11

11 4 0
                                    

Yatağıma uzanmış telefonuma bakarken Atlas ÜNAL yazıp googlede arama yaptım. Nerden aklıma geldi bilmiyorum ama sessiz sakin tipinin altındaki karanlığı merak ettim. Herkesin bir karanlığı vardır. Benimde bir karanlığım olduğu gibi... Boşlukta gezinirken tuhaf bir haber gözüme ilişti. "Sıtkı ÜNAL'ın gizli ilişkisi" Asilhan'la Atlas'ın ne gibi bir bağlantısı vardı...

...

Gerçekler çok geçmeden otaya çıkmıştı. Peki ben bunları öğrenerek ne kadar iyi yapmıştım. İşin altında ne yatıyordu öğrenmek için can atıyordum daha fazla dayanamayıp Atlas'ada, Asilhan'ada mesaj attıp ikisine de aynı mesajı atmıştım ama aldığm cevaplar bambaşkaydı. "Sıtkı ÜNAL neyin olmuyor" mesajım açık ve net ortadaydı. Atlas'a ilk defa yazdığımdan gerek mesajıma bakmadı, görmedi ya da dikkate almadı. Asilhan mesajı attığım anda cevap verdi "Babam" insanlar severek evlenmek isterler benim öyle bir şansım olmadı sevmek için ne kadar uğraşsam da beceremediğim doğrudur. Ben karşı tarafı sevmezken o neden beni sevsin diye düşünüyorken odamın kapısı tıklandı. Babam kapıdan kafasını uzaltıp bana baktı ve " Yüzün bembeyaz bir proglem mi var?" diye sordu. Dayanamayıp ne biliyorsam anlattım Kenan Bey tepki vermeden beni dinledi ve kurduğu tek cümle " Ben bunu bilmiyordum." olmuştu içimdekileri bastıırmaya ççalışsam da daha fazla kendimi tutamadım ve aklımdan geçen her bir cümleyi olduğu gibi aktardım. " Bilmemen çok normal sen daha hiç tanıyıp görüşmediğin birisine kızını şirketi kurtarmak için veriyorsun benim ne istediğim umrunda bile değil aynı annemi hor görerek davrandığın gibi! Annemle aynı kaderi paylaşıyoruz..." Bunları dedikten sonra babam biraz suratını asıp gitti. Kafasında ne düşündüğünü bilmek isterdim. Ya kaçsam burdan kimseye sorun çıkarmadan... 

"Şirketinize kendi şirketim adına ortak olurum ben Dolunay, hiçbir şey de istemiyorum." bu mesajı yazan Atlas olabilir miydi gerçekten ne değişmişti? 

...

Sabah kafamı yastıktan kaldırdığımda telefonuma uzandım komidinin üzerinden telefonumu aldığım gibi tonlarca yazan mesaja baktım Asilhan "Sözü atmanın sebebi ney?" ve benzeri bir ton mesaj atmış neden bahsettiğini anladığım ve düşündüğüm sıralarda babam odaya girdi " Günaydın" diyerek gülen o tatlı yüzü benimde tebessüm etmeme sebep oldu. Yatağımın kenarına oturup sözlerine devam etti " Haklısın sana hiç fikrini sormadım, özür dilerim dün akşam söylediklerinden sonra Sıtkı Beye sözün de şirkete ortaklığında iptal edileceğini söyledim." dediğinde bu sefer içimde bazı zincerleri kırdığımı anladım. "Peki ya şirket ne olucak?" iye ağzımdan bir anda kelimeler dökülüverdi. Haklıydım ya şirkete ne olacaktı? Nefesini dışarı doğru verip  "Ben o işi en kısa zamanda halledeceğim sen hiç merak etme düzelecek her şey" diye geçiştirip odamdan çıktı.Saçlarıma baktım uzun uzun hırçınlığım saçıma mı yansımıştı ilgisizlikten miydi hırçınlığım sevgi göstermeyi ne zaman bırakmıştım? En son kim seni seviyorum demiştim ya da demiş miydim? Peki ya annem o beni bu halde görse ne derdi annem bu aralar aklımdan çıkmıyordu belkide benimde ona benziceğimden korktuğum içindi bu hissettiklerim. Üzerimi giyinip mutfağa doğru basamaklardan yukarı çıktım. Sertap Teyzenin mis gibi kokan çöreklerini görünce ağzım sulanmadı değil. Dolabın kapatıgını açıp bardağıma portakal suyu doldurdum ucundan bir yudum aldıktan sonra arka cebim titremeye başladı Cemre "Okul karışıyor senin için gel çabuk nerdesin?" yazdığını görünce bir tıkışta ortakal suyunu bitirip "Sertap Teyze bana ayırırsın sen ben okuldan geldiğimde yerim" diyip bahçe kapısından çıkıverdim. Nihat Amca telefonuyla uğraşıyormuş beni görünce kapıya doğru yöneldi ama ondan önce davranıp kapıyı kendim açtım ikimizde muzipce güldük "Yine ben kazandım." dedim. Araba hareket ettiği sırada bahçe kapısında koşup soluk soluga kalmış Sertap Teyze belirdi. Elindeki Peçeteye sarmış çörekleri gösteriyordu bir yandan da " Yolda yersin kuzum" diye bağırıyordu ama malesef arabanın camından kafamı uzaltıp "Aksam yerim söz" diyebildim.

...

Okula vardığımda bir yanda Atlas bir yanda Asilhan ikiside benim gelmemi bekliyorlarmış gibisomurtarak bakınıyorlardı. Arabadan indiğimde tüm gözler üzerimdeydi. Cemre yanıma hızlı adımlarla gelip "Yine geç kaldın sümüklü böcek " diye sitemli ses tonuyla tıslayıp göz kaydırdı ve gitti. Asilhan kıpkırmızı olmuş gözleriyle bana dönüp " Demek beni bu piç için terk eden sözlüm sonunda geldi haa" diye konuştuğunda Aslı'dan zerre kadar farkı olmadığını anladım. Atlas'ın gözlerine baktım. Kin yoktu bu sefer pişmanlık vardı. Biraz durdum kafamda söyliceklerimi toparladım. "Ben her şeyi biliyorum Asilhan küfür ettiğin insan senin öz kardeşin ben seni onun için terketmedim sözü o yüzden atmadım ben seni sevmediğim için sözü attım. Zoraki işten hayır çıkmaz." cümlelerimi bitirdiğimde insanlar bana ne kadar acımasızsın gözüyle bakarken ben hiç pişmanlık hissetmedim. Sonum anneme benzemicekti. Asilhan o sinirle arabasına binip gözleri kimseyi görmezden gelerek tekerleklerini kaydırıp ortadan kayboldu. Yavaş yavaş yürümeye başladım Atlas'ın tekrar kin dolu gözleriyle benim gözlerim birbirine karışmıştı. Daha çok yaklaştım. Aklıma Atlas'la kutuphanedeki mesafemiz geldi 5 santim ya vardı ya yoktu yine. Gözlerine odaklandım öylece göz göze baktık bir süre ikimizden de ses çıkmıyordu herkes bize bakıyor ama biz kimseyi görmüyorduk zaman durdu. İşte tam şuanda olan olmayan ne varsa hepsi yok oldu. Dudaklarımı birbirinde ayırdığımda söyleyebildiğim tek kelime "Sözlendiğimizi biliyordun, ama hiç bişey yapmadın. Söylemedin bana." Gözleri kinle daha çok doldu kırmızıya döndü kahverengi tonu. Önce kafasını önüne eğdi sonra sırtını dönüp gitti. Beni bırakmıcağını sandığım bir insan daha hayatımdan kaydı gitti...

İki Kelebek Bir ÖmürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin