O güzelim kahkahadan sonra yine tabletini açtı ve maillerini kontrol etmeye başladı. Zaten benim iştahım o tableti açınca moralimin bozulmasından mütevellit kaçtı. Çayımı bitirdim ve kalktım. Kafasını tabletinden kaldırıp;
— Hande otur adam gibi karnını doyur. Bugün çok yoğunum öğlen yemeğine seni çıkartamayacağım aklım sende kalmasın, dedi otoriter bir sesle. Daha patronum olmadan bana patronluk taslıyordu oh ne ala memleket.
— Ben doydum. Doyduktan sonra bir lokma daha yiyemem. İzninle ben gidip hazırlanacağım, afiyet olsun, dedim ve sofradan kalktım.
Arkamdan kalktı, peşimden geldi.
— Hande normalinde bu kadar yoğun en azından sofrada çalışacak kadar yoğun olmam ama şu anda şirkette değilim. İşleri internet ve telefon üzerinden yürütüyorum. Buna bozulduysan... dedi hemen araya girdim.
— Saçmalama Süleyman. Bir sürü işin vardır haklısın. Hem benim hazırlanmam biraz uzun sürebilir...
— Ne gereği var? Dedi yüzüne baktım ellerimi iki yana açıp, omuzlarımı kaldırırken.
— Şu fuara giderken o kadar hazırlanmanın ne gereği, var dedi yanıma gelip belime sarılırken.
— Kendime ve işime olan saygımdan dolayı bakımlı olmayı seviyorum o yüzden de abartmadan, dikkatlice hazırlanıyorum, dedim tane tane.
— Bugün hazırlanma. Hatta, dedi yüzüme doğru yüzünü yaklaştırırken;
Böyle makyajsız eşofmanlarla gel, dedi ve beni hipnotize edip öpmeye başladı. Gittikçe bu öpücükler benim zayıf noktam olmaya başlamıştı. Ellerim farkında olmadan boynuna dolanmıştı bile.— Hande canım Efe ile ne kadar ileri gittiniz, diye sordu alnını alnıma dayarken. Çok utanmıştım böyle pat diye sorunca.
— Ben hazırlansam iyi olacak, dedim kollarından çıkmaya çalışarak.
— Kızma hemen. Hande hayatına ondan sonra kimse girmemiş ben nerede durmam gerektiğini...
— Süleyman eski erkek arkadaşım ile ne yaşadığım bana kalsın. Müsaadenle benim hazırlanmam lazım, dedim ve hafifçe ittim. Tecrübesizdim evet ama aptal ya da gurursuz değildim.
— Canım bak sen beni yine yanlış anladın. Ben seni yargılamıyorum ya da sorgulamıyorum çok basit bir soru sordum. Çok masumca karşılık veriyorsun ben çok hızlı ve aceleci davranıp seni korkutmaktan korkuyorum, dedi pişman bir şekilde.
— Süleyman yirmi beş yaşındayım hareketlerimin sonuçlarının hesabını da sadece kendime veririm. O yüzden bir şeyler yaşarsak bile bu biz istediğimiz için olur. Kimse de kimseyi suçlamaz. Yani merak etme benimle yatarsan evlenmek zorunda kalmazsın, dedim ve arkamı dönüp odama geçtim. Kapıyı gümletmeden kapatmayı nasıl başardım bilmiyorum. Gayri ihtiyari kapıyı da kilitledim.
Çok fazla açık sözlüydü bazen kırıcı oluyordu bu açık sözlülük. Kapımı çaldı;
— Hande gelebilir miyim? Lütfen, dedi yalvarırcasına.
— Hazırlanıyorum Süleyman müsaade eder misin? Dedim sinirle.
— Hande özür dilerim şu kapıyı açar mısın? Rica ediyorum lütfen, dedi sakin ama sinirli bir sesle.
— Süleyman hazırlanıyorum, dedim inatla.
— Dün giydiklerini giyeceksen eğer giyme. Bak kapıyı aç tamam o konuyu konuşmayacağız bir daha söz. Bu askıdakilerin içinden bir şey seçip giyersen sevinirim. Dün gittiğimiz butikten yolladılar, dedi sakin bir sesle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Biter Mi? (#Tamamlandı)
Ficção GeralHande ve Efe geçmişin tozlu sayfalarına gömülü bir aşkın iki kahramanı. Tekrar karşılaştıklarında çarpan kalpleri onları geçmişe götürse de aşkları kaldığı yerden devam edebilcek mi? Yoksa aşkları bıraktıkları yerde mi kalacak? #romancetr #RMKasım18