"Damat tarafından mısınız?"
diye sorduğumda kafalarını bana çevirdiler. Gözlüklü ve azcık tombul olan çocuk eli ayağı bir birine dolanmış bir şekilde
"E-evet Er-Ercan abinin düğününe geldik ehe"
dediğinde kaşlarımı çatıp
"Erhan"
dedim onu düzelterek. Çocuğun alnından boncuk boncuk terler akarken
"B-biz ona Ercan diyoruz"
dedi. Yeşil gözlü olan gözlerini devirip
"Buğra, abicim korktuğun kişi bir velet, ve sırf kaçak bir şekilde düğüne girdik diye hapse falan girecek değiliz"
dediğinde sinirle kaşlarımı çattım. Hem benim biricik teyzemin düğününe davetsiz geliyorlar hem de beni küşümsüyorlardı.
"On sekiz yaşındayım ben"
dedim. Baştan aşağı beni süzüp
"Evet ya tabi"
"Sana kanıtlamak zorunda değilim"
dedim kollarımı birbirine bağlayarak.
"Ee neden geldin buraya?"
diye sordu gözlerime bakarak. Yanındaki diğer siyah saçlı ve kalın kaşlı çocuk korkutucu denilebilecek kadar keskin bir bakışla bana bakıyordu.
Ona yan bir bakış atıp tekrar karşımdaki kişiye döndüm
"Seni bir yerden tanıyormuş gibi hissettim de"
dedim yalan söyleyerek. Sadece ilgimi çekmişti işte.
"Yaa öyle mi?"
Kafamı sallayıp dudaklarını birbirine bastırdım. Bir sessizlik oluştuğunda ne demem getektiğini düşünmeye başlamıştım.
Masaya bırakılan düğün ikramlarıyla neşem yerine gelmişti. Sevinçle tabağı önüme alıp onlara baktım.
Onlar da aynı sevinçle yemekleri önlerine almıştı.
"Ee siz kaç yaşındasınız?"
diye sordum merakla.
"Ben 22 yaşındayım"
dedi tombul olan. Siyah saçlı olan ise hiçbir şey söylememişti.
"Ben 21"
dedi asıl merak ettiğim kişi.
"Adın ne?"
diye sordum.
"Atlas"
dedi ve önündeki yemekleri yemeye başladı. Kendi aralarında bir şeyler konuşmaya başlamış, beni takmamışlardı ve bu çok sinir bozucuydu.
Tabağımı alıp masadan kalktım. Sinirle ayaklarımı yere vura vura boş bir masaya oturdum. Hem burada daha çok içecek vardı.
Bardağıma kola doldurup içmeye başladım. Bu gidişle midem şişecekti.
Masama oturduğumda Atlas'ın gözlerini üzerimde hissedip sinirle ona baktım. Ne bok yemeye bakıyordu ki?
Arkadaşlarına bir şeyler söyleyip masadan kalktı ve yanıma geldi.
"Kusura bakma ya"
dedi tatlı bir şekilde.
"Biraz kaba davrandım sanırım. Senin ismin neydi?"
onu takmadan kolamı yudumlamaya devam ettim. Hala ortalıkta mal gibi dolanan Yusuf'u gördüğümde korkuyla baktım. Büyük ihtimalle beni arıyordu. Hızla masanın altına girdim.
Atlas şaşkınca kafasını eğip
"Ne yapıyorsun orada?"
diye sordu. İşaret parmağımı burnum ve dudaklarımın üzerine götürüp
"Şşt"
dedim. Masanın örtüsünü hafifçe kaldırıp baktığımda gitmişti. Rahat bir nefes alıp yerimden çıktım.
Masanın örtüsünü hafifçe kaldırıp baktığımda gitmişti. Rahat bir nefes alıp yerimden çıktım.
"Çocuk gibisin, yaşının 18 olduğuna inanmamı bekleme"
"Yaa sen çok biliyorsun, ne okuyorsun sen Allah aşkına?"
"Psikoloji"
Asıl benim buna inanmam beklenemezdi. Bu herif psikolog mu olacaktı şimdi? Geleceğimiz tehdit altındaydı
"Ne psikolojisi ya emin misin?"
Kafasını salladı. Konuşmaya devam ettim.
"Sen nasıl psikolog olacaksın aq?
"Neden olamayacakmışım be?"
dedi kaşlarını çatarak.
"İnsan psikolojisinden zerre anlamıyorsun çünkü"
dedim kollarımı birbirine bağlarken.
"Yaa buna sen mi karar veriyorsun?"
"Her neyse psikolog olup insanların hayatını tehlikeye atmanı istemem bu yüzden umarım derslerden kalır e önğr boyu üniversite köşelerinde sürünürsün"
dediğimde ellerini ağzına götürüp şaşkınca baktı.
"Hemen laflarını geri al!"
dedi kafamı başka tarafa çevirip onu umursamadım.
"İyi o zaman gidiyorum ben."
dedi masadan kalkarken. Aslında kalkmasa daha iyi olabilirdi. Trip modundan çıksa mıydım acaba?
Yine de düşüncelerimi aklımdan çıkarıp tekrar masasına dönmesini izledim...
---------------------------------------------
Hdjdjsksmksşa taslaklarda hiç bölüm yok :(
Atlası sevdiniz mi? Ggghgfkjkl
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düğün(Gay)
Cerita PendekErik dalı gevrektir, erik dalı gevrektir. Aman basmaya gelmez, haydi basmaya gelmez... 28.11.18