EKİN GİRAY
Nil'in uyumasını beklerken saat çok hızlı geçmişti ve artık gitmem gerekiyordu. Kerem'le başladığımız işi bugün bitirecektik.Çalan telefonuma bakınca Nil'i göğsümden çekip başını yastığa bıraktım ve kazağımı üstüme geçirirken bir yandan da telefonu cevapladım. Arayan Kerem'di. Annemi bulma sürecinde pek çok yardımını görmüştüm. "doğru tahmin etmişiz, konum atıyorum. Sanırım onu yurt dışına çıkaracak" dedi. Hemen telefonu kapayıp yola çıktım. Artık bu savaşı başlatmanın zamanı gelmişti. Başarabilirsem eğer onu ve Nil'i buradan alıp gidecektim. Gemiye gitmeme bir saat vardı ve bir saat içinde annemi güvenli bir yere götürmem gerekiyordu. Yetişemezsem eğer Mehmet Asım ve babam rahat durmazdı. Jeep'ime atladım ve hızlı bir şekilde yola koyuldum. Annemi bunca yıl burnumun dibinde saklamışlardı demek. Onu hep uzaklarda aramıştım. Yıllardır görmediğim annemi sonunda bulmuştum ve hata yapma lüksüm yoktu. Nil uyandığında beni bulamayacaktı ve ona ne diyeceğim konusunda da bir fikrim yoktu. Ormanlık yola girip oradan dere boyunca yolu takip ettim ve ardından yukarı doğru çıkan bir sapaktan içeri girdim. Yollar çok taşlı olduğu için hızımı yavaşlatıyordu. Arabayı kenara çekip indim, dikkat çekmemem gerekiyordu. Daha sonra iki katlı ahşap bir evin önüne gelince koşar adım ama temkinli bir şekilde eve yaklaştım. Çevrede kimse gözükmüyordu.Geçen sefer yaşadığım şeylerin olmasına izin veremezdim, bu kez annemi elimden kaçıramazdım. Çalıların arkasına doğru sindim.Bir anda kapının önünde bir hareketlilik oldu. Başına siyah bir torba geçirilen kadını, annemi, gördüm!.. İleri doğru öfkeyle ve özlemle atılırken Kerem beni bileğimden yakaladı. Bekle, dedi. Sabırlı olmalıyız. Onları takip edelim. Annemi çekiştirip duran adamlar sabrımı zorluyordu ama bekledim. Öncelikle kaç kişi olduklarını tespit ettik. Toplamda altı kişi varlardı. Elimi üç şeklinde yaparak Kerem'e sol tarafı kendime de sağ tarafı bıraktım ve arkadan dolaşıp üçünün önüne çıktım. "annemi bırak lan!" diye öne atıldım ve birinin başını duvara çarparken diğerine bir tekme indirdim. Sonuncusu ise annemin başına silah dayama gafletinde bulundu ve Kerem arkadan gelip onun boynunu tek hamleyle geri bükdü ve annem yere düştü. Annemin yanına doğru atılınca başındaki torbayı çektim. Gözyaşları içinde bana sarılırken duyduğum kokusu gerilmiş tüm kaslarımı gevşetti. "Seni buldum." dedim defalarca onu öperken. Onun diyebildiği tek şey ise "ne kadar büyümüşsün, seni çok özledim." olmuştu. "hadi gidelim." dedi Kerem. Daha fazla burada kalmamız tehlikeliydi, üstelik yetişmem gereken bir yer vardı. Annemi sırtıma aldım ve arabaya doğru yürümeye başladık, babamın köpekleri durumu fark etmeden gitmeliydik. Annemi arabaya koydum ve Kerem'e onu götürmesini işaret ettim. Annem beni bırakmasa da ona geleceğime söz verdim. Arkamdan bağırsa da jeepime doğru hızla yürüyüp gemiye doğru yola çıktım. Artık beni annemle tehdit edemezdi o pislikler ve artık onları deliğe tıkabilirdim. Oradaki gemi şu an için yeterli bir kanıtttı ve bu bana yeter artardı bile. Hatta şu an bile polise gidebilirdim. Babam olması umurumda bile değildi ve yaptıkları artık çok fazlaydı. Telefonumda Mehmet Asım'ın adını görünce "ne var pislik" diyerek açtım telefonu. Artık oyun bitti adi şerefsiz. Artık bu savaşı ben kazandım ve hepinizi deliğe tıkacağım!" derken onun sinsi gülümsemesi ardından "cık cık cık" sesi duyuldu. Şu an sinirden kudurması gerekirken "burada küçük bir fare yakaladım." dedi. Yoksa annem ve Kerem'i yeniden yakalamış mıydı? Bu sefer olamazdı! Telefonuma gelen fotoğrafa bakınca ayağımı hızla frene götürdüm ve virajlı yol beni hızımdan dolayı yolun kenarına atınca durdum. Öfkeden yerinden çıkacak gibi olan gözlerimle Nil'e tekrar baktım. Ağzı bağlı ve baygındı. Mehmet Asım'ın kahkahalar atan sesini duyunca telefonu yeniden kulağıma götürdüm ve "seni öldüreceğim pislik" diyerek ağzıma gelen tüm küfürleri savurdum. Onun son sözü ise "hemen buraya gel." olmuştu. Hemen Kerem'i geri aradım ama telefonu kapalıydı. Küfürler savurarak direksiyona vuruyordum ve şu an öfkeden deliriyordum. "inşallah yakalanmamışsındır Kerem. Çünkü bu son şansımızdı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUYUDAKİ GÜN IŞIĞI
RomanceHer başlangıç korkutucudur ve başladığından itibaren bitişe doğru geri sayım başlar. Başlamanın kaçınılmaz sonucudur bu. Seçimse bizimdir. Ya kaçarsın başlangıçlardan ya da dibi görmeye hazırsındır. Herkesten uzaklaşıp çiftlik evimize taşınmıştım. U...