Atlas kollarını bağlamış benden bir cevap bekliyordu. Bunu söylemek bu kadar zor olmamalıydı. Şu an gözlerine bile bakamıyordum. Çünkü gözlerine bakarsam ne hissettiğimi anlardı. İyi de istediğim bu değil miydi zaten?
Bana eşcinsel olduğunu söylediğinde heyecanlanmış ve hangi tuşa basacağımı bilememiştim. Sonra bu yaptığım rezilliğe utanıp bir gün engeli açmamıştım. Saçmaydı ama ne bileyim işte...
''Açıklayacak mısın?''
''Evet''
Derin bir nefes aldım ve gözlerimi sonunda onun gözleriyle buluşturdum.
''Ben senden...''
Gözlerime bakıp kaşlarını çattı. Hayır ya şimdi ya hiç! Gözlerimi sıkıca yumup tekrar açtım.
''Ben senden h-Hıağpşuğğ''
Tam söyleyecekken olacak iş miydi şimdi? Gözlerimden biri acımaya başlamıştı.
''Gerizekalı! kim sana bu yağmurlu havada yürü dedi ki?''
Kalbim? hiç de pişman falan da değildim. Kaşlarını çatıp konuştu.
''Kalksana hadi''
Onu dinleyip ayağa kalktım. Elini alnıma götürüp kaşlarını çattı. Birden alnını alnıma dayayıp geri çektiğinde kalbimin sesi kulaklarımda çarpmaya başlamıştı.
''Ateşin var''
Kolumdan tutup-hiç nazik olmayan bir şekilde-beni peşinde sürüklemeye başladı.
Banyo olduğunu düşündüğüm yere sokup musluğun sıcak tarafını açtı ve kovaya dökülmesini sağladı. Üzerimdeki hırkanın fermuarını çektiğinde ne yapacağını anlamıştım. Gözlerim sonuna kadar açılırken.
''Ne yapıyorsun!''
Heyecan ve tedirginlik karışımı sesim, biraz yüksek çıkmıştı. Kıyafetimin yakasını bırakıp sinirle başka tarafa baktı
''Doğru, homofobik olmasan da bir eşcinselin yanında kıyafetlerini çıkaramazsın.''
''Ha-hayır, öyle değil''
''Neyse sen banyonu yaparsın, Şu havlu temiz ben çıkayım.''
Hızla üzerindeki tişörtün eteklerinden tuttum. Arkasını dönüp tuttuğum yere baktı. Yüzüm anında kızarmaya başlarken ona ne diyeceğimi düşündüm. 'Gitme beraber yapalım' mı diyecektim?
Aklıma gelen şeyle titriyormuş efekti verdim.
''Ç-çok üşü-yor-r-rum''
Aslında oyun sayılmazdı. Gerçekten üşüyorum. Fazla olmasa da hava soğuktu ve üşüyorumd. Gerçekten ateşim mi vardı şimdi? Kış ayında bile değildik ve sadece biraz yağmurda ıslandım diye hemen hasta mı olmuştum?
Kaşlarını çatıp yüzümü elleri arasına aldı. Elini enseme götürüp
''Yanıyorsun sen''
Bu sefer kıyafetlerimi çıkarmaya başladığında ses çıkarmadım. Bebek gibi dudaklarımı büzüştürmüş ona bakıyordum. Tişörtümü çıkartırken kollarımı kaldırıp çıkarmasına izin verdim.
Yüzümün kızardığına emindim ve deli gibi utanıyordum. Bana bakıp gülümsedi ve ellerini saçlarıma götürdüğünde, dünyanın en mutlu insanı olabilirdim.
''Saçların da mahvolmuş''
Elini pantolonumun fermuarına götürdüğünde, yavaş olmadığı için şanslıydım çünkü her an altımdaki organ hareketlenebilirdi.
Banyoya girip kovadaki suyu eliyle kontrol ettikten sonra bana baktı. Titrerken ona doğru gittim. Aklıma o şeyleri getirmemeye çalışıyordum. Gösterdiği tabureye oturup gözlerimi onun gözlerine çıkardım. Hemen tekrar gözlerimi kaçırdım.
Kollarımı dizlerimin üzerinde bağlamıştım. Üzerime dökülen sıcak suyla rahatladığımı hissedebiliyordum.
Atlas'ın ellerini saçlarımda hissettiğimde gülümsedim. Şampuan döktüğünü hissettiğimde onun gibi kokacağım için sevinmiştim.
''Gözlerini açma''
Kısık bir sesle konuşmuştu ve ses tonu çok hoştu. Kafamda gezinen parmakları daha da mayışmama sebep oluyordu. Eliyle burnumu sıkıp kafamı sağa sola çevirdi.
''Çocuksun işte çocuk''
Kaşlarımı çatmıştım ama gözlerimi açamıyordum. Tam ağzımı açmışken kafama su dökmesiyle sular ağzıma girmişti. Öksürüp elimle gözlerimi kuruladım. Sonunda gözlerimi açtığımda Atlas tekrar kafamdan aşağı su dökmüştü.
Gülmeye başladığında sinirle saçlarımı ona doğru salladım. Şimdi o düşünsündü.
''Ya İlter''
Gözlerimi açıp ona dil çıkardım. Titremem devam ediyordu. Havluyu etrafıma sardı. Kafama da daha küçük bir havlu getirip kurulamaya başladı. Bunu büyük bir ciddiyetle yaparken ben de onun gözlerine bakıyordum.
''Gel hadi sana giyecek bir şeyler ayarlayalım. Anneni ara burada kalıyorsun. Hava çoktan kararmış''
Onu dinleyip banyodan çıktım. Atlas'ın bana biraz büyük olan tişörtlerinden birini ve eşofman altını giydim. Düştükçe çekmek zorundaydım.Onun kıyafetlerinin içinde olmak fazla hoşuma gitmişti.
Yanıma geldiğinde birden gülmeye başlamasıyla tekrar kaşlarımı çattım. Kaşlarımı çatıp durduğum için öyle kalmasından korkuyordum. Komik falan değildi.
''Çok komik görünüyorsun''
''Senin genel halin komik görünüyor ben bir şey diyor muyum?''
''Ayıp oluyor, hem sen hasta değil miydin ne ara iyileştin?''
''Yoo olmuyor, iyileşmedim hem öhö. Ateşim de vardı sen baktın ya zaten.''
''İyi be tamam. Gel saçlarını kurutalım''
Gülümseyerek ona doğru yürüdüm. Koltuğun üzerine oturmuştu. Dizlerinin önünü işaret etti.
''Otur bakalım''
''Sen mi yapacaksın''
''Küçük bir çocuksun ne de olsa''
''Tamam''
Yine kaşlarımı çattım.
''Küçük bir çocuk falan değilim''
''Tamam değilsin. Büyüdün sen abi oldun''
Kollarımı birbirine bağlayıp önüne oturdum. Saç kurutma makinesinin sıcaklığı ve ellerinin verdiği his ile gözlerimi kapatıp gülümsedim. Sonsuza kadar bu anlarda kalabilir miydik?
--------------------------------------------
Hayy!
Uzun yazdım bu sefer sonraki bölüm daha da uzun <3<3<3
Artık söyle şunu İlter ben bile sinir oldum fdlkjdfdf

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düğün(Gay)
Short StoryErik dalı gevrektir, erik dalı gevrektir. Aman basmaya gelmez, haydi basmaya gelmez... 28.11.18