BÖLÜM 4

38 6 0
                                    

I
Ekin, pencereden bakınca rahatlamış gibi görünüyordu. Kapıyı açtı. Gelen kişi kapısında gördüğüm kızdı. Sessizce " ne işin var burada Aslı ?" dedi. Kız derin derin nefes alıyordu ve endişeli görünüyordu. Ekin kolundan tuttu sonra kapının dışına çekti. Konuşmalarına dahil olmak istemiyordum.Kısık konuşmalarını çok duyamadım. Aslı "neden telefonun kapalı?" diye sordu. Ekin'in burada olduğunu nereden anlamıştı ki? Ekin birden içeri girdi  "çıkmam lazım" dedi. Kız bana baktı ve gözlerini devirdi. Burada olduğuna kızmış olmalıydı. Ekin, sweatini bırakıp aceleyle montunu aldı ve kapıyı arkasından kapadı. Önemli bir şey olmalıydı, merak ediyordum. İçimden bir ses peşlerinden gitmem gerektiğini söylüyordu. İçimdeki sese uydum ve biraz uzaklaşmalarını bekleyip küçük el fenerimi alıp peşlerine düşecekken geri döndüm ve Ekin' in sweatini elime aldım. Yakalanma ihtimalime karşı bunu kullanacaktım.

Orman bu saatlerde ürkütücüydü. Baykuş sesleriyle  yere basışımda çıkan çamurlu toprak sesi birbirine karışıyordu. Kapüşonumu örttüm ve kollarımı bağlayarak feneri yaktım, hava soğuktu. Şuan ne yapıyordum ben de bilmiyordum neden peşinden gidiyordum ve neyi merak ediyordum?..

İşte tüm gücüyle beni kendisine çekiyordu. Onu iyice tanımalıydım ve hayatıma alıp almayacağıma karar vermeliydim. Bilinmezliklerine giden yolları teker teker bulup öğrenecektim. Kötü biriyse ve beni üzecekse ondan koşar adım uzaklaşmalıydım. Burası benim için iyi başlangıçların olduğu bir yer olmalıydı. Tek başıma olmaktan korkmuyordum zaman geçtikçe. Belki de tek olmak en iyisiydi. Böylece hayatımızda olan insanlarla sınanmak zorunda kalmazdık. İlişkilere dair hayal kırıklıkları yaşamaz, "sen çok değiştin"le başlayan cümleler kurmazdık. Ön yargılı davranmak, yargısız infaz yapmak bana göre değildi. O yüzden iyice öğrenmeliydim. Benim için iyi bir dost mu yoksa güvenilmez gizemli biri miydi Ekin. Merakımı cebime koyarak yürümeye devam ettim. 

Evin önüne gelince durdum, kapının önünde lüks bir spor araba vardı. Kapıyı araladım.Köpek yine orada değildi. Arka tarafa doğru yürüdüm. Pencereden evin içini görebileceğim bir yer bakındım. Ekin ve Aslı hararetli bir şeyler tartışıyordu. Aslı ne yaparsa yapsın Ekin ikna olmuyor gibiydi. Bir kağıda bir şeyler yazdı ve masanın üzerine bıraktı ve Ekin'e sarıldı.Ekin ise ona karşılık vermedi. Buradan bakarak hiçbir şey anlayamazdım. Daha da yakına yaklaşmaya karar verdim ve öndeki pencereye doğru yürüdüm. O lanet köpek birden pencereye doğru havlamaya başladı. "Allah'ım bunu nasıl düşünemem!" hemen bahçeye doğru koşmaya çalışırken Ekin pencerenin kapısını açtı ve beni yakaladı.

"Burada ne işin var?" dedi ve sesi çok öfkeliydi.

"Sweatini unutmuşsun onu getirdim." ne söylersem söyleyeyim saçma olacaktı. Durumumu kurtarmayacaktı. Aptal gibi görünüyordum ve çok utanmıştım. Ekin elimdeki sweati alarak " evin kapısını şaşırmış olmalısın" diyerek eliyle gitmemi işaret etti.

" Dinle, ben sadece merak ettim ve peşinizden geld..."

"ve evimi dikizlemeye karar verdin öyle mi? Bak her neyse. Ama haddini bil! Bir dahakine bu kadar iyi olmam!"

O sırada Aslı evden çıktı ve sorun ne dedi? 

O kadar utanmıştım ki cevap veremedim. Ekin " sweatimi getirmiş ve şimdi gidiyordu." dedi.

....

Sessiz ve ürkütücü yolda tek başıma yürüyordum. Etraf sisliydi ve fenerle önümü görmeye çalışıyordum. Adımlarımı hızlandırdım. Nefesim buhar olup ağzımdan çıkıyordu. Hava epey soğumuştu. İçimden bir ses temkinli olmam gerektiğini söylüyordu. İkisi de çok garipti ama artık ilgilenmemeye karar verdim. Ekin'e karşı mesafeli olacaktım. Çünkü onda çözemediğim bir şeyler vardı. Eve geldiğimde içeriye girip kapıyı kilitledim. Şömine sönmek üzereydi ateşi harladım, başına oturup üşüyen ellerimi ateşe doğru tutarak ısıtmaya çalıştım. Mutfak tezgahının üzerinde yarısına kadar kesilmiş salatalık ve tahtanın üzerinde ince dilimlenmiş etler vardı. Evim tertemiz olmuştu. Saksılara daha çok çiçek ekmeliydim. Odamdaki kurumuş limon ağacı yerine yeni bir limon ağacı fidanı almalıydım. Odam güzel ışık alıyordu. Annemle diktiğimiz çiçekler ölmüştü ama ben tıpkı annem gibi evi yeniden çiçek bahçesine çevirecektim .Ayağa kalktım ve nemli gözlerimi sildim. Annem beni görseydi gurur duyardı emindim. Son dönemin başlamasına bir haftadan az bir süre kalmıştı. Yarın şehir merkezine gidip bir iş bakacaktım ve bir de araba.

KUYUDAKİ GÜN IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin