91' Çelişki

701 64 7
                                    

Ufak taşların etkisi ile yüzü parçalanan Vasto oluşan o acıyla bağırmıştı.

İkilinin Bulundukları arazi tamamen ıssızdı, sadece Beyaz ile Vasto vardı.
Tabi birde garip bir şekilde işsiz dümdüz arazide bulunan tek bir ağaç vardı ve o ağacın üstünde bir tane karga vardı.

Vasto'nun acı ve öfkeyle bağırarak yerden kalkması ile aynı zamanlamaz kargada bulunduğu ağacın dalından uçarak uzaklaşmıştı, karga sanki burada olacaklar yüzünden bulunmak istemiyormuş gibi epey yükselerek uzaklara uçmaya başlamıştı.

Beyaz o sırada bakışlarını Vasto'nun üzerinden çekmiş, uzaklaşan kargayı hüzünlü bir ifadeyle izliyordu.

Tüyleri diken diken eden muazzam bir sessizlik çökmüştü, Vasto yüzünde tarif edilemez acı ile Beyaz'a Bakıyordu.
Sol gözü giren taş yüzünden paramparça olmuş yüzü tanınmayacak şekilde parçalanmıştı, yanakları ve dudaklarını örten derisinde yırtılmalar olmuş hatta kopan derilerin bazıları oldukça derindi.

Çenesinin sol bölümünde bir yarık vardı ve derinliği ile çene kemiği görünür vaziyetteydi, Vasto hem şaşkın hem acı hemde öfke içindeydi, onun hızı ve gücü tahminin ötesindeydi ve tek bir hamleyle onu bu hale getirmişti, öfkeliydi çünkü burada oylandığı her saniye Olivia'nın başına bir sey gelme olasılığını arttırıyordu.

Sırf Beyaz'ın ''ona bir şey olmayacak''demesine güvenecek değildi, nede olsa şuan düşman oldukları belliydi yani Vasto'ya saldırmıştı.

Vasto başta onunla hiç uğraşmadan gitmeyi planlamıştı ama anlaşılan o ki karşısında ki kişi kendisini bırakmayacaktı, yüzünde ki acıyı her ne kadar görmezden geliyor olsa da dayanılmaz seviyedeydi.

O bir iki saniyelik geçen zamanda Beyaz tekrardan Vasto'ya döndü ve Vasto'nun gözlerinin içine bakmaya başladı, Vasto daha fazla dayanamayarak Beyaz'a doğru koşmaya başladı.

Beyaz onu kendisine saldırmak amaçlı koşmasını görünce hafif bir şaşkınlık yaşadı ama ardından kaşlarını çattı ve bulunduğu yerden bir anda kayboldu.

Hızı öyle muazzamdı ki Vasto yeni farkına varmıştı, onun ortadan Kaybolmasının farkına vardığı gibi koşmayı kesti ve nerede olduğuna bakmak için tek gözüyle etrafa bakındı.

Ama daha etrafa bakmaya fırsat bulamadan Beyaz bir anda onun önünde belirdi ve sanki bir şeye sinirlenmiş gibi Vasto'nun boğazından tutarak havaya kaldırdı.

Nefes alması ciddi anlamda zorlanan Vasto'nun ayakları yerden kesilmişti, sağlam olan koluyla boğazına yapışan elden kendisini kurtarmaya çalışıyordu ama karşısında ki kişi öylesine güçlüydü ki bir şey yapamıyordu, ne kadar denerse denesin nafileydi, sanki biraz daha sıksa kafası kopacakmış gibi hissetmişti.

Nefessizlikten bayılmak üzereydi, iradesiyle direndikçe direniyordu Vasto, Beyaz ise tek koluyla boğazından kavradığı ve sanki hiç ağırlığı yokmuş gibi havaya kaldırdığı Vasto'nun gözlerinin içine bakıyordu.

Beyaz kaşlarını çatmış şekilde Vasto'nun paramparça yüzüne bakarken ciddi ses tonuyla konuştu: Neden hala şu kızın tüm gücünü emmesine izin veriyorsun ki? Kendini çok büyük görerek benimle bu şekilde mi savaşmak istedin!

Vasto onun söyledikleri ile hiç bir şey anlamamıştı ki Zaten onun söylediklerini düşünecek durumda değildi, nefes alabilmenin derdindeydi.

Beyaz Vasto'dan cevap alamayınca daha fazla öfkelendi ve bir saniyelik artan o muazzam öfkesi bir anda sönmüştü, yüz ifadesi durgun bir hale gelen Beyaz müthiş bir kişilik değişimi yaşamıştı, bu Vasto'nun şaşırmasını sağlamıştı.

VastoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin