Ne dedi gerçek aşklar bitmezmiş miş de miş. Bizi bitiren kimdi acaba? Babam mı? Ya bi git.
— Efe bunun geri dönüşü yok. Dört sene koskoca dört sene benden çaldıklarınla geçen dört sene. Kusura bakma ben yokum. Üç ay sonra da birbirimizi asla görmemek üzere yollarımız ayrılacak. İzninle, dedim ve yanından hızla kalkıp salona geri döndüm.
Mert Bey stantta beni bekliyordu. Gözümün içine baktı. Tabii suçunu biliyordu. Hesapta beni koruyacaktı. Sağ olsun giderken arkamdan bakmakla yetindi sadece.
— İyi misin? Diye sordu. Kafamı salladım.
— Gayet iyiyim Mert Bey merak etmeyin. Sadece ayaklarım beni öldürüyor. Biraz yorulmuşum. Otele dönebilir miyiz artık? Dedim tek kaşım havada.
— Tamam tamam toparlanıp çıkalım. Zaten bir güvenlik ekibi bir de biz kaldık, dedi çantasını toparlarken. Daha fazla soru sormadı bende konuşmak için çabalamadım zaten.
Odama çıkınca ağabeyimi aradım.
— Napıyorsun? Görüşemedik sabahtan beri dedi, ama bir taraftanda bilgisayarda bir şeyler yapıyordu sesi geliyordu çünkü.
— Yoğunduk. Asıl sen ne yapıyorsun? Şıkır şıkır bilgisayar başında mısın gene? Diye sordum.
— Sorma kızım bir yerde açık varmış az daha hackleniyorduk. Onu yamıyorum, dedi sıkıntıyla.
— Oo geçmiş olsun. Abicik bak ne diyeceğim. Şimdi bizim şirket büyük yazılım firması Virtual Tecnology ile ortak oluyor. Biliyorsun ben stajımı onlarda yapmıştım. Pek güzel bir ortam olmayacak gibi hissediyorum. Bana sizin şirkette bir iş ayarlar mısın? Ya da başla bir şirkette, dedim sesimin düzgün çıkmasına dikkat ederek.
— Yarın öğlen yemek saatinde gel seni bizimkilerle tanıştırayım, bakalım, dedi belli ki işi uzundu ve beni başından atıyordu.
— Tamam sana kolay gelsin, dedim telefonu kapattım.
Ertesi gün iş görüşmesine gidecekmiş gibi giyindim. Ağabeyimin şirket stantına gideceğim için pantolon ve ceket giydim. Pantolon biraz üzerime oturmuştu ama yapabileceğim bir şey yoktu.
Fuara yine Mert Bey ile birlikte gittik. Efe ile girişte göz göze geldik. İçim gitsede beynim kesinlikle kabul etmiyordu. Canım mantıklı beynim.
Öğlene kadar yoğunluk vardı. Bir ara fuar alanı rahatladı ben de Mert Beyden ağabeyimin yanına gitmek için izin istedim.
Her tarafı kapalı, kapısında iki tane ızbandut gibi iri yarı, siyah takım elbiseli, kulaklarında kulaklık olan güvenlik görevlisi bulunan standın önüne geldim. İçeri girmek için hamlettim elleri ile durdurdular.
— Kime geldiniz? Diye sordu birisi. Gülümsedim.
— Hayri Saygın ben Hande Saygın kız kardeşiyim, dedim. Beni baştan aşağı bir süzdüler. Özellikle boynumdaki fuar kartı dikkatlerini çok çekmişti. Kulaklık ile içeri bilgi verdiler. Olumlu dönüş olunca beni içeri aldılar.
İçerisi uzay üssü gibiydi. Bir sürü bilgisayar vardı içerde. Özellikle savunma teknolojisi sattıkları için bir sürü yeni sürüm güvenlik duvarları ve antivirüs programları vardı. Bir de sanırım yeni geliştirilmiş bir ev güvenlik yazılımı vardı ki şu anda en gözde olan program buydu.
Ben köyden indim şehire sağa sola aval aval bakarak yürürken birine çarptım. Benden uzun hatta Efe'den bile uzun birine. Üstelik oldukça da yapılıydı bu çarptığım kişi. Ayağımda ki topuklu ayakkabılara rağmen yanında küçücük kalmıştım. Yüzüne bakmak için kafamı yukarı kaldırmam gerekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Biter Mi? (#Tamamlandı)
Aktuelle LiteraturHande ve Efe geçmişin tozlu sayfalarına gömülü bir aşkın iki kahramanı. Tekrar karşılaştıklarında çarpan kalpleri onları geçmişe götürse de aşkları kaldığı yerden devam edebilcek mi? Yoksa aşkları bıraktıkları yerde mi kalacak? #romancetr #RMKasım18