öğle arasında Seda nur yanımıza geldi. Sevmiyordum bu kızı.  O kadar ikiyüzlü ve ispiyoncu bir kızdı ki okulda onu tanımayan yoktu. Parasıyla havalanır çenesi de iyi laf yapardı. Kısacası sizi suya götürür susuz getirirdi. Geldi muhabbet ettik. Kendini melek gibi anlatıyor tanımasam seveceğim kızı o derece. Muhabbet ettikten sonra samimi olduk biraz.

SORUNLU KIZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin