Hızla dediği adrese doğru yürümeye başladım. Ona kendimi affettirmeliydim. Ben hobolofik mobolofik falan değildim.Şimdi ne ile gidecektim evine?
Yürüyerek gitsem 50 dk falan sürerdi. Hangi minibüse binmem gerektiğini bilmiyordum.Yürüyebilirdim. En fazla yorgunluktan sürünür, ya da kaybolur, sokaklarda yaşardım.
Cebimde sadece 2 tl vardı. Taksiye de binemezdim. Evet ailem zengindi ama nedense onlardan para istemeye çekiniyordum. Haftalık harçlığım da suyunu çekmişti.
Şimdiden yorulmaya başlamıştım ve daha yolun çeyreğinde bile değildim. Yüzüme düşen damlayla bir küfür savurdum. Hayır, şimdi sırası değildi!Birden şiddetlenmesiyle daha hızlı yürümeye başladım. Bir süre sonra bunun bir şey değiştirmeyeceğini anlayıp yavaşladım.
Gözlerimi açamıyordum ve ıslanmaktan yapış yapış olmuştum. Hayatımda ilk kez bu kadar şiddetli bir yağmur ile karşılaşmıştım.Üzerime hortum ile su tutuyorlarmış gibi ıslanmıştım. Saçlarımın çok komik göründüğüne emindim.
Telefon su geçirmez olduğu için ekranına baktım. 20 dakikalık yol kalmıştı.Ayaklarım ağrımaya başlamış, üşümüş ve yorulmuştum.
Sonunda Atlas'ın evinin olduğu apartmana gelebilmiştim. Yağmur hala aynı şiddetle devam ediyordu. Apartmanın siyah demirli kapısının çarpmasına izin vermeden hızla tutup yavaşça örttüm. Yurtta kalmaması iyiydi. Ev arkadaşlarının olup olmadığını da bilmiyordum.
Tir tir titrerken evin zilini çaldım. Kapıyı açanın Atlas olduğunu görünce rahat bir nefes alıp gülümsedim. Beni görünce gözleri şaşkınlıkla açılmıştı
"Burada ne işin var!"
"S-seni görmek istedim. Ko-konuşacağız"
"Hayır git"
Yüzüme kapanan kapıyla gözlerim dolmuştu. Tamam o kadar da soğuk değildi biraz abartmıştım. Endişelenir diye düşünmüştüm ama umurunda olmamıştı. Bu beni üzmüştü.
Pes edecek miydim? Asla.Zile birkaç kez basıp bekledim.
"Açmayacağım"
"Üşüyorum"
"Geber"
"Ya Atlas, neden böyle yapıyorsun?"
"Bir şey yapmıyorum."
"L-lü-lütfen, b-bak ç-çok soğuk"
Tamam, oyunculuğumun harika olduğunu söylemiş miydim?Kapıyı açtığında gözümdeki yaşlar akmıştı. Ağlamak kolayca başardığım bir şeydi ve olayı daha da dramatik bir hale getirmek istiyordum.
Açık kapıdan ona sormadan hızla girdim. Ayakkabılarım kolayca çıkıyordu zaten. Eve girdiğimde gülümseyip burnumu çektim. Atlas'a baktığımda gözlerini devirdiğini görebiliyordum.
''İçerisi de baya sıcakmış ha''
''İzin vermedim ki girmene''
''Ev arkadaşların falan nerede?''
''Yoklar, yemeğe gittiler''
''Seni neden götürmediler''
''Modumda değilim istemedim gitmek''
''Neden modunda değilsin?
''Susacak mısın yoksa zor kullanıp dışarı mı atayım?''
''Kıyamazsın ki''
''Nasıl kıyıyorum görmek ister misin?''
''Evet''
''Off, neden buradasın?''
''Geçerken uğrayayım dedim. Kötü mü etmişim?''
''Evet kötü etmişsin''
''Bana giyecek bir şeyler verir misin?''
''Hayır''
''Tamam''
Bir sessizlik oluştuğunda konuya nereden girmem gerektiğini düşünüyordum. Nasıl söyleyebilirdim ki? Söyleyince ne olacaktı? Ya dalga geçerse, ya reddedilirsem?
''Ben sana bir şey söylemeliyim''
Gözlerime baktı ve söylememi bekledi.
''Ben hobolofik değilim''
''Ne?''
''Hobolifik''
''Hobolifik mi?''
Birden kahkaha atmaya başlamasıyla kaşlarımı çattım. İyi de komik miydi söylediğim. Ya da öyle olmadığıma o kadar sevinmişti ki, kahkahalara mı boğulmuştu?
''O homofobik gerizekalı''
Utançtan yüzüm kızarırken ellerimle yüzümü kapattım. Umutsuz vakaydım. Bu gerizekalılıkla bir de ona itiraf mı edecektim?
''Peki neden engelledin?''
Artık söylemeliydim. En azından ondan hoşlandığımı bilmeliydi.
----------------------------------------------------------------------
ehuheuehu Bugün belki bir bölüm daha gelirr<3<3<3
Sizi seviyorumm <3<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düğün(Gay)
Cerita PendekErik dalı gevrektir, erik dalı gevrektir. Aman basmaya gelmez, haydi basmaya gelmez... 28.11.18