6

27 5 0
                                    

Sınıftaki kargaşayla gözlerimi araladım. Kimdi beni sabahın bu saatinde bağırarak tabiri caizse kıçını yırtarak uyandıran! Sinirle kafamı masadan kaldırıp " Ne bağırıyosunuz be" diye bende bağırdım. Suratıma boş boş bakan Atlas sinirlendiğimi anlamış olmalı ki sınıftan arkasına bakmadan çıktı. Gözlerimi ovalayıp "Sıkıntınız ne söyleyin bakalım" dedim bir yandan esnerken kızlar bir suratıma bakıp bir birbirlerine baktılar ardından sessizce gözüken bir kız yanıma doğru yaklaşıp "Abla bak Atlas benim Türkiyedeki Oppam oldu " dedi heyecanını ses tonuna yansıtarak. Ben ne dediğini anlamaya çalışırken yanıma koşarak gelen cırlak sesli kız " O benim aşkımmm" diye bağırdı ve elindeki videoyu izletti...

...

Cemre ile Liman kafede oturmuş bir yandan Lattelerimizi yudumlarken öbür yandan instagramda geziniyorduk. Cemre telefonu elimden birden alıp " Minnoş senin bi fotorafını çekeyim yaa" diyip gülümsedi bende bozuntuya vermeden şekilden şekile giriverdim. Fotorafların güzel olanlarını seçip instagrama yükledim. Cemre birden "Yuh!" Diye bağırdı boşlığuma gelmiş olmalı ki "Ay salak korktum ya noldu?" Dedim oda kendi telefonunu bana doğru çevirip videoyu gösterdi. Gözlerimi bıkkınlıkla devirip "bu videoyu bugün ellinci seyredişim falan" dedim. Ozan'la Mert'i birden masaya kurulurken farkettim Ozan'da aynı şekilde bıkkınlıkla "okulda bi fenomenimiz eksikti zaten" diyerek sitem etti. Yemeğimizi bu mevzuyu bir kenara bırakıp güle eğlene yemeye devam ettik.
Öğleden sonra eve geçtim kapıdan adımımı attığım sırada sayın Kenan KESKİN benim içeri adım atmamı bekliyormuş ki bir anda karşıdaki oturma odasından ayaklanıp geldi. Yüzünde tarifsiz bir duygu vardı. Sanki... "Dolunay" dedi tepkimi ölçermişcesine seslenirken "Noldu" dedim meraklanmıştım sanki... "Şirketteki bazı aksaklıklar çıktı ve..." sustu. Babamı ilk defa böyle görüyordum. Beş yıldır bana karşı vermediği ilginin pişmanlığını şimdi görüyordum. Dışarı doğru bıkmışcasına nefesini bırakıp " Şirkete ortak geliyor... Oğullarıyla evlenirsen eğer." Dedi ve sustu gözlerindeki zorluk anlatıyordu şuan ne hissettiğini... Gözümden iki damla yaş düştü burun direklerim ateş almaya başlamıştı. Tek kelime etmeden aşağı kata odama indim bir yandan da ağlamamak için kendimi sıkıyordum ama nafile...

...

Babamın kapımı tıklayıp içeri girmesi ardından yatağımın kenarına oturmasını 7 yaşımda yaptığını hatırlıyorum. Şimdi gelmiş 11 sene sonra aynısını yeniden yapmıştı. Şaşkınlık ile doğrulup babamın suratına bakakaldım. Sanki kendiside üzülmüş hatta ağlamıştı. Söze girecek gibi davranıp tekrar susuyordu. En sonunda ben başladım "Neden?" Dedim bir yandan da burnumu çekiyordum. Gözlerimin içine baktı " Şirkete ortak gelmesi için başka bir çağresi yok hisseleri devredemem kızım" ne zaman duymuştum en son kızım dediğini... "İki şirketin birleşmesi için..." diye devam etti. "Beni ne olarak görüyosun? Sevmediğim birisiyle bir ömür nasıl geçiricem sonum anneme mi benzesin!" Dedim fazla ileri gitmiştim ki şaşıp kaldı bir süre hiç bişey söylemedi öylece banyonun kapısını izledi ve kalkıp odamdan çıktı. Bende dediklerime pişman olmuştum kendimi tutamadım ve ağlamaya başladım. Babam ne olursa olsun annemi hala ilk günki gibi seviyodu. Bir defada kendimi düşünmeyi bıraktım ve babamı düşünmeye başladım. Sabahın ne getireceğini kim bilebilirdi ki?

...

Sabah gözlerimi açtığımda saatin 13.10 olduğunu direk gördüm. Afyonum açılmadan koşar adımlarla banyoya ilerledim duş alıp saçlarımı kuruttum. Kıyafet dolabımdan elime aldığım beyaz dar paça kotumun üzerine siyah sıfır kol tşört giydim aynanın karşışına geçip kıvırcık saçlarıma baktım ve at kuyruğu yapma fikri ile bir dakika içerisinde herşeyi hallediverdim. Gözlerimin çevresi ağlamaktan olsa ki şişmişti bende göz kapaklarıma tonlama şeklinde beyaz gri siyah olarak far geçip orta halli ne kalın ne ince sayılacak eyeliner çekip odama geçtim. telefonumu pantolonumun arka cebine sıkıştırıp mutfağa doğru yöneldim. Basamakları çıkarken ne diyeceğimi hala düşünüyordum. Dün akşamdan kararım zaten kesindi. Mutfaga girdiğimde elindeki gazeteden bişeyler okuyan Kenan Bey benim geldiğimi farketmiş olmalı ki gazetesini okumayı bıraktı ve çayından bir yudum aldı. Sertap teyze çayımı doldururken " Günaydın hanım kızım bugün yine pek şıksın" diyip gülümsedi bende ona karşılık gülümsedim. Kenan Bey gayet sade ve sert tonuyla " Düşündün mü?" Dedi soğuk kanlılıkla bende onaylar şekilde kafamı salladım ağzımdaki salatalığı hızlıca çiğnerken bir yandan da çayıma şeker atıyordum. Ağzımdaki lokma bitince "Formalite bir evlilik olacak değil mi? Kağıt üzerinde yani " dedim. Duraksadı ve " O size bağlı" demekle yetindi tam olarak anlamamıştım ama "kaç yaşında?" Diyerek devam ettim. Bir kaşını havaya kavislendirip bana baktı tam emin olamayarak "20" dedi. Ağzıma bir yeşil zeytin attım ve "Çok düşündüm siz benim için uğraşıyorsanız benim bunu yapmamam nankörlük sayılır" dedim. Şaşırmış olamlı ki *sanırım kabul etmemi beklemiyordu da* " Ci-ciddi misin?" Dedi. "Hı" dedim kurtuluşunun *şirketi* doruklarını yaşıyormuşcasına sevinip masadan kalktı tam çay bardağını ağzıma götürüp bir yudum aldığım sırada alnımdan öptü "Sadece sabret ve izle" dedi ardından Sertap teyzeye dönüp " Sertap Hanım cumartesi gecesine hazırlanın misafirimiz var" dedi heyecanla duyduğum anda ağzımda olan çayı püskürtüp öksürmeye başladım. Babam şen şakrak gülerek mutfaktan çıktı bende olayın şokuyla olduğum yerde donakaldım.

...

Tekrar kurulan whatsapp grubuna "Bu akşam sahnedeyim geliyosunuz dimi? Konuşmam gereken bir konuda var." Yazdım. Dakikasında cevap veren Cemre " Ben geliyorum" yazdı. Ozan "+1" demekle yetindi. Mert yarım saat sonra "Kaçta başlıyor?" Diye sordu. Saate baktığımda 19.56 olduğunu gördüm. " 20.30'da kafede olsak yeter" yazdım. Ozan " Ne söyliceğine karar verdin mi?" Dedi. Biraz düşünüp " O iş bende siz gelin hele bir " dedim.

...

Kafenin önünde ve içinde oluşan kalabalık giderek beni şımartıyordu. Herkes yerine oturmuş sahneye çıkıp şarkıyı dile getirmemi beklerken gözlerim bir anda kahverengi bir tonla karşılaştı Atlas'la göz göze gelmiştik. Bir anda gözlerimi çevirdim ve bizimkileri aramaya koyuldum. Cemre 1 km uzaktan bağırırken onları bulamamak anlamsızdı zaten gülümseyip orkestraya döndüm. Şarkının ismini verip seyirciye döndüm. Gözlerimi kapatıp mikrofonu sıkı sıkı tuttum...

Son sözlerin benimle olsun
Son cümlelerin yine benimle
Ah şu gözlerin
Baka baka yandım ben
Ah şu ellerin
Hep benimle

Gözlerimi araladım. Hayranlıkla bana bakan binlerce göz...

Bir bakar, yarım bakar
Güzel bakar, üzel görür
Dinlemez
Ateşe yürür
Tut ki düşmesin bedenim
Ben yaralı deliyim
Dinlemez
Ateşe yürür
Aşk öyle bir geldi öyle bir geçti beni sana bağladı

...

Aşk öyle bir geldi öyle bir geçti
Yana yana
Aşk öyle bir geldi öyle bir geçti beni sana bağladı
Aşk öyle bir geldi öyle bir geçti
Yana yana
Yana yana

İki Kelebek Bir ÖmürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin