Yüzünde öyle bir ifade vardı ki odaya çıkarken. Yüksek bir binanın tepesinden paraşütsüz düşerken hayatı film şeridi gibi gözlerinin önünden geçmiş gibi. Efe konuştukça ilişkimiz gözlerinin önünden geçmişti sanırım. Bana yaptıkları ve yapmadıkları. Ona olan sevgimi, hayranlığımı hafife alıp, kullanması. Benden vazgeçmez çünkü beni seviyor, üstüne benimle birlikte de oldu artık benden başka gidecek yeri yok, diye kendine fazlaca güvenmeleri. Bana emir verir gibi konuşmaları... tüm eşeklikleri.
Ama bilmediği gidecek başka yerim olmadığından değil, gerçekten çok sevdiğimden sessizliğim. Gerçekte ne olup olmadığımı da sarhoş, hödük bir o kadar da gereksiz Efe ona, bu gece kafasına vura vura anlatmıştı. Tabii onu bir kalemde silişim ve geri dönmeyişimde zannedersem ona ufak bir ders olmuştu.
Odaya çıktık. Beni koltuğa oturttu, sandalyeyi de sanki kaçmayayım diye tam önüme koyup kendisi oturdu.
— Dışardan görünüşüm bu mu Hande? Seni takmayan, umursamayan, işimden başka bir şey düşünmeyen birisi gibi mi duruyorum? Diye sordu çaresiz bir sesle. Sadece omuzlarımı kaldırdım.
— O herif yani ben... ye başladı söze araya girdim;
— Bugün paylaştığı resmi gördüm. Tanınacağımı da anladım. Görünce kaldırır belki diye ikimizin abim nişanında çekilen fotoğrafımızı koydum. Karşılığında senin gördüğün videoyu paylaştı...
— Hani senin kikirtinin duyulduğu...
— Süleyman ne yapabilirim o gece yaşandı bunu değiştiremem. Sonra bana mesaj attı...
— Telefonunu ver... dedi tek kaşı havada.
— Böyle tepki verceğini bildiğim için sildim, dedim kollarımı göğsümde çapraz yaparak.
— Ne yazdı? Diye sordu burnundan soluyarak.
— Az önce söylediklerinden farklı bir şey değil, deyince delirdi.
— Bu tacizler sabahtan beri var ve sen bana söylemiyorsun. Hande neden ya neden? Diye sordu odanın içinde sütçü beygiri gibi dört dönerken.
— Ya Süleyman söyleyince yaşayacaklarımızı artık kaldıracak gücüm kalmadı anladın mı? Sen sen çok sertsin. Yani belki şiddet yok ama işte var. Dilinle dövüyorsun. İnan vursan daha az canı acır insanın, dedim ağlayarak. Yanıma geldi, kollarına aldı bebek gibi sallamaya başladı.
Az da olsa aldığımız alkol, yaşadığım stres her şey üst üste gelince kollarında sızmışım...
Söz savunmanın. Bundan sonrası Süleyman'ın ağzından;
Kollarımda bebek gibi sızdı. Yatağa yatırdım. Şu kısacık zamanda hem aklımı hem kalbimi alan ürkek, yavru ceylanım.
Antalya'dan Ankara'ya döndüğümden beri çılgın gibi çalışmıştım. Aramam gerektiğinin farkındaydım ama arayamamıştım. İlk büyük hatam. Zor da olsa temizlemeyi başardım ama belli ki kalbini fena kırmıştım.
Sonra beni baya bir inletti yalan yok. Minik ceylan kaplan oldu. Kalbimi parçaladı, hatta bir ara gözümü bile morarttı deli kız. Evlenme teklifimi kabul edince dünyalar benim oldu. Hele çiftlikte benimle birlikte olunca tamam dedim artık tamamen benim ama yanılmışım. Efe hıyarı peşini bir türlü bırakmayacaktı anlamıştım.
Bir kaç gündür özellikle birlikte olduğumuz o geceden sonra durgunlaştı. Pişman desem değil. Sonra o resmi gördüm. Efe malının bilgisayarını hackeyip orjinaline ulaşmam zor olmadı. Her şey bir dosyanın içindeydi. Hele o yayınladığı videonun devamında telefonu kendine çevirip;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Biter Mi? (#Tamamlandı)
General FictionHande ve Efe geçmişin tozlu sayfalarına gömülü bir aşkın iki kahramanı. Tekrar karşılaştıklarında çarpan kalpleri onları geçmişe götürse de aşkları kaldığı yerden devam edebilcek mi? Yoksa aşkları bıraktıkları yerde mi kalacak? #romancetr #RMKasım18