Doğan ile Emre nin tartışması ile uyandım.
Ben: ne oluyor be sabah sabah.
Emre: bugün arkadaşlar gelecek yemeğe ben ortalığı topluyorum Doğan ise tuvalet lavabo banyo ovmaya kalkıyor. Bende diyorum ki sen bu evde misafirsin ben hallederim.
Doğan: ne misafiri ya ev bulana kadar ev arkadaşıyım. Doğal olarak benimde evim. Bu yüzden bende bir işin ucundan tutuyorum.
Ayağa kalktım ikisinin de yüzüne baktım ikinizde haklısınız. Doğan tuvalet lavabo banyo işi sende , Emre ben süpürge tutayım sen tozları al. Hadi kızlar iş başına deyip yatağı topladım. Emre koltukları düzeltirken ben süpürge tutmaya başladım. Benim süpürge işim bitti Emre tozları alırken Doğanın işi bitti. Hep beraber markete gittik. Alışveriş yaptıktan sonra hesabı ben ödedim. Hep beraber torbaları alıp eve gelirken bizimkilerde surat bir karıştı.
Ben: hayırdır. Ne oldu ?Doğan: hesabı tek başına niye üstlendin ?
Emre: aynen. Ev arkadaşıyız tek başına ödüyorsun.
Ben: evde konuşalım.
Hep beraber eve geldik , torbaları mutfağa koyup salona geçtik.
Ben: evet beyler biz ev arkadaşıyız bu yüzden cebimde para kalmadığında sizden isteyebilirim , birimizde yoksa diğeri halleder. Biz birbirimizi idare edeceğiz. Yarın siz alırsınız bu kadar basit surat yapılacak birşey yok. Ben yemekleri yapayım siz salona masa ve sandalyeleri götürün. Benim yemek işim bitti mi biriniz bulaşıkları yıkasın diğeri durulasın. Bende o arada tabak çatal işini halleder bir yandan yemeklere bakarım. Hadi zamanımız fazla yok hadi.
Emre: tamam. Ne yapacaksın ?
Doğan: hem işleri yapalım hem konuşalım.
Mutfağa geçtim. Önce mercimek çorbasını ayarladım. Patatesleri ince ince kesip daha önce hazırladığım yağ ve baharat karışımının içerisine koydum. Daha sonra kıymayı yoğurup köfteler hazırladım. Bir kısmı ile sulu yemek bir kısmını patatesle birlikte fırına koyacaktım. En son pilav için pirinç ıslattım. Bunları kenara koyup cacık ve salata yaptım. Bunları dolaba koyup ocağa ve fırına konulması gerekenleri koydum. Emre ve Doğan bulaşık işine giriştiler. Bende çatal kaşık işlerini halletmeye başladım. Bir yandan masa düzenini kurup bir yandan yemekleri kontrol ettim. Masa işim bitince mutfakta yemekleri kontrol etmeye başladım. Bizimkiler bulaşık yıkarken ikisine birden arkadan sarılıp , çalışın yavrularım diyerek takıldım. Emre nin tepki vermeyeceğini biliyordumda Doğanın tepki vermemesi şaşırttı beni. Yemekler oldu. Bulaşıklar tamam. Hadi içeride oturalım dedim. Doğan köfteden bir tane attı ağzına , hoop bekle az sonra yiyeceksin. Misafirleri bekle ayıp ayıp deyip gülüştük. Salona geçip oturduk. Zil çaldı , hocam ile bir kaç arkadaş geldi. Buyur ettikten sonra diğer arkadaşlarda birer ikişer gelmeye başladılar. Hep beraber oturup sohbet ederken iki arkadaş daha geldi ve tamamlandık. Hep beraber sofraya geçildi. Ben Emre Doğan üçümüz birden servislere başladık. Hem arkadaşlarla yemeğimizi yiyip hemde servislerle ilgilendik. Sohbetin her kısmında olamasakta çoğunlukla katıldık sohbete. Hocamız bizden neler istediğini ne yapmamız gerektiğini , çalışma şekillerini anlattı. Tatlıları da ikram ettikten sonra sofradan hep beraber kalktık. Herkes bir kaç birşey alıp mutfağa bıraktı. Bizimkileri içeriye yollayıp herkese orta kahve yaptım. Kahveleride içerken takım arkadaşları olarak birbirimize şöyle yapalım , böyle olsun gibi birbirimizi destekler şekilde bilgi alış verişlerinde bulunduk. Kahve başlarını topladıktan sonra hocam yarım saat var kalkalim mı ? Diye sordum. Bugün antreman yok hep beraber oturalım eğlenelim olmaz mı ? Süper olur diyerekten hepimiz mutlu olduk. Sessiz sinema , tavla , okey , monopoly gibi oyunlar oynadık. Saat on bir gibi hocamız müsade istedi ve kalktı. Bir kaç arkadaş daha kalkmak istedi , kalalım desekte kalmak istemediler. Gidenler kalanlar derken toplam yedi kişi bizde kaldık. Monopoly oynarken ben yenildim. Bunu fırsat bilip mutfağa gidip bulaşık işini hallettim. Çerez kola koyup geldim. Monopoly oyununu Emre kazandı. Biraz monopolye ara verelim muhabbeti oldu. Ne yapalım diye düşünürken doğruluk cesaret oyunu aklımıza geldi. Doğruluk cesaret oyununu oynamaya başladık. Tabi herkes kaçamak cevaplar verince oyundan çabuk sıkılıp monopolye döndük. Bu sefer çekişmeli bir oyun oldu. Kazanan ben oldum. Oyunu topladım kenara koydum. Buarada arkadaşlardan birisi size birşey anlatayım diye girdi konuya. Başladı korkunç üç harfli bir hikaye anlatmaya. Ben çok ürkerim dedim ama biz varız yanında korkma diye diye anlatıldı. Yanımda Mehmet oturuyordu , korkuyla Mehmet e bir sarıldım ama anlatamam. Herkes bana güldü. Ne yapayım çok korkmuştum. Uykusu olan var mı diye sordum. Kimse var demedi. Flim izleyelim dedim , diyemez olsaydım. Korku flimi açtılar. Bütün flim boyunca Mehmet e sarılarak oturdum. Mehmet te garibim korkma diye diye bana sarıldı. Kola koyacağım gidemiyorum mutfağa. Çerez dolduracağım yok. Sigara içeceğim odama geçemiyorum. Kola çerez işini Doğana iteledim. Mehmettende rica ettim bizim odaya geçip bir sigara içtim. Buarada meğerse bizim Mehmet te içiyormuş sigara beraber içtik. Film miydi bende bittim. Yatalım artık muhabbeti döndü. Emre ile doğan , Emrenin odasında ben ile Mehmet benim odamda diğer üç kişide Doğanın odasında yatacaktı. Yerleri hazırlayıp herkesi yatırdım. Mehmet in yanına odama geçtim. Mehmet aşkım geliyorum birtanem diyerek taşak muhabbeti yaptım. Oda gel yavrum gel diyerek espriye gülerek cevap verdi. Mehmet in yanına yattım. Dönerken Mehmet in eli benim olmayacak bir yerime çarptı. Özür falan diledi ama bir tuhaf oldum. Biranda birbirimizi göz göze buldum. Mehmet çok utandı ve özür dileyerek arkasına döndü. Olanlara anlam veremedim. Yatağın içerisinde öylece aptal aptal bakınıyorken Mehmet bana doğru dönüp uyumadın mı diye sordu. Korktuğum için uyuyamadım dedim. Sarıl korkma ben varım dedi. Gülümsedim teşekkür ettim. Hangi cesaret ile yaptığımı anlam veremeden ona sarıldım ve uyumaya çalışırken unutmuşum.