İki gündür yataktan çıkmıyordum. Hem hasta olduğum için, hem de Atlas'ın yazdıklarını düşündüğüm için. Annem artık endişelenmeye başlamıştı.
Ablam arada odama geliyor, kafasını kapıdan uzatıp, tekrar gidiyordu. Üzerime İlker'i bile salmışlardı ama yine aynı tepkisizliğime devam etmiştim.
Ne yapacaktım şimdi?
Düşüneceğim demiş, iki gündür mesaj atmamıştı. Annem odama girip anıma gelmişti.
"Oğlum iki gündür böylesin, senin için endişeleniyorum"
''İyiyim ben''
"Bok iyisin!"
Birden bağırınca yerimde sıçramıştım.
"Kalk babanın yanına gidiyorsun"
"Hayatta olmaz"
"Neden?"
"Atlas orada"
"Ee yani?"
"Eeee, şey ımm"
"Kalk hadi"
Yataktan çıkıp anneme baktım.
"Gitmiyim"
"Yemin ederim 1 hafta boyunca sana yol parası dışında harçlık vermem açlıktan sürünürsün"
"Kıyamazsın ama evladına"
"Defol git babanı da arayacağım geldin mi diye sormak için"
Bu yüz ifadesi 'gitmezsen sikerim belanı' ifadesiydi. Anneme ters ters bakıp hazırlanmaya başladım
--
Köşedeki duvardan durmuş, kafamı yavaşça içeri sarkıtmıştım. Görüş alanımda olmadığını görünce sessizce diğer duvarın arkasına geçmiş, oradan da eğilerek diğer tarafa geçmiştim.
Rahat bir nefes aldığımda arkamdaki bedene çarpmamla yerimde sıçradım. Arkamı döndüğümde Atlas ile göz göze gelmiştim.
Kalbim hızla atarken geriye doğru yürüdüm. Bu kadar emek boşa mı gitmişti. Gözlerimi kaçırıp ellerimle oynamaya başladım. Kalbimin sesi kulaklarımda yankılanıyordu.
''Neden saklanıyorsun?''
''Saklanmıyorum''
''Hmm, peki.''
''Şey, ee düşündün mü?''
Dudaklarımı ısırıp gözlerimi kapattım ölecek kadar utanıyordum. Gözlerimi açtım.
''Neyse, cevabını sonra ver ben, gitmeliyim görüşürüz.''
Hızla arkama bakmadan koşmaya başladım. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Sanırım ölüyordum.
Duvarın arkasına geçip soluklandım.
''Oğlum bu halin ne? Gelirken koştun mu?''
''E-evet''
Babam bana tuhaf gözlerle bakıp her yerimi süzdü.
''Hadi çalışmaya başla''
''Ne çalışması?''
''İş çalışması, Ayhan abinin yanına git o sana tarif eder''
''Tamam''
Evet, ben Atlas'tan kaçtıkça evren beni ona daha da yaklaştırıyordu. Ayhan abinin odasını bulup içeriye girdim.
"Hoş geldiniz İlter bey"
"Şey ben çalışacaktım da"
"Ah, evet anneniz söylemişti."
"Ne yapacağım?"
"Sadece masaları sileceksiniz"
Sıkıntıyla dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Buyurun bu iş kıyafetleriniz giyinirseniz iyi olur"
Elindeki kıyafetleri alıp odadaki kabine doğru yürüdüm. Atlas'tan uzak olmam gerekiyordu. Kıyafetleri hızla üzerime geçirip kabinden çıktım.
--
Atlas yanıma gelmiyordu. Bu iyi bir şey miydi yoksa kötü mü bilmiyordum. Masaları silerken sürekli gözüm üzerindeydi. Bana hiç bakmıyordu.
Uzun süredir gözümü dikip onu izliyordum ama sonunda ilk kez göz göze gelmiştik. Kalbim hızlanırken ne yapacağımı unutmuş gözlerimi bile kaçıramamıştım.
Gözünü kırpıp gülümsedi. Masadaki peçeteliğe elim çarpmış, düşmesin diye onu tutacakken ayağım sandalyeye takılmıştı. Boydan boya yere serilirken peçeteler de etrafa saçılmıştı.
''İlter bey, iyi misiniz?''
Atlas'a baktığımda kahkaha ile güldüğünü görmüştüm. Kaşlarımı çatarak ona baktım. Komik bir şey yoktu. Ölebilirdim.
Ayhan abiye bakmadan kafamı sallayıp ayağa kalktım. Üzerimi çırpıp yerdeki peçeteleri topladım. Sonunda babam bırakabileceğimi söylemişti. Tam gidecekken Atlas'ın da çıkış saatinin geldiğini görmüştüm.
Tam konuşmak için yanına gidecekken başka birisi benden önce davranmıştı. Benim boylarımda yakışıklı ama benden daha yakışıklı olmayan çocuk Atlasa doğru hızla yürümüştü.
''Aşkım''
deyip kollarını ona sardığında gözlerim sonuna kadar açılmıştı. Ne demekti şimdi bu? Sevgilisi mi vardı. Olduğum yerde kalmışken onunla birlikte çıkmışlardı.
Gözlerim neden böyle dolmuştu ki?
-----------------------------------------------
Buraya ne yazacağımı bulamadım .
@sadistsair bu bölümü sana ithaf edem bari sırf senin için yazdım gidip logo tasarlamam lazım normakde fkljflkjlfkfjl<3<3<3

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düğün(Gay)
Short StoryErik dalı gevrektir, erik dalı gevrektir. Aman basmaya gelmez, haydi basmaya gelmez... 28.11.18