Aşağı inip inadımdan makarnayı bir şekilde pişirmiştim. Hatta bize fazla olduğu için Süleyman Hasan'ı çağırıp kalanını onlara gönderdi. Domates soslu makarna en sevdiğim.
Yemekten sonra birer bardak şarap eşliğinde şömine ışığında yağan karı seyrettik camın önüne battaniye serip.
— Kolay biri değilim Hande biliyorum ama inan ki seni çok seviyorum kaybetmek de istemiyorum. İstediğin süre olsun tamam İstanbul'da kalmana da tamam ama benimle birlikte olduğunu lütfen herkese söyle, dedi parmaklarını parmaklarımın arasından geçirip.
— Süleyman ben şirkettekilere zaten hayatımda biri var denmiştim Gökhan'a söylediğim gibi Yani o konuda kafana takılan bir şey olmasın dedim. Güldü;
— Senin kafana çok şeyler takılmış belli ki baksana bizi bile bitirmişsin, dedi başımın üzerini öperken.
— Kusura bakma ama haklıyım. İstanbul'a inince kuru bir mesaj geldi bir daha ses seda yok. Ne bekliyordun Süleyman? Dedim sinirle.
— Tamam canım hemen sinirlenme. Peki sen ne bekliyordun da olmadı küçük hanım? Diye sordu camdaki yansımamızdan bana bakarken.
— Açaydın gollarını da gitme diyeydin! Dedim önce bir kaldı sonra bastı kahkahayı.
— Çatlaksın kızım sen. Harbi uzun zamandır senin gibisini görmedim, dedi gülerek.
— Ya ben çok bir şey beklemedim senden. Ben sana o kadar çok güvendim ki önünü arkasını düşünmeden senin olmayı kabul ettim. Sen ne yaptın şimdi değil bugün değil dedin ve ondan sonra beni ne aradın ne de sordun. Sen benim yerimde olsan ne düşünürdün? Diye sordum başımı çevirip yüzüne bakarken. Hem şöminenin sıcağı, hem onun yakınlığı hem de şarabın etkisiyle kaynayan kanım bana çok büyük bir cesaret vermişti. Bu cesaretle içimden geldiği gibi çatır çatır konuşuyordum.
— Ben o gece dedim ki bir gece değil bir ömür sürsün, bu kız benim sonum sonsuzum olsun. O yüzden kendimi tuttum ki bu gece için kendimi...
— Git kendini karlara at için soğusun. Geçti Bor'un pazarı vur eşeği Niğde'ye. O gece tamam dedim ama sana bu aralar güvenmiyorum o yüzden bence çok zorlama, dedim kendimi kollarından çıkartırken.
— Tamam tamam gel buraya bir şey yapmayacağım söz. Sadece...
— Nabız yokladın öyle mi? Nabız atmıyor yaklaşık bir ay önce ex oldu, dedim yüzüne bakıp kaşlarımı çatarak.
— Kızım var ya çok pis laf sokuyorsun. Yani ben alışık değilim o yüzden...
— Ne o acıdı mı yoksa? Yazıık ama ben sana hiç acımıyorum açıkçası, dedim omuzlarımı silkerek.
— Tamam tamam cadı kalk artık yatalım yoksa ben daha çoook laf yiyeceğim. Yarın yollar açık olursa İstanbul'a döneceğiz. Hayri ile yazılımı MRIlardan birine yükleyelim diyoruz. Önümüzdeki hafta sonu çocuğun nişanı var biran önce gidelim alışverişe falan çıkacaklarmış, dedi tek kaşını kaldırıp.
— Biliyorum haberim var ben de Cuma gününden geleceğim, dedim gözünün içine bakarak.
— Böyle bak bak sonra nabız atmıyor de. Ne atmaması be davullar çalıyor şu anda kalbimde davullar, dedi öpmek için eğilirken. Ayağa zıpladım;
— Bence sen dışarı bir çık bak bakalım kar nasıl yağıyor? Tipi mi yoksa lapa mı? Yarın yola çıkabilcek miyiz? Sen bir araştır, dedim yukarı çıkarken.
— Ah ah aptal ben ah. Kod yazmaya gelince zehir gibi olan beynim ayağına gelen fırsatı teperken nereye kaçmıştın acaba? Beni salak mantığın eline bırakıp giderken aklın nerdeydi ha! Beyin sana söylüyorum, diye söylene söylene sürgülü kapıyı açtı. Kendini dışarı attı. Karlara sırt üstü yattı ve;
"SENİ SEVİYORUM DELİ KADIIIN" diye bağırdı. Güldüm ve yukarı çıkmaya devam ettim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Biter Mi? (#Tamamlandı)
Ficción GeneralHande ve Efe geçmişin tozlu sayfalarına gömülü bir aşkın iki kahramanı. Tekrar karşılaştıklarında çarpan kalpleri onları geçmişe götürse de aşkları kaldığı yerden devam edebilcek mi? Yoksa aşkları bıraktıkları yerde mi kalacak? #romancetr #RMKasım18