3 - OLEYY

249 14 2
                                    

Servise binip kapıyı kapattım. Önde oturmayı seviyordum camla bütünleşebiliyorduk. Camı biraz açıp başımı dayadım. Sabah herkes işe gitmek için evlerinden çıkıyordu. Herkesin ağzından ufak bir küfür çıkıyordu.

Bir adamın direği göremeyip toslaması. Allahım beni bi gülme aldı ama nasıl. Bir gülüyorum ama gözlerimden yaş geliyor. Mustafa abi de gülmemle gülmeye başladı. Yanımda oturan Elif neye güldüğümü anlamayarak bakıyordu. Benim gülmem bitene kadar 4 kişiyi almıştık bile.

Geri ciddi tavrıma dönüp Elif’in omzuna yattım. Ne zaman moralim bozuk olsa Elif’in omzuna yatıyordum ve JoyTürk açıp triplere giriyorduk. Benim moralim bozuk olduğunda genelde pop şarkılar çalıyorlardı ama neyse.

Ayşenur 2 gündür okula gelmiyordu. Telini de almıştı büyük ihtimal babası kapalıydı teli. Gidemiyorduk korkudan evlerine. Ah ah. Bi de o karının dersine girmiyor muyuz gel de deli olma. Yüzsüz gibi ders anlatıp öğütler veriyordu. Öğüt verme kapasitesi 365 gün 6 saatti. Hiç bıkmazdı eminim.

Okula geldiğimde sınıfta Ayşenur’u gördüm. Öğretmen masasını kaptım diye gülüyordu bana. Oley be oleyy. Koşa koşa gidip üstüne atladım. Sandalyeyle yere kapaklandık. Götüm kırılmıştı galiba.

Biz öyle yatarken kızlar geldi bize bakıyordu. Ellerimi havaya kaldırdım suçlu gibi. Ebru da gelip üstümüze atladı. Tuğba Ayşenur’u fark edince çığlık atarak o da atlamaya karar verdi. Buzdolabında en altta kalmış domatesler gibi can veriyordum resmen.

“Heyy, kızlar altınızdayım.” Kimse beni takmamıştı. Oha.

“Başkan olarak sizi nöbetçi yapayım da görün.” Hepsi üstümden fırlayıp beni kaldırdı. Yağ çekme sırası gelmişti tabii. Bütün sınıflarda her gün bir öğrenci sınıfı temizlemek zorundaydı. Ama ben hepsine yaptı diye artı atıyordum. Ödevler var bi de.

Sümeyye gelmiş Ayşenur’a sarılıyordu. Buse de sınıfa girince bunlara katılıp kahkaha atmaya başladı. Nasıl sinir oldum ilk ben gördüm bee. Beni de alın. Masanın üstünde ki şişeyi alıp bunların üstüne dökmeye başladım. Herkes ıslanıyordu sınıftan birkaç kız bana bağırıyordu. Aldırmadan devam ettim.

Biri kafamdan aşağı şişeyi boşalttı. Ah Ebru! Bittin sen. Arka sıradaki şişeyi fark ettiğimde benden önce hamle yaptı. Gidiyordu ki hemen önümde ki sıranın altından şişeyi alıp üstüne boşalttım.”Kerizz ahahah.” Diye bağırırken hoca içeri girdi

Ups. Sıçtık. Hoca hemen beni istedi. Koşa koşa gidiyorum yanına o da ona buna bağırıyor.

“Bu ne hal Kübra? Hemen açıkla.” Sınıf yerine oturmuş bizim kızlar ayakta. Birkaç ses arkadan beni şikâyet ediyor. Ah ben size yapacağımı bilmez miyim!

“Yağmur yağdı da.” Dedim. Ne diyordum ben ya. “Şey yani arkadaşlar arasında anlaşıp şakalaşmak istemişler. Ee bizde büyükleri olarak kabul edelim dedik.”

Hoca aval aval yüzüme bakıyordu. Anlamamıştı. Çok egoist bir kadındı o yüzden belli etmedi.

“Hemen tuvalete gidip gelin 5 dakikanız var.”

