Sabah içim hiç rahat olmasa da küçük bir çanta hazırladım. Giyindim ve çanta ile odamdan çıktım. Tüm ev halkı şaşkın şaşkın elimde ki çantaya bakıyordu abim dahil.
— Ben bi Süleyman'la beraber iş için İstanbul'a gidiyoruzmuşuz... adlı salak saçma cümleyi kurdum, kapı çaldı. Süleyman tüm heybetiyle kapıdan girdi. Babam tek kaşı havada sessizce ona bakıyordu.
— Günaydın, dedi tüm ciddiyetiyle Süleyman. Babam baştan aşağı bir süzdü sonra lütfeten bir "Günaydın" dedi.
— Kusura bakmayın biraz ani oldu ama akşam mail geldi. Önemli bir firma bizimle görüşmek istiyormuş Hande ve avukatımla birlikte gideceğiz, dedi otoriter bir şekilde. Babam durdu;
— Hande'den önce kim gidiyordu bu toplantılara onunla gitseydin, dedi buz gibi bir sesle.
— Hande kadar iyi not tutsa neden olmasın? Hande gelene kadar en iyisi Yeliz'di şimdi daha iyisi varken, dedi aynı soğuklukla. Ulan herif babama bile patronluk taslıyordu iyi mi? Araya mecburen abim girdi.
— Baba Süleyman Bey haklı. Hande gerçekten işinde çok iyi. Zaten ilk başta da o yüzden işe almak istedi Süleyman Bey onu, dedi arayı bulmak adına.
Akşamdan sabaha ne olmuştu bilmiyorum ama Süleyman baya bir gergindi. Abim bile abiyi, damadı, goygoyu bir tarafa bırakıp iş yerindeymişçesine "Süleyman Bey" demişti.
Babam bir şeylerin ters gittiğini anlamış olacak ki geri adım attı. Abimin "Süleyman Bey" demesinin bunda payı büyüktü bence. Ciddi bir şeyler olduğunu anlamıştı babam da. Daha sakin bir şekilde;
— Kaç gün kalacaksınız? Diye sordu "Babayım baba bilmek hakkım" dercesine.
— İki gece kalacağız çok uzun değil, dedi Süleyman. Yüzünden bir şey anlaşılmasa da sesi soğuk ve mesafeliydi. Kapıdan çıkmadan herkesle vedalaştı, çantamı aldı ve çıktık.
— Süleyman nedir bu suratın Allah aşkına? Diye sordum merdivenlerden inerken durdurup yüzüne bakarak.
— Sabah bir tehdit telefonu geldi. Aslında seni almayacaktım ama evde kalırsan da aklım sende kalacaktı. Yarın gireceğimiz ihale ile ilgili. Konuşurken sesi mekanik olarak çıkıyordu. Sesini ayırt etmem mümkün olmadı. Ses değiştirme programı veya aleti kullanıyordu ama telefonu İstanbul Beşiktaş'ta ki bir istasyona kadar takip edebildik. Efe'den şüpheleniyoruz, dedi hırsla.
— Süleyman saçmalama Efe'nin seninle ya da benimle artık işi yoktur. Arayan sinyal saptırıcı kullanıyordur, dedim gayet ukala bir şekilde.
— Bak bak sen benim biricik sevgilime bak sen! Nelerde biliyormuş? Dedi ukala bir şekilde.
Elimin tersiyle koluna vurdum.
— Of ya dalga geçmesene. Var öyle aletler, dedim inatla.
— Aşkım sen bunları nersen biliyorsun bakalım? Dedi geldiğinden beri ilk defa gülerek.
— Ya ama ya! Dalga geçmesene. Ben polisiye dizi, roman çok severim, dedim ve fısıltıyla;
Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi en çok sevdiğim dizidir. Yeni bölümleri geliyor çok heyecanlıyım, dedim gözleri kocaman açıldı.— Sen harbi abinlerle takıla takıla erkek gibi olmuşsun. Behzat Çe ne kızım, dedi şok olmuş vaziyette.
Konuyu dağıtmanın vermiş olduğu haklı gururla onuzlarımı silktim. Efe ile ilk tanıştığımız zamanlarda dizinin son bölümleri yayınlanıyordu abimle goygoyunu yaparken duymuştu bana uzaylı görmüş masum köylü gibi bakmıştı. Sonra da Süleyman'ın tepkisine benzer bir tepki ile;
"İlk defa Behzat seven bir kız gördüm" demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Biter Mi? (#Tamamlandı)
General FictionHande ve Efe geçmişin tozlu sayfalarına gömülü bir aşkın iki kahramanı. Tekrar karşılaştıklarında çarpan kalpleri onları geçmişe götürse de aşkları kaldığı yerden devam edebilcek mi? Yoksa aşkları bıraktıkları yerde mi kalacak? #romancetr #RMKasım18