2.6

8.6K 647 569
                                    

Takımımdaki adam killimi çaldığında sinirle soludum. Penta atacaktım. Madem öyle o zaman feedleyecektim. Gidip karşı takımın kulesinin önünde kendimi ölüme terk ettim.

Oh canıma değsindi...

(Bu oyunu seviyordum ama hiç oynayamamıştım dfşdfkdlkşlkmlşd)

''Ben gireceğim değil mi sınava? Kağıda da yazarsın bunları kalk yoksa interneti kökünden kapattırıcam''

"Ya ben çalışıyorum zaten."

"Görüyorum evet, kıçıma anlat onu. Kalk hadi."

"Of ama ya! çalışırken gelmiyorsun bir dakika oyuna gireyim dedim o anda da odama giriyorsun.''

"Cevap verme bana hadi!"

Masadan kalkıp kaşlarımı çattım. Annem kapının kenarına yaslanmış kaşlarını çatarak bana bakıyordu. Dolaptan kitaplarımı çıkartırken ters ters anneme bakmayı da ihmal etmiyordum. Ben çocuk değildim ne zaman istersem o zaman çalışırdım.

"Seni çalıştıracak birini ayarladım. Salona geç o da gelir birazdan."

Gözlerimi devirip masanın üzerinden kalemliğimi aldım ve odamdan çıktım. Salondaki masaya geçip saçma sapan trigonometri sorularını çözmeye çalışıyordum. Bu konu gereksizdi. Bence müfredattan kalkmalıydı.

İlker iki de bir yanıma gelip kalemlerimi alıyordu. Onu engellemeye çalışıp duruyordum. 

"Abi resim çizelim"

"Sonra"

"O zaman kalemliğini atarım"

Ben ona yetişemeden kalemliği almış içindeki kalemleri saçmaya başlamıştı. Kaçıp duruyordu ve ona yetişemiyordum.

"Anne! İlknur!"

Annem odaya gelip kaşlarını çatarak bana baktı.

"İlknur evde değil, ne oldu?"

"İlker beni rahat bırakmıyor"

"Tamam ben onu uyuturum şimdi"

İlker'i kucağına aldığında çocuk bağırmaya başlamıştı. Ona dil çıkarıp kalemlerimi toplamaya başladım. Bıkkınca nefesimi verip masama geri döndüm.

Bütün sinirimi kitaptan çıkarırcasına karalayarak çözmeye çalışıyordum. Sonra test kitaplarının pahalı olduğu aklıma gelmiş, daha nazik davranmaya başlamıştım. Çok geçmeden aklıma zengin olduğumuz geldiğinde tekrar eski sinirle devam ettim.

Zil çaldığında istifimi bozmadan sorularla mücadele etmeye devam ediyordum. 

"Yanlış gidiyorsun, ver bakalım kalemi."

Duyduğum sesle gözlerim sonuna kadar açılırken karşımda dikilen Atlas'a baktım. Hırkasını sandalyenin üzerine asıp yanıma oturdu. Ne olup bittiğini anlamıyordum.

Sanırım bu kadar matematik çözmek beynimi eritmiş olmalıydı. Gülümseyip ellerini saçlarıma götürdü.

"Bakma öyle aval aval hadi soruya dönelim."

"Bir selam verir insan."

"Selam, hadi soru."

"Off be tamam."

"Bir kere gidişatın yanlış bak şimdi."

Boş boş kağıda bakıp kafamı salladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Boş boş kağıda bakıp kafamı salladım. 

(Bunu ararken ders çalışmış oldum mu acb? lfkjdfkdfdfldjdlkjdlkjdlkdfdfjkfdldfnreleekndfld)

"Hadi devam edelim daha basit bir şekilde anlatayım. Böyle direk soru çözemezsin. Sana olayı anlatayım."

Bir şeyler anlattığında şimdi biraz olsun bir şeyler anlayabilmiştim. Şimdi de onu izlemekten derse odaklanamıyordum. İşini ciddiyetle yapması hoşuma gidiyordu.

"Beni dinliyor musun?"

"Hı hı."

"En son ne dedim?"

"kosünüs bilmem ne."

"Off İlter."

"Yaa tamam dinleyeceğim."

"Bak bir kere daha anlatacağım."

Kapıdan bize gülümseyerek bakan annemi fark ettim. Elindeki tepsiyle yanımıza geldi. Elini saçıma atmaya çalıştığında geri çekilip ona izin vermedim. Gözlerini devirip tepsiyi masaya koydu.

"Size çay yaptım afiyet olsun."

Annem yandaki sandalyeyi çekti ve oturdu. Hafifçe kafama vurup konuşmaya başladı.

"Benim oğlum biraz salaktır babasına çekmiş. Anlıyor mu bari?"

"Onu biliyorum, eh işte kapıyor bir şeyler."

"Yıllarca zeki ama çalışmıyor dedim belki işe yarar da zeki olur, hani bir şeyi 40 kere söylersen olurmuş ya yok"

Kollarımı birbirine bağlayıp geriye yaslandım. İyice gömmüştü. Bu nasıl anneydi böyle.

"Anne"

dedim kaşlarımı çatarak. Bana bakıp kafasını ne var anlamında salladı.

"Yok bir şey"

Kafamı diğer tarafa çevirdiğimde gülüp.

"Oyy çen çiniylendin mii?"

"Ya anne!"

"İyi be hadi Atlas oğlum siz çalışmaya devam edin ben çıkacağım şimdi."

Bana bakıp konuşmaya devam etti.

"İlter misafirine iyi davran, ben Lale teyzenlere gideceğim baban da geç gelir"

Kafamı salladım. İlker'i de kolundan tutup bize el salladı. İlker'in öfkeli bakışlarına karşı dil çıkardım.

Annem bize el salladı ve kapıya doğru gitti. Sinsice sırıtıp, masum bir şekilde hala sorularla uğraşan Atlas'a baktım.

Ev boştu...

------------------------------------------------

Bu 25. bölümde biticekti planlamalarııma göre ama uzadıkça uzuyor hadi bakalım lfjdlkjldkjlfdkjdfljs

Smut bu bölüme olmadı 

Sonraki bölüme inş :d

Yazsam mı yazmasam mı hala kararsızım. 

Sizce?

<3 . bunu da koyayım da tam 600 kelime olsun fdlkjlkfd gerçi şu an 614 oldu 

Düğün(Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin