Öncelikle bir önce ki bölümde yazdığım beyaz şapka ve siyah şapkanın açıklamasını yapmak istiyorum. Hackerlar arasında bir deyimdir. Beyaz Şapkalılar; Hacker ama iyi işler yapan genellikle devlet adına çalışanlardır. Siyah Şapkalılar; Çoğunlukla karanlık web denilen derin internette çalışırlar. Karanlık işler çeviren genellikle devleti, bankaları hackleyen kişilerdir. İlginize teşekkür ederim...
Çantamı alıp peşinden çıktım. Biz kapıdan beraber çıkınca ağabeyim biraz dikilir gibi oldu, dikkatlice bize bakmaya başladı. Elimde ki bilgisayar çantasını görünce tek gözünü kırparak "Hayırdır" yaptı. Kaşlarımı havaya kaldırıp "Bir şey yok" dedim. Küçükken birlikte takılmanın avantajları. Kaş gözle bile konuşabiliyorsunuz.
Servise bindik. Süleyman yine önde oturuyordu. Benimle tabii ki konuşmadı. Her zamanki lokantaya gittik. Gırgır şamata yemekler yendi. Hepsi bugün Efe'yi patlatmanın haklı gururunu yaşıyordu. Süleyman bile bugün onlara katılmış bir taraftan goygoy yapıyor bir taraftan da kahkahalarla gülüyordu.
Güldükçe daha bir yakışıklı oluyor, daha bir gençleşiyordu sanki.
— Ya o değilde çocuklar bugün fuarda internet gitmiş duydunuz mu? Dedi gülerek. Birisi atıldı;
— Ya sormayın Süleyman Bey yazılım ve teknoloji fuarında internet gitmiş olacak şey mi bu? Dedi kahkahalarla. Adının Suna olduğunu hatırladığım kız;
— Olur olur Süleyman Selçuk ve ekibi oradaysa her şey mümkündür, dedi kikirdeyerek. Bütün masa kahkahayı patlattı. Hepsi gevşemiş rahatlamıştı. Ama ertesi gün Pazar ve fuarın son günüydü hepimizi zorlu bir gün bekliyordu. Bu yüzden Süleyman;
— Arkadaşlar sohbet muhabbet süper ama yarın iş var haydi bakalım otele dönelim, dedi ve hep beraber kalktık. Hepsi teşekkür etti. Kesenize bereket, dediler ve lokantadan çıktık. Süleyman servise binince arkaya doğru döndü;
— Arkadaşlar şaka bir yana bugün hepiniz gerçekten de iyi bir yazılımcı ve öğrenci olduğunuzu kanıtladınız. Yardımlarınız için teşekkür ederim, dedi. Tüm ekip hep bir ağızdan;
— Biz teşekkür ederiz, dediler. Ağabeyim içlerinde en eski çalışanlardan biriydi;
— Sizden çok şey öğrendik Süleyman Bey. Siz bize patrondan çok bir öğretmen oldunuz bazende öğrenci asla bize tepeden bakmadınız o yüzden bizler size teşekkür ediyoruz verdiğiniz destekler için, dedi ve tüm serviste alkış tufanı koptu. Süleyman;
— Bunları duymak çok güzel sağ ol Hayri, dedi ve bana dönüp;
— Hande şu sizin şirketle ilgili olarak konuşacaklarım var. Bizim otele gel de orada konuşalım. Şimdi Efe Beyler görüpte işgillenmesinler, dedi. Başımı olur manasında salladım.
Otelin önünde servis durdu. Servisten inen "İyi akşamlar" dedi ve otele girdi. Sadece sigara içen bir kaç kişi sigara yaktı ve kapı önünde sohbet etmeye başladı. Ağabeyim bana ve Süleyman'a baktı. Süleyman başını salladı. Kapıyı işaret etti. İçeri geçtik. En dipteki koltukları gösterdi. Biz ağabeyimle karşılıklı oturduk. Süleyman pat diye yanıma oturdu ve elimi tuttu. Ağabeyime döndü;
— Başkalarından öğreneceğine benden öğrenmen daha iyi. Biz kardeşinle nasıl desem birlikteyiz. Ondan çok hoşlanıyorum. Ama bu birliktelik seninle benim iş ilişkimizi etkilememeli. Çünkü sen benim değer verdiğim çalışanlarımdan birisin, dedi gayet sakin.
Ağabeyim ise aptallaşmış şekilde bir bana bir Süleyman'a bir de birleşmiş ellerimize bakıyordu. Şoktan konuşamayıp sadece kafasını salladı. O zeki çocuk gitmiş yerine bir moron gelmişti şu anda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Biter Mi? (#Tamamlandı)
General FictionHande ve Efe geçmişin tozlu sayfalarına gömülü bir aşkın iki kahramanı. Tekrar karşılaştıklarında çarpan kalpleri onları geçmişe götürse de aşkları kaldığı yerden devam edebilcek mi? Yoksa aşkları bıraktıkları yerde mi kalacak? #romancetr #RMKasım18