Kızlara baktım gülüyorlardı. Hemen tuvalete koştuk. Bunlar ıslak sırtıma şaplak geçiriyorlar. Bağırsam da acımadan vurdular. Hepimiz saçlarımızı düzelttik. Kurutma makinesinde ellerimi sırtımı kuruturken Ayşenur geldi. Ellerimi birleştirip kurutma makinesinin altına tuttum ve sanki su dolmuşum gibi ona atıyormuş gibi yaptım.

Elleriyle yüzünü kapadı salak. He Ayşenur he. Hava basıncı yüzüne geldi he.

Rezil olduğu için saçımdan tutup kafamı altına soktu. Halimden memnundum aslında ses çıkarmadım.

“Ee Ayşenur hemen anlatıyorsun bize.” Dedi buse. Beni bıraktı ve yüzü asılmıştı.

“Eve gidince bir dövdü var ya anlatamam. Odama kilitleyip telefonumu aldı. Keşke daha fazla dövseydi de o lafları işitmeseydim.” Gözleri dolmuştu. Babasından nefret ediyordum. Nefes alıp devam etti.

“Annem korumasa öldürürdü. Ertesi gün biraz yumuşadı. Son dönemi de bitir daha okumak yok sana çok istiyorsan evlenirsin dedi.”

“Yuh ya. Gerzek kafalı.” Nasıl bir baba bunu söylerdi ya. Şurda 2 ay vardı okulların kapanmasına. Ne diye bitiriyordu kızın hayatını.

“Telefonumu vermeyecek kızlar. Güvenini tamamen kaybettim.”

 Buse sımsıkı sarıldı. “Ah kanka. Üzülme daha kötüsü de olabilirdi bu seneyi atlatalım da seneye yine beraber olacağız biz her şeyi atlatmadık mı?”

Ayşenur gülümsedi. “Hadi be sümüklüler sınıfa. Hoca dikilecek tepemize.

Sınıfa gidip bütün ders dertleştik. Güldük eğlendik. 2 gündür somurtup duruyorduk. Bize yakışmıyordu cidden.

Derste kızlar yine teli elinde almış mesajlaşıyordu. Ayşenur’da Tuğba’nın telefonunu almış Murat’a olanları anlatıyordu. Ölmüştür meraktan kesin.

Bende telefonu elime alıp tumblra girdim. Oha! Çüş! Mesaj gelmiş. Dur kesin benim tumblrım değildi bu abim mi girmişti kendi tumblrına acaba. Bir sürü mesaj geliyordu o piçe.

Mesaja tıkladım. “Tanışalım mı?” yazmış. Ben hep böyle farklı tanışma şeyleri istiyordum. Ne biliyim yoldan geçerken bisikletli bir çocuk bana çarpsın sonra ben küfredeyim. Sonra bir daha karşılaşalım pat bi bakmışız sevgili olmuşuz.

Şimdiye kadar kimi görsem ikinci kez görme ihtimalim olmamıştı. Otobüste kestiğim çocukları görseniz. Bende ki umursamaz havalar falan. Bi de çocuğun durakta inmesi yok mu kuala gibi yapışıyorum cama. Gitme kal diyemedim. Açaydım kollarımı dimi.

Neyse hemen bi postlarına baktım.. Fotoğraf, twitter, facebook hiçbir şeyi yok. Gizem iyidir diyip cevap verdim.

“Olur.”

Kafamı kaldırdığımda 3’ü bana bakıyordu. Artık mesajı gördüğümde ne kadar tepki verdiysem. Ne bakıyorsunuz lan dedim gözlerimle.

Onlarda eteğini kapat dedi gözleriyle. Utanıp eteğimi kapattım. Hala bakıyorlardı yalnız.

“Şu yüzünde ki mal gülümsemeyi kovar mısın Kibraa.” Diyince fark ettim mal gibiydim. Ayy ne küçük şeylerle mutlu oluyordum ben.

Çocukla sürekli konuştuk. Ateistmiş bu arada. Off beni hep böyleleri bulur. Biri anarşist biri tam devrimci biri şizofren şimdi de ateist. Neyse Müslüman ederim ben bunu diye düşünürken tokat attım kendime. Hayır yani ne diye benimsediysem.

Aydın’da yaşıyormuş bir de Kuşadası’nda. Ah ah mesafeler keşke olmasalar diye tribe girerken buldum yine hemen kendimi. Merak iyidir diyip çocuktan ne foto istedim ne bi şey. Hayırlısı bakalım. 

SORUNLU KIZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin