RODOS;
- "Pekala dediğim gibi ben Kutal Arslandağ ve Altan ve Serpil Arslandağ'ın evlatlık oğluyum. Babam ve annem beni 9 yaşındayken evlat edindi. Onların bilirsin işte çocukları olmuyormuş ve günden güne bu onların canını yakıyormuş. Yetimhaneye verilmeden öncesin de ise 5 yaşındaydım ve ailem ile arabadaydık, nereye gittiğimizi hatırlamıyorum ama yaz mevsimiydi ve muhtemelen denize gidiyor olmalıydık. Ben ve ablam arka da ön tarafta ise babam ve annem vardı. Ablam 8 yaşındaydı, beline kadar uzanan sarı saçları vardı diye hatırlıyorum. Bir yol ayrımına geldiğimiz de yol dört kola ayrılıyordu. Bizim için yeşil ışık yandığında harekete geçmiştik ama sol taraftan bir araba hızla gelip bizim arabaya çarptı. Ablam o tarafta oturuyordu ve çarpmanın etkisi ile sağ tarafa doğru kaymıştık. Ablamın beni sıkıca sardığını biliyorum. Annem ve babam çocuklar diye bağırabilmişti ama sonra sesleri kesildi. Ablamdan ise hiç ses gelmiyordu ve benim üzerime kırmızı ve yapışkan bir şey damlayıp duruyordu. Korkmuştum, hayatım da ilk defa gerçekten çok korktuğumu hatırlıyorum. Anne, baba, abla korkuyorum diye seslenip durdum ama hiçbirinden cevap gelmiyordu. Ve ben küçüktüm Rodos gerçekten bu olaylar için fazla küçüktüm. Başım acıyor, ağrıyor ve zonkluyordu. Elimi alnıma götürdüğümde üzerime damlayan o kırmızı yapışkan şey başımda da vardı. Ablamı üzerimden itmeye çalıştım hatta biraz olsun itebildimde ama itmeseydim diye düşündüm çünkü ablamın sırtına arabanın cam parçaları saplanmıştı. Gerçekten Rodos küçük bir çocuk için o kanlı sahneleri görmek ne kadar korkutucu düşünebiliyor musun? Etraftan bağıran insan sesleri duyuyordum. Ve o zaman farkettim dışarıda insanların başını değil de ayaklarını görüyordum. Araba ters dönmüştü Rodos ve benim korkum daha da arttı. Çocuktum lan ben çocuk, daha 5 yaşındaydım oğlum ufaktım, miniktim lan." derken ağlayıp bağırmaya başlamıştı. Olduğum yer de onu dinliyordum, kalkıp ona sakinleşmesini falan söylemeyecektim çünkü insan içinde biriktirdiklerini anlattıkça rahatlar. 19 yılda öğrendiğim en iyi şey buydu belki de.
- "Ambulanslar geldiğin de hâlâ arabanın içindeydik ve benim bilincim yavaş yavaş kapanıyordu. Ambulans sirenlerinin sesini hatırlıyorum. Bizi arabadan çıkarmak için uğraşıyorlardı. Bir kadın geldi, beni bulunduğum pozisyondan çıkarması yarım saatini almıştı. Ama annem, babam ve ablam hâlâ arabadaydı. Onları arabadan çıkarmaya çalışanlara dönüp; "Rahat bırakın onları, görmüyor musunuz? Onlar uyuyor." demiştim. Onlar öldü diyