Odamın kapısı hızla açıldığında, annem, babam, İlknur, ben ve hatta İlker bile şaşkınca o tarafa bakmıştık. Atlas nefes nefese bir şekilde odaya dalmıştı.
''Salak çocuk!''
Daha sonra annem ve babamla göz göze gelince ne yapacağını bilememişti. Bu halleri fazla komiğime gitmişti.
''Şey affedersiniz, merhaba''
Gözleri beni bulduğunda kaşlarını çatmıştı. Ailem burada olduğu için rahat davranamıyordu ama üzüldüğü belli oluyordu.
"Gel çocuğum otur şöyle"
İlknur tuhaf bakışlarla Atlas'ı süzüp duruyordu. Kaşlarımı çatıp ona baktım.
"Nasıl oldu bu?"
Atlas'a döndüğümde gözünü çekmeden bana baktığını gördüm.
"Dayak yedim biraz"
Babam hızla söze girdi.
"Şunu söyleyip durma! az gururun olsun"
"Ne yapayım doğrular"
"En yakın zamanda seni dövüş kurslarına yollamalıyım, ya da daha iyi bir fikrim var. Döve döve uygulamalı olarak öğreteyim hem daha etkili olur."
"Ya baba"
"İyi be tamam."
Annem'in gözleri gidip duruyordu. İlker ise çoktan uyumuştu. Onun uyuması beni çok mutlu etmişti. Tüm gün üzerimde zıplamaya çalışmış, moraran yerlerime baskı yapmış, hastane yemeklerini kafama dökmeye çalışmış, tuvaletten peçete getirip suratımı sarmaya çalışmıştı. Bu çocuk gerçekten manyaktı.
İlknur neden buradaydı hala bilmiyordum. Yapacak daha önemli işleri yok muydu? Çok ağır bir hastalık geçirmemiştim. Zaten hastanede yatmam bile gerekmiyordu sadece annem, fazla endişeleri yüzünden bir gün hastanede kalmamı istemişti.
"Anne isterseniz siz gidin. Atlas burada zaten hem bir şeyim de yok."
Babam bunu bekliyormuş gibi ayağa kalkıp.
"Doğru söylüyor."
Sağ ol baba ya! İlknur Atlas'a bakıp duruyordu. Umarım düşündüğüm şey değildi.
"Ben kalsam mı ya?"
Kaşlarımı çatıp ona baktım. Ne? dercesine kafasını salladı. Annem de kucağında İlker ile ayağa kalkmıştı. İlker'i babama verip İlknur'a baktı.
"İyi olabilir aslında"
"Hayır ben istemiyorum İlknur gitsin hem onun vizeleri falan yok mu?"
İlknur bana bakıp kaşlarını çattı. Annem kafasını salladı.
"Atlas oğlumu tanıyorum zaten bir sıkıntı olmaz. Gel gidelim İlknur"
İlknur hayal kırıklığına uğramış şekilde ayağa kalktı. Herkes gittiğinde rahat bir nefes alacaktım ki Atlas kollarını bana sarmıştı. Kalbim hızla atarken gülümsedim.
"Sana trip atmam gerektiğini biliyorsun değil mi?"
"Özür dilerim"
"Bana ne"
"Gerçekten, Günay'ı pek ciddiye almıyorum bu yüzden sana dediklerini umursamadım ama haklısın düşünemedim"
"Tamam sorun değil."
"Kim yaptı bunu sana?"
"Sonra söylesem."
"Günay mı yaptı?"
Gözlerim şaşkınlıkla açılırken ne diyeceğimi bilemedim.
"O mu yaptı?"
Sorusunu tekrarladığında kafamı sallamakla yetindim. Sinirle soluyup ayağa kalktı. Kapıya yöneldiğinde doğrulup
"Nereye?
"Hesap soracağım"
"Beni yalnız bırakma ama herkes gitti zaten."
Bana bakıp yanıma geldi.
"Günay'ın böyle bir şey yapacağını düşünmemiştim."
"Sarılsana bana"
Gülümseyip kollarını bana sardı. Sarılışına karşılık verirken özlediğim kokusunu içime çektim. Ayrılıp gözlerime baktı ve elini yavaşça yüzümde gezdirmeye başladı.
"ıh"
Moraran yerime eli değdiği için acımıştı. Gözleri dolarken oraya bir öpücük kondurdu
"Çok acıyor mu"
Kafamı olumsuz anlamda sallayıp gülümsedim.
"Yanıma yatsana"
"Bir şey olmaz değil mi?"
"Ne olacak altı üstü birkaç yerim morardı, kırıldı falan ama ölmedim"
"Özür dilerim"
"Sen neden özür diliyorsun?"
"Bilmiyorum, suçlu hissediyorum."
Alnına bir öpücük kondurup gülümsedim.
"Hissetme"
Ellerinden birini saçıma koyduğunda gülümseyip gözlerimi kapattım. Elini saçlarımda gezdirip dururken ona daha sıkı sardım kollarımı.
Saçımdaki ellerinin ve güzel kokusunun etkisiyle çok geçmeden kendimi uykuya bırakmıştım...
-------------------------------------
Sonunda bölüm attım
Eskiden böyle miydin püü günde dört bölüm atardın ne oldu sana
ama cidden bütün sınavlar üst üste bindi hala da bitmedi bu hafta da geçsin sağ salim.
sonra yine eski aktifliğime dönerim inş <3<3<3
fikirlerinizi alayım bir de :)))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düğün(Gay)
Short StoryErik dalı gevrektir, erik dalı gevrektir. Aman basmaya gelmez, haydi basmaya gelmez... 28.11.18