1.3

384 121 187
                                    

Telefonumun mobil verisi çekmiyor...
İnternet olmadan da yazdıklarım    kaydedilmemiş 😕
Neyse  iyi okumalar...
🥀🥀🥀

Uzun uzun yazdıklarını okuduğum da yüzümde ki gülümseme genişlemişti.
Hızlıca merdivenlerden içeri girerek. Cafede bir kaç defa mesajlaştığım üyelerin yanından odama ilerledim.
Her zaman ki gibi gırgır şamata halinde yeni bir oyuna başlayacak olmalarıyla, beni hakem yapmışlardı.
Hiç bir mazeretimi kabul ettiremedikten sonra üstümü değiştirip geleceğimi söyledim...

Hilal'e bir saat sonra görüşmek üzere bi kaç satır birşeyler yazdığımda, gelen cevapla ona bir adım daha yaklaştığımı farketmiştim...

.............

Hilalin anlatımından,

Sonun da telefonuma kavuşmuştum.
Ben yokken olan bitenleri merakla inceledikten sonra Wattpadde ki arkadaşlarımla biraz vakit geçirdim.
En uzun konuştuğum Min Sung işi çıktığı için ancak bir saat sonra müsait olacağını yazmıştı.

Ben de ona iki gündür sürekli yanmak için çabalayan, ve son demlerini yaşayan ampulü değiştirip bir şeyler atıştıracağımı söyledim.

Cevap olarak "ciddi misin?" Yazması biraz garip gelmişti. Bu cafede genelde her işi ben yapardım. Bir ampulü değiştiremeyecek miydim? Sanırım kız olduğum için beni biraz hafife alıyordu.

Ampulü sökerek alınacaklar listesine birde ampul ekledim. Tüm ışıkları söndürüp, cafeden küçük odama geçeceğim anda "tak" diye gelen sesle her yer karanlığa gömülmüş ve ben dw yerime mıh gibi çakılmıştım.

Telefonumun ışığıyla yolumu bulmak adına, elimi anın da cebime attım. Fakat korkudan bir türlü doğru tuşa dokunamıyor, elimde telefonu evirip çeviriyor, bir taraftan da etrafı kontrol ediyordum.
Sonun da elimden kayan telefonu aramak için yere eğilmiş ve eğilmemle kaşımı yanda ki sandalyeye çarpmam bir olmuştu.. Müthiş bir acı çekiyordum. Muhtemelen kaşım şişecek, hatta büyük ihtimalle moraracaktı. Ama şuanda ondan daha önemli sorunlarım vardı. Karanlıkta kalmıştım ve bu benim için tam bir kâbustu. Ellerimi tozlu olduğunu hissettiğim zeminde dolaştırmaya başladım.

Evet bu geceki temizliği, telefonuma kavuşmanın şerefine yarın sabaha bırakmıştım.

İlk önce elime değen yumuşak bir şeyle çığlığı basarak ve geri çekilmiştim. Bir süre sessiz kalarak etrafı dinledim. Canlı bir şey olsa hareket eder, ya da ses çıkarırdı diye düşünerek, elimi tekrar telefonumu bulabilmek umuduyla hareket ettir.eye başladım.
Ve o anda bildirim gelen telefonumla tekrar ürktüm, ama bunun sayesin de telefonumun yerini bulabilmiştim.
Telefonuma uzanıp, az önce dokunduğum şeyin ne olduğunu görmek için ortamı aydınlattım.
Sıradan bir peçeteydi. Fakat özenle karalanmış olduğunu farkedebiliyordum. Kendi kendime söylenerek, peçeteyide elime alıp ayağa kalktım. Kimin eseriyse muhtemelen uzun bir süre birini beklemiş ve bu sürede peçeteyi sanat eserine çevirmişti.

Şartele doğru ilerleyip atan şarteli kaldırdım. Fakat elimi çeker çekmez yine kapalı konuma geri dönmüştü. Bunu sayamadığım kadar tekrarlamıştım, fakat düzelmekte inat ediyordu.
Sandalyeden inerek oturduğum yerde bir süre düşündüm. Saate baktım, lanet olsun ki henüz sabaha çok vardı.
Telefonumun ışığıyla yolumu aydınlatarak, çaresizce odama geçtim. Camdan içeri süzülen ayın ışığı için şükrediyordum.

Sıkılmıştım uyumak istiyordum, fakat deli gibi korkuyordum. Uzun süredir elektrikler gitmemişti ve ben en son gittiğin de almayı plânladığım sarjlı aydınlatmayı almayı ihmal etmiştim.
Neyse ki düzenli biriydim ki geçiçi bir çözüm olsada, Bay Eunji'nin verdiği el fenerini alt çekmeceden daha dün koymuş gibi bulmuştum. Oda biraz düşük ışık versede, bir süre beni idare edebilirdi.
Tamamen köşeme çekilmiş, dizlerimi bedenime çekmiş bir halde oturuyordum. Sanki her an birşey olacakmış gibi ürkek gözlerle de etrafı inceliyordum. Böyle geceler de yalnız yaşıyor olmanın en kötü tarafıyla yüzleşiyordum. Üstelik aksi gibi beni oyalayacak ve dikkatimi dağıtacak hiç bir arkadaşım online değildi. Sanki hepsi sözleşmiş ve ortalardan kaybolmuştu.

𝙈𝙮 𝙍𝙚𝙖𝙙𝙚𝙧 | ⓢⓤⓖⓐ | (𝙈𝙔𝙂~𝙒𝙖𝙩𝙩𝙥𝙖𝙙𝙙𝙚)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin