Ellerimi çeneme yaslayıp onu izlemeye devam ettim. Kalemliğimden renkli bir kalem çıkarıp yüzüne bir çizgi attığımda sinirle bana döndü.
"Ben havaya mı anlatıyorum bunları"
Elini yüzüne götürüp kalemi silmeye çalıştı.
"Bak son kez anlatıcam sen de dinliyceksin"
Kalemliği önümden çekip tehditkar bir şekilde parmağını önümde salladığında parmağını tutup öpücük kondurdum. Kaşlarını çatıp bana baktığında parmağını ağzımın içine alıp dilimle dokunmaya başladım.
"Ne yapıyors-ah"
Parmağını ısırdığım için inlemişti. Sinirle geri çekilip kafamı başka tarafa dönderdim. Bir daha bulurdu sanki.
Ellerini yavaşça saçıma çıkarıp okşadığında tüm tribim geçmişti. Tekrar ona doğru dönüp gülümsedim. Yüzünü yavaşça yaklaştırıp dudaklarını dudaklarıma bastırdı.
Öpüşüne karşılık vermeye başladım. Dudakları dudağıma her değdiğinde kendimi kaybediyor, ayaklarımın yerden kesildiğini hissediyordum.
Parmakları saçlarımda gezinirken daha fazlası için oturduğum sandalyeden kalkıp hızla onun Kucağına oturdum.
Tekrar dudaklarına gidecekken sandalye birden bire geriye doğru düşmüştü. Sanırım fazla hızlı oturmuştum. Ben de Atlas'ın üstünde öylece kalmıştım. Neyse ki kafasını yere çarpmamıştı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Şöyle bir şeyler oluyor sandalye yere düşük bacaklarını çizmeye üşendim. dfkldjdfkljdlkdgjdkgfklkgfgf)
*Tuba'nın katkılarıyla @xsessizuzaylix ghghgfghdg
"Gerizekalı!"
diye soluduğunda hala yerde yatıyorduk. İkimiz de anın etkisindeydik ve bozulmasını istemiyorduk. Bacakları sırtıma değiyordu ve tam karnında oturuyordum. Böyle ona uzanmak zordu ama yine de başarmıştım.
Dudaklarımı dudaklarına bastırıp hafifçe öptüm. İki eli de saçlarımdaydı. Benim ellerim ise kafasının iki yanında yerden destek alıyordu.
Dudaklarından ayrılıp boynuna yöneldim. Orayı öpüp emerken arkamda sertleşen organını hissedebiliyordum. Bunun hoşuma gitmesi tuhaftı. Ben de çoktan sertleşmeye başlamıştım.
Bu konular hakkında pek bilgim olduğu söylenemezdi. Nasıl oluğunu biliyordum ama uygulama kısmını ilk kez denediğim için oldukça tecrübesizdim.
Hoşuna gideceğini düşünüp kendimi ona sürttüm. Dudaklarını ısırıp gözlerini kapattığında istediğimi aldığımı düşünüyordum.
"İlter, ne istiyorsun"
Hala sandalyede yatarken bana bakıyordu. Sanırım tekrar utanmaya başlayacaktım. Ayrıca bu şekilde durmaktan sırtım ağrımaya başlamıştı.
Doğrulup ayağa kalkacakken bacaklarımdan tutup engel olmuştu. O da biraz doğrulup dudaklarını dudaklarıma bastırdı.
Gözlerimi kapatıp ona karşılık vermeye başladım. Aynı zamanda ona sürtünmeye devam ediyordum. Bunu yapmam nefes alış verişlerini hızlandırıyordu.
Daha fazla doğrulduğunda altımızdaki sandalyeden "çıt" diye bir ses gelmişti. Korkuyla dudaklarını ısırdığında onu yakasından tutup kendime çektim. Dudaklarımız birbirine o kadar yakındı ki.
"Sandalye düşünecek halde değilim"
elini tutup kasıklarıma götürdüğümde şaşkınca bana baktı. Benden böyle şeyler beklemiyor gibiydi.
"K-Kalk o zaman odana falan gidelim"
Kafamı sallayıp üzerinden kalktım. Ben kalktığımda o da kalkıp arkasını döndü. Sandalyeyi kaldırmak için hamle yapacakken kolundan tutup odama doğru sürüklemeye başladım.
"Utangaç İlter nerede?"
"Her an geri gelebilir ve bunu istemezsin değil mi?"
"Hiç sanmıyorum"
"O zaman kes sesini"
Sonunda odama geldiğimizde kapıyı hızla kapatıp arkamda duran Atlas'a baktım. Kalbim kulaklarımda atıyordu. Odama gelmişti. Kan yüzüme doğru pompalanırken ne yapacağımı düşünüyordum...
