Yataktan kalktığım anda başımda davullar çalıyordu. Babam sağ olsun kahvaltı üzerine ağrı kesici verdi ama "Bana mısın?" Demedi.
Kuaförde de kafamı uzay gemisine benzeyen alete soktular birde. Gar gar gar beynim resmen oyuldu.
Saçlarım topuz yapıldı. Sadece duvak takıldı o kadar. Saçıma çiçek, böcek istemedim. El çiçeğim ve araba Süleyman'ın sürpriziydi bir de nikah şekerleri.
Gelin başıma gelenek diye diye tokaları dizdiler. Ulan böyle gelenek mi olur? Adam saçlarımı kesecek gece gece bunlar yüzünden. Tövbe tövbe...
Gelinliğimi evde giymek istediğim için yanımda getirmemiştim. Kuaförüm kızdı. Gelinliği giyince son bir rötuş yapardık diye çıkıştı.
— Valla bu kadar tokaya bu saç bozulursa bu da benim ayıbım olur, dedim gülerek ve paramı ödeyip eve geçtim.
Evet gelin başımı ödetmedim. Bana göre çok saçma şeyler çünkü. Onu sen öde bunu ben ödeyeyim. Zaten bohça bilmem ne işlerine annemin bütüüün itirazlarına rağmen girişmedim. "Hayat boyu kullanmayacağım şeylere avuç dolusu para vercek kadar delirmedim daha", deyip annemin ağzını kapattım.
Eskiden bayramdan bayrama kıyafet alınırmış. Kızlar evlenene kadar makyaj yapmazmış. O yüzdenmiş o bohça alışverişleri.
Dolabında yeni kıyafetleri olsun, evlendikten sonra gezmelere, el öpmelerine giderken şık oldun diyeymiş o alışverişler.Biz şimdi maaşı alır almaz kendimizi alışveriş merkezine atıyoruz. Dolap dolusu giymediğimiz bir sürü kıyafetimiz var. Makyaj malzemesi deseniz koca birer çanta. O yüzden bohça adeti bana gereksiz geldi. Annem;
— Onlar hediye kızım hediye, dedi inatla.
— Anne kayınvalidem bana dantelli don hediye almasın bir zahmet. Sen de damadının slip mi yoksa boxer mı tercih ettiğini bilmeyiver, dedim cırlayarak. Aldığım cevap tabii ki;
— Terbiyesiz, oldu. Ve bitmedi;
Okumaya diye gitti o İstanbul'a kaldı oralarda iki yüz elli gram terbiyesi vardı o da yalan oldu bu delinin. Bana bak sen kaynana da yap böyle gör sonra gününü oldu mu? Bana şikayete gelirse derim "Yook dünürüm yook bu benim yetiştirdiğim kız değil", diye cırladı.— Ne o ilk fırsatta beni satacak mısın anne? Dedim yanına gidip gıdıklarken.
— Deli kız git başımdan diye bağrınsa da gitmedim. Barışana kadar uğraştım. Demek istediğimi anlasada kabul etmek istemediği için bohça mevzu üç ay boyunca itinayla başıma kakıldı.
Kuaföre sadece annem ve ben gittik. Kayınvalidemler uzakta oturduğu için "Siz zahmet etmeyin Şevval Anne biz hallederiz Süleyman'la. Sizin de işiniz gücünüz vardır" dedim. Kadın o kadar çok sevindi ki anlatamam. Sonra Süleyman'ı da istemedim. Gelin almaya geldiğinde beni görsün istedim. O yüzden de tüm masrafımı kendim karşıladım.
Gerçi patronum o olunca dolaylı yoldan da olsa paramı o ödemişti ama olsundu.
Gelinliğimi giymeden önce babam odaya geldi. Meşhur baba-kız konuşmasını yapacaktı sanırım. Kapıyı kapattı;
— Kızım canım evladım ne ara büyüdün anlamadım. Yıllar girdiğimiz çarklar dönerken hızla geçmiş fark edememişim. Yıllardır bu çatı altında değildin ama birgün hep geri döneceğin ümidi vardı içimizde. Şimdi sen artık temelli gidiyorsun. Bu sefer kendi aileni kurmak için bizden ayrılıyorsun.
Eşin olacak adam belli ki seni seviyor, sen de onu. Birlikte çok mutlu olun. Birbirlerinizi mutlu edin. Yapamazsan bu kapı sana hep açık ama ben seni birazcık tanıyorsam sen yapamayacağın yola girmezsin. Olmayacak duaya amin demezsin. Yolunuz açık, bahtınız güzel olsun, dedi ve alnıma küçük bir öpücük koyup gözleri nemli odadan çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Biter Mi? (#Tamamlandı)
Narrativa generaleHande ve Efe geçmişin tozlu sayfalarına gömülü bir aşkın iki kahramanı. Tekrar karşılaştıklarında çarpan kalpleri onları geçmişe götürse de aşkları kaldığı yerden devam edebilcek mi? Yoksa aşkları bıraktıkları yerde mi kalacak? #romancetr #RMKasım18