BÖLÜM 23

23 3 0
                                    

NİL ATABAY

Şu andan itibaren bacaklarıma dolanan pişmanlık duygusu beni de ellerimden kelepçelemişti çoktan...gözlerime öyle bir bakmıştı ki tüm masumluğunu gözler önüne serercesine tüm hayal kırıklığını haykırırcasına. Ben onu ihbar etmek istememiştim, böyle olsun istememiştim. Umarım asıl suçlular cezasını çekerdi. Çünkü Ekin'in de dediği gibi o ne kaçakçı ne de katildi. Yine de annemin ölümüne susması beni delirtiyordu. Ona aşırı kızgındım ve aramızdaki her şey gerçekten bitmişti. Hiçbir şey bilmiyordum kafam karmakarışıktı.

O gün villa da eşyalarımı toparlamak için yukarı çıktığımda sonunda Boran'ın ısrarcı aramalarına karşılık vermeye karar verdim. Bana Ekin hakkında söylediklerine önce asla inanmadım ama sonrasında telefonuma gönderdiği o video...o videoda.. Veli Giray'ın benim ölümümü emretmesi, annemin ölümünden büyük bir kahramanlık yapmış gibi bahseden Mehmet Asım'ın itici sesi. Ekin ise iki elini başının arasına almıştı ve video orada kesiliyordu. Ekin, bütün bunları bilirken bana bilmiyormuş gibi davranıyor beni aptal yerine koyuyordu. Hem de böyle bir konuda. Artık benim için bitmişti. Olanları öğrenir öğrenmez Boran hemen polisi aramıştı. Polis çoktan şirkete baskın düzenlemiş ama hiçbir şey bulamamıştı. Birkaç kişi gözaltına alınmış ardından serbest bırakılmıştı. Veli Giray ve Mehmet Asım ise çoktan sırra kadem basmıştı. İyi de onlar serbestken  Ekin neden...bir suçu yoktu elbette. Polis gerekli araştırmaları sürdürüyordu. Ne olursa olsun onları içeri tıkacaktım. Davacı olarak yolda ilerlerken Ekin'in bu durum sonucunda hapse girip girmeyeceğini merak ediyordum. Onlar burada olmadığı için Ekin tek suçlu konumundaydı.

Polis merkezine geldiğimizde Ekin'i sorgu odasına götürdüler ve beni de komiserin yanına. İçeri girdiğimde sarışın ve güzel bir kızla karşı karşıya geldim. Bana elini uzatarak "merhaba Ekin'in avukatı Seda ben." dedi . "Sizin gibilerin elini sıkmam ben" deyince beyaz dişlerini çerçeveleyen kırmızı rujuyla gülümsedi. Ekin'in bir suçu yok komiser bey, elinizde onun suçlu olduğuna dair bir kanıt da yok. Sadece yardım ve yataklıktan şüphe duyuyorsunuz. " dedi. Komiser," savcılık soruşturmayı tamamlayınca Ekin Bey'in akıbeti belli olur." diye karşılık verdi. Müvekkilimle görüşmek istiyorum, deyip odadan çıktı Seda. Ardından hemen ben söze girdim:"  Ekin'i yakından tanıyorum, onun bir suçu yok. İçeri alınması gereken asıl suçlular dışarıda." 

"Nil Hanım, biz işimizi yapıyoruz. Bize verdiğiniz görüntüleri savcılık inceliyor. Zaten Giray Holding'in üstündeydi gözümüz. Bir açıklarını bekliyorduk. Ekin Bey, bu süreci bizim lehimize hızlandırmak için elinden geleni yaptı. Şu an prosedür gereği göz altında. Biz her şeyi göz önüne alarak soruşturmayı yürütmek zorundayız. " dedi. 

"Nasıl yani ? Söylediklerinizden tek kelime anlamıyorum." dedim.

"İfadenizi verin ve çıkın lütfen." diye karşılık verince komiser "Ekin'i görebilir miyim?" dedim. Komiser iri gözlerini kaldırıp bana baktı. "Lütfen 2 dakika" dedim. Komiser kapıda duran memura "iki dakika sadece" diye işaret etti. Uzun bir koridorda yürüdükten sonra bir odadan içeri girdik. Üstünde nezarethane yazıyordu. Bacaklarım titrerken rutubet kokusu tüm ciğerime dolmuştu. Burası oldukça soğuktu. Duvarların boyaları eskimiş yer yer dökülmüştü ve sonra gördüm onu... Yere oturmuş başını dizlerinin üstüne dayamıştı. Karanlık ortamda sadece siluetini görebiliyordum. Memur "kısa kes" dedi ve beni koridorun sonuna doğru yönlendirdi. Ekin'e doğru yaklaşırken bir yandan ona kızgınken bir yandan onun suçsuz olduğunu biliyordum. Demir parmaklıklara doladım ellerimi ama ağzımı henüz açamıyordum. Ekin ise başını dizlerinden henüz kaldırmamıştı.  "Ekin" diyebildim titreyen sesimle ama cevap vermedi. Başını bile kaldırmadı. Yoksa benden artık nefret mi ediyordu?.. "Ekin, bak ben üzgünüm. Böyle olsun istemezdim ama olanlara da susamazdım. Senin de başının yanacağını biliyordum ama onlar annemi öldürdü ve hiçbir şey olmamış gibi dışarıda ellerini kollarını sallayarak geziyorlar. Sense annemin ölümünü bildiğin halde sustun. Bana bu kadar kızmaya hakkın var mı!" diye öfkelendim. Ekin bir an o delici bakışlarını bana yönelterek dudağını yukarı büktü. 

KUYUDAKİ GÜN IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin