Kapı çalar çalmaz heyecan ile oturduğum yerden kalktım. Kapıyı açıp elinde poşetlerle bana bakan Atlas'a gülümsedim. Annem de kapıya gelip
''Oo, oğulum hoş geldin gel içeri bakalım''
''Hoş buldum ablacığım''
İlk aşamayı geçmişti. Annem 50 yaşındaydı ve yaşını gösteriyordu ama asla teyze dememeliydiniz. Şimdiye kadar ona teyze diyenlerin başına hiç hoş olmayan şeyler gelmişti.
Elindeki poşetleri uzattığında annem gülümsedi.
''Ay zahmet etmeseydin evladım ne gerek vardı''
''Bizim orada adettendir, eve boş gidilmez''
''Sağ ol yavrum siz isterseniz İlter'in odasına geçin ben yemek hazır olunca sizi çağırayım''
Ona bakıp gülümsedim.
''Gel''
deyip yürümeye başladım. Odama girip heyecanla onun da içeri girmesini bekledim. Odaya girdiğinde kapıyı kapatıp gülümsedim. Çok heyecanlı hissediyordum ve kalbim çok hızlıydı.
''Ho-hoşgeldin''
''Ho-hoş buldum''
dedi dalga geçerek. Kaşlarımı çattım ve gözlerimi kaçırdım. O yatağın üzerine oturmuş, ben ise odamdaki dönen sandalyeye oturmuştum. Kollarımı birbirine bağlayıp diğer tarafa döndüm.
''Tamam kızma''
Sandalyeyi ayaklarımla sürüyerek ona doğru yaklaştım.
''Saçlarımla oynarsan affederim''
Gözlerini devirip ellerini saçıma daldırdı. Gülümseyip sustum. Kalp atışlarım yine kendini belli ediyordu. Ona karşı bir şeyler hissediyordum ve bu beni korkutuyordu. Hem o bir erkekti.
Daha önce hiçbir erkeğe, hatta hiç kimseye hissetmediğim şeyler hissediyordum. Başta arkadaşlık gibi gelse de öyle değildi. Bunu anlamam biraz zaman almıştı ama öğrenmesini istemiyordum. Beni anlamayıp yargılayabilir ve bir daha konuşmayabilirdi.
Ben bile bu konularda hiçbir şey bilmiyordum. Şimdi gay mi oluyordum? Bu konuda bir araştırma yapmam gerekirdi. Bir de birkaç şey izleyebilirdim
''Odan güzelmiş''
dediği şeyle transtan çıkmıştım.
Odam daha çok mavi rengin ağırlıkta olduğu sade bir odaydı. Duvarda asılı birkaç fotoğrafım vardı. Zaten telefonumun ekran resmini de kendim yapmıştım. Bu egoistlik miydi? Kendimi seviyordum. Bu dünyada en sevdiğim şey kendimdi ve ikinci sıranın adayı Atlas'tı. Umarım o sıraya girerdi.
''Çocuklar hazır yemek gelin bakalım''
Odaya giren anneme gülümseyip ayağa kalktım. Ellerimle alkış yapıp küçük bir sevinç gösterisi yaptım
''Mantı''
O da bana katılıp ellerini çırptı
''Olley''
Annem gözlerini devirip mutfağa gitti.
''Yavrum nerelisiniz siz''
''Sanırım Karadenizliyiz''
''Ailen ne iş yapıyor''
''Ailem yaşamıyor''
Yeni öğrendiğim şeyle şaşkınca baktım. Gözlerimin dolduğunu hissedebiliyordum.
''Çok üzgünüm yavrum''
Annem kollarını ona sardığında o da karşılık verdi.
''Ben alıştım Özlem ablacığım üzülmenize gerek yok''
Annem sırtına hafifçe birkaç kez vurup
''Ben senin annen sayılırım artık, istediğin zaman gelebilirsin tamam mı? Bu sıpa olmasa bile gel ben seni oğlum gibi gördüm''
Atlas'ın gözleri dolmuş gibiydi. Burukça gülümsedi.
''Teşekkür ederim. Uzun zaman sonra ilk kez anne sevgisi hissetmek çok güzel''
Ben de yanına gidip
''Ben de sarılayım mı duygusal ortam falan ya işte''
dedim kızarırken. Gözlerimi kaçırıp tekrar gözlerine çıkardım. Tamam bu biraz fırsatçılık gibiydi ama ona sarılmak ya da herhangi bir temas halinde olmak beni sebepsizce mutlu ediyordu. Gülümseyip kollarını açtı. Ben de kollarımı ona sardım. Annem gülümsedi.
''Hadi yeter, ayrılın yemekler soğuyacak''
Ondan ayrılıp gülümsedim. Yerime geçip önümdeki yemeğe baktım. Mantı mı Atlas mı? diye soracak olursanız; mantıyı ne kadar seversem seveyim, yine de Atlas derdim...
-----------------------------------
Bence bu baya büyük bir aşk dşlkdfşldfkfdşl. Mesela birisini çiğköfte kadar seversem bu benim için baya büyük bir olay olur.
İlteri çok tatlı buluyorum yaa
veee biraz kaos çıkarmalıyım herkes kaos istemiş dfşlkdfşldfkdf
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düğün(Gay)
Cerita PendekErik dalı gevrektir, erik dalı gevrektir. Aman basmaya gelmez, haydi basmaya gelmez... 28.11.18