5.BÖLÜM

11.9K 821 162
                                    

Ben öyle büyülenmiş gibi yüzüne bakarken çalan telefonun melodisiyle kendime geldim. Süleyman'ı arıyorlardı. Boğazını temizleyip telefona cevap verdi.

— Efendim, dedi son derece ciddi bir şekilde. Zaten çok ciddi bir adamdı. Güldüğü şeylerde genellikle gerçekten gülünesi şeylerdi. Ama öyle kahkaha attığına daha şahit olmamıştım.

—...

— Tamam. Siz stantı gezdirin. İçecek bir şeyler ikram edin. Ben on beş dakika sonra geleceğim, dedi gözümün içine bakarak. Gözlerinin içinde kaybolmuştum. Telefonu kapattı.

Garsonu çağırdı, bana döndü;

— Çay mı kahve mi? Diye sordu.

— Çay alayım. Demli bir çaya hasret kaldım, dedim gereksizce lafı uzatarak.

— Bir çay, bir tane orta kahve bir de acil katmer getir, dedi ve siparişi bitirdi.

— Yemeği boğazımıza dizdim gibi oldu ama. Gelen misafir önemli, dedi yüzüme bakarak.

— Hemen kalksaydık. Yani...

— Saçmalama Hande biraz beklesin. Ustanın katmerini yemeden olmaz, dedi ve telefondan bir yeri aradı.

— Alo, Mehmet nasılsın? Ben de iyiyim sağ ol. Şu distribütörlük için gelmişte seninki. Bak iyice araştırdın değil mi? Sana güveniyorum ona göre, dedi sırtını sandalyesine yaslarken. Kolunu da diğer sandalyeye attı. Normalde hep kravat takıyordu ama bugün daha spor bir takım giyinmişti. En üst manşet düğmesi ve onun altında ki düğme açıktı. Böyle daha genç duruyordu.

Konuşurken yüzüme bakmıyor dışarı bakarak konuşuyordu. Ben de onu dinlememek adına lavaboya gittim. Garsonlardan birine lavaboyu sordum gösterdi. Ellerimi yıkadım. Saçlarımı toparladım.

Masaya döndüğümde içecekler ve katmerimiz gelmişti. Ben bir çatal aldım ve daha fazla yiyemeyeceğimi anlayıp bıraktım. Tamam çok lezzetliydi ama yani bana çoktu. Son iki parça kalmıştı. Çatalına taktı zorla bana yedirdi.

— Süleyman bak kilo alacağım. Ben bu kadar yemeğe alışık değilim, dedim çayımdan bir yudum alırken. Kalanı da ağzına attı;

— Bir parçadan bir şey olmaz. Hem öyle bırakılmaz arkamızdan ağlar, dedi tek kaşını kaldırıp gülerek.

— Annemden betersin, dedim güldü.

— Hadi hadi çayını bitir bana söylenmeyi bırakıp, dedi. Ne yapabilirdim ben sıcak şeyleri çabuk içemiyordum. O maşallah sıcak kahveyi iki yudumda bitirdi.

— Beni beklersen daha çok beklersin. Çayım kalsın biz kalkalım, dedim çayımı aldı kafasına dikti.

— Kalkalım, dedi. Çatalı ile yemek yedim, sonra o yedi, çayımı içti. Aramızda bir şeyler vardı da adı neydi?

Arabaya bindik, kontağı çevirdi ve;

— Ya sana bir şey soracağım. İstanbullu bir firma var SecurityHouse diye bilgin var mı? Diye sordu.

— Benim bildiğim Efelerin firmasının yan kuruluşudur, dedim hemen.

— Biliyordum bu işin içinde bir iş olduğunu biliyordum. İşe alındın Hande Saygın, dedi yüzüme baktı ve yola geri döndü. Yol boyunca bir daha konuşmadık. Çok sinirliydi. Yol boyu vitesleri öyle bir değiştirdi ki vites kolu elinde kalacak zannettim.

Arabayı park etti ve arabadan indi. Ben de peşinden indim. Yanıma geldi elimi tuttu. İçeri girdik.

Kumral benden daha uzun boylu, balık etinde, bakarken insanın içini donduran mavi gözlü bir hanımla burun buruna geldik.

Aşk Biter Mi? (#Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin