15

7 3 5
                                    

Ne gibi bir cümle kurabileceğimi bilmiyorum. utandım... Kendimi defalarca utandırmıştım ama bu sefer bir başkaydı sanki. Daha önce hiç böyle hissetmiş miydim? kafamda canlandırdığım her cümle Atlas'la sona eriyorken telefonumun zil sesiyle bir kenara bıraktım herşeyi.
*Asilhan Arıyor...* bir müddet açmak ile açmamak arasında gidip geldim. Ön yargılarıma bir defa daha karşı çıkıp telefonu dördüncü çalışta kulağıma yanaştırdım. "Alo...Dolunay?" sesi buruk bir halde acınası bir şekildeydi "Efendim" diyerek modunu yükseltmeye çalıştım normalde Aslı'nın abisi olduğu için ve Eski sözlüm olduğu için ne var diyerek cevap vermem lazımdı. Buna için el vermedi açıkcası sesi kötü geliyordu. Telefonda sadece bir kaç dakika öylece bekledik bir kaç defa burnunu çekti sanırım ağlıyordu ve sorhoştu. Nefesini dışarı doğru verip söze başladı. "Dolunay biliyorum çok saçma ama sadece beni dinlemeni istiyorum..." sözleri çağresizliğinden sığınan bana hitap ediyordu. Sesimi çıkarmadan devam etmesini bekledim. " Piç olan benim Atlas değil!" kabul etmesine mi şaşırmalıydım yoksa bunu bana söylemiş olmasına mı? Yinede sustum."Bu çok zor bir durum bak ben istemedim böyle olmasını. Sana söylemek istedim ama korktum, seni kaybetmekten çok korktum." Sözleri kalbime defalarca toplu iğne batırılmış gibi hissettirirken Atlas'ın diyemediği şeyleri onun demesiyle yerin dibine battı."Dolunay ben sana en içten duygularımla aşık oldum..." nedendir bu ağlamam bilmiyorum ama oda bende telefomda konuşurken aynı anda ağlamıştık. O benim onu sevmeyişime, ben Atlas'ın beni sevmeyişine ağlamıştım kim bilebilirdi. Biraz moralini düzelttikten sonra iyi geceler diyip telefonu kapattıım.

...

tuhaf bir his... görmek, Sevmek, dokunamamak... Yanımda oturmasını,  nefes alış verişini görebiliyordum ama hissedemiyordum işte. bana doğru döndü. Gözlerimiz yine birbirine karıştı. Kahverengi ve yeşil... Nasıl bir boşluktu bu adını bilmediğim annemi unıtturacak kadar güçlü olan şey? Bir süre öylece birbirimize baktık. Anlık bir hızla "Bu akşam sahneye çıkacaksan, beraber şarkı söyleyelim mi?" dediğinde kalbime yerin kanatlanıp uçuverdi. Kafamı sallayıp aynı anda "Tabiki olur" diye şen şakrak bülbül misali şakıdım. Ona buna sevinmiş olmalı ki ilk defa net bir şekilde gülümsedi...

...

Konser öncesi üzerimde illa bir gerginlik hissederken şuan hissedebildiğim tek şey baskıydı. Yanımda kapılıp gidersem diyemediği içim içimi kemiriyordu.
Sahneye adımımı attığım anda Atlas'ın sesini yumuşatırken buldum. Ondaki bu telaş neyin nesiydi peki? Orkestra şefi " Düet mi olacak" dediğinde gözlerim hala Atlas'daydı. "Evet" dedim kısa ve öz olacak şekilde. Şarkıya geçmek için biraz beklememiz gerekiyordu...

...

Tam şuan burda rüya sandığım süreçte ben Atlas'la düet yapıyordum. İnanılması oldukça güç olan bu durum benim etkim dışında gerçekleşiyordu. Şaşkınlığımı bir kenara bırakıp şarkıya giriş için hazırlandım. Şarkının ne olduğunu bilmesem de Atlas'a ve onun zevkine güveniyordum. Atlas şarkıya girmek için orkestraya tamam dedikten sonra önce intro ardından Atlas'ın sesi duyuldu kulaklarımda.

Ne senden öncesi
Ne senden sonrası
Ne senden öncesi
Ne senden sonrası

Niye bu şarkıyq! Atlas neden özellikle bunu seçmiş gibi bana bakıyordu. amacı ona düşmemse bunu çoktan başarmıştı!

Ayrılık aman, ölümden yaman
Geçmiyor zaman, geçmiyor
Ne anam babam ne hoş hatıran
Yetmiyor zaman Yetmiyor

Ben şarkıya tam dalmışken sesi titremeden söylerken gözlerimin için bakması beni ona çekiyordu. Atlas buydu işte! Kendine alıştırıp sırtını dönüp,giden kendisiydi.

Ben sende tutuklu kaldım
Kendisiydi hayatımdan çaldım
Yedi ciham dört koldan
Bana mısın demiyor

Şu zamana kadar söylediğim en güzel nakarattı bu. Çünkü Atlas'ın sesini benim sesi karışmıştı bu sefer.

...

Cafeden dört bir yana savrulup çıkan insanlar ve kolumdan tutmuş beni ordan oraya sürükleyen Atlas... Limanın kıyısındaki beton parçalarında durdu. "Canımı yaktın" dedim kolumu avuşturarak. Bu onun umrunda olmadı. Biraz bekledi dudaklarımı ısırmaya başladı, sağ elini saçlarıma geçirdi savurdu ve bir anda dudaklarımda onun dudaklarının sıcaklığını iliklerime kadar hissettim.

İki Kelebek Bir ÖmürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin