4

19 5 0
                                    

"Saol nihat Amca" kapıyı yavaşca kapattım.
"Ne demek dolunay bu akşam kesin gelicem söz bak" diyip gülümsedi. Neden tüm insanlar onca yaşanana rağmen böyle gülebiliyordu ki ? Ben bunca yaşanmışlığım yokken gülemiyordum. Sebebini bilmiyorum ama sanırım bazı boşluklar asla dolmazdı. Pantolonumun arka cebinde titreyen telefonumu almak icin elimi arkama dogru götürdüm. Ekranda yazan "Umut Sargın" yazısını bir dakika düsünmeden açtım.
"Dolunay?" Soru soruyormus gibi konusmustu cevap verme isteği ile "Efendim abi" diyebildim.
"Aksam boş musun canım?" Bu cümleyi herhangi bir kız duysa kavga cıkarabilir hatta olayı büyütebilirdi ama ben ne demek istesigini anlamıştım. Umut abi öyle bir insan degildi Liman Kafenin sahibiydi.
"Bir işim yok şuanlık abi, sahne işi mi var?" Dedim heyecanlanmıştım cünkü en son şarkımı 4 ay önce sahneye cıktığımda seslendirmistim.
"Abicim her salı bizim kafede şarkı söylemeni istiyorum. Bundan yararlı cıkabilirsin cünkü isin icinde yüklü bir miktar para var." Dedi sakin bir ses tonuyla.
"Bugün icinde uğrar konusuruz." Diyip telefonu kapattım. İşin parasında degildim. Bunu zevk icin yapmak istiyordum ama sonra bu kazandiğım parayı neden bagışlamayayım diye düşünerek yola koyuldum. Nihat Amca ve Sertap Teyzeye derse girmeden ortak mesaj gönderdim. Yazdığım mesajda, "Her salı Liman Kafede konser vericem Salı günleri bugün dahil beklemenize gerek yok. Kazandığım parayı bagışlamak istiyorum." Babamın fazlasıyla yoğun oldugunu bildigimden yazmak istemedim. Telefonuma mesaj sesi gelince zaten elimde tuttugum telefonumun tuş kilidini açıp Sertap Teyzeden gelen mesajı okudum. " Seninle gurur duyuyorum." Bu beni sımarta bilirdi ama *tamam kesinlikle sımartmıştı* arkamdan birinin sag elini belime dolamasıyla irkildim. "Hoop!" Diye bagırdım ve arkamı döndüm. Yüzünde şaşkınlık izlerini taşıyan Ozan ne oldugunu anlamadıgı icin bir süre duraksadı ve "Korkma kızım benim" dedi. Okulun bahçesindekilerin gözlerinin bizim üzerimizde oldugunu görünce yok bisi önünüze dönsenize bakışı yollamaya çalıstım. O sırada da Ozan kendince birseyler mırıldanıyordu. "Umut abi her salı benim Limanda sahneye cıkmamı istiyor." Dedim sakin bir ses tonuyla önce kaşlarını kaldırdı yavaş adımlarla sınıfa ilerledik. Ardından gözlerini büyüttü hayır dercesine belkide devam et demek istedi sonra dudaklarını ayırdı birbirinden "Ee?" Dedi bekledigimin aksine bir cümle bile kurmamıştı. "Ee'si bu Ozan cıkıcam kazandığım parayıda bagıslayacağım." Ciddi misin sen der gibi baktı. Bu cocuk bana bakışlarıyla her bir demek istedigini anlatabiliyor beni belkide en iyi Ozan anlıyordu. Sınıfın kapısından gececegim sırada sag bacagıma takılan celme ile sendeleyip yere yıgıldım *evet bunu hic beklemiyordum* pislik faişeler gibi gulen Aslı'yı gorünce sinirden kan kırmızı olan gözlerim bir anlık sinirle ne dedigini bilmeyen agzım ve titreyen her bir zerrem devreye girdi. " Lan orospu sen cok kasınmaya başladın hee!" Diyerek üzerine saldırdım. Bu sefer ne Kerem ne de Ozan ayırabildi. Aslı'nın fönlü cakma sarı saçlarından tutup yerlerde sürüklemeye başlamıstım, oda bu sırada ağlıyordu. Belimden birinin tuttugu gibi beni sınıftan kutüphaneye kadar kucagında *göbegine sırtım deyiyordu* getirmesine kadar herşey cok güzeldi. Cırpınışlarım hic bir işe yaramamış yetmemis daha da yorulmama sebep olmuştu. Kütüphanede beni sonunda kucagından indiren kisiye bir anlık sinirle " Şu lanet okulda istedigimizi de mi dovemiyorum be!" Diye bagırdım. Atlas yeşil gözlerime anlam yükleyemedigim bir şekilde bakıyordu. Acıyor muydu yoksa kızmış mıydı? Bilemiyordum... "Abartmıyor musun?" Dedi soguk kanlılıgıyla ve dagılan sacını sola dogru yatırdı. " Bundan sanane!" Dedim bagırarak bozulmus olmalı ki yüzü anlık düstü ve üzerime dogru yürümeye başladı. Kalbim gögüs kafesinde degil de artık dışarıda atıyormuşcasına *sesini duyabiliyordum* carpıntı yapmaya başladı."Bana bagırma bak fena yaparım" dedi sesini yükseltip dislerinin arasından konusurken. Sırtım duvara yaslanmış ve aramizda sadece 5 santim kalmıstı. Gözleri sinirden olsa gerek büyümüş ve daha acık bir kahverengi halini almıştı. "Hic bir bok yapamazsın!" Niye böyle bir cümle kurmustum bilmiyorum ama zıttına bastığım acıkca belliydi. Sac diplerimde bir sancı hissettim yüksek ihtimalle saclarıma ellerini dolamış aşagı dogru çekiyordu. "Bana zoru oynamayı bırak digerleri kadar da basitsin!" Bu cümlesi beynimin her bir kösesinde yankılanırken gözlerimin önu kararır gibi oldu. Sağ tarafımdaki tarifsiz acı baş gösterdi. Nefes atışlarım düzensizleşmeye başladı. Ve sonra ugultular.
"Dolunay!"
"Naptın lan kıza!?"
"Iyi misin? Bana bak Dolunay bende kal bak burdayım kızım hadi baksana lan!"
"Cantasından ilacını getir! Cemre cabuk!"
"... ben..."

...

Evet arada astım krizlerim oluyor nefes darlığı gecirebiliyordum. Ama cabuk atlatıyordum sorun olmuyordu artık benim icin ama Cemre, Ozan, Mert cok korkmuslardı. Atlas yine soguk kanlılıgıyla hic birsey olmamış gibi davranmış bir özür dahi dilememisti. Sahneye cıkmama sadece 15 dakika kala mekan dolmuş ve hatta dışarıda bile bekleyenler vardı. İlk defa bu kadar kalabalıktı normalde en fazla 20 kisi olurdu fakat simdi? Anlam veremedigim bir kalabalik vardı. Orkestraya hangi sarkıyı söylicegimin bilgisini verip giris yapmak icin hazırlanmaya başladım. Sesimin tonunu en güzel şekilde ayarladım. Içimde bir heyecan vardı sanki ilk defa sahneye cıkıyormuşum gibi... Belkide bu kadar cok kalabalık olmasına bağlıydı herşey...
Şarkiya giris yapacagımı anlayan kalabalık masalarına oturmaya başladı. Sessizlik olustu ve giris yapmak icin dudaklarımı araladım.

yol olur kalpten kalbe
görülür aşk bazen gözle
yoksun burada çektin gittin
gelemem yüzsüz bir yüzle

Gözlerim masalarda gezinirken bizimkileri gördüm. Bana sıcak tebessümleriyle bakıp harikasın der gibi hareketler yapıyordular.

anılar yaşayacak içimde
soramam bu sefer suç kimde
tek bildiğim hissettiğim
doldurulamaz boşluğun bende

Boşluklar hic bir zaman dolmaz hep diyorum. Bu şarkı cidden anlamlıydı belkide beni biraz olsun anlattığı icin bunu seslendirmek istemistim.

belki bir an eser de gelirsin
bendekide bir umut
dilerim tamama ersin

Gözlerim o an Atlas'ın gözleriyle bulustu. Kahverenginin en nefret ettiğim tonunu onda görmüştüm. Ben kimsenin gözlerinde böyle bir kin görmemiştim.

ben küstüm kırıldım hayata
bilemem alabilir mi gönlümü
o bana ne verirse versin
senden gayrısı getirir sonumu

Yanında duran 2 arkadası ile beni dinliyor bir yandan da ellerindeki koca bira bardaklarıyla sarkının etkisine kapılmış bağırarak şarkıya eşlik ediyolardı çok şükür ki seslerini bastırıyordu orkestra

söz olur kalbe değer
söz olur kalbi kırar
söz olur senden duyunca
bil ki sonumu getirir

Şarkının son bulması ile bir alkış koptu. Bu kadar beklemiyordum. Ve bunu her hafta yapacak olan ben heyecandan ne diyecegimi de bilemiyordum. Sakin adımlarla sahneden indim ve bizimkilerin masasına oturdum. Onlar beni överken tüm sesleri uğultuya dönüşmüş yeşil gözlerim kahverenginin en kinli tonuyla buluşmuştu...

İki Kelebek Bir ÖmürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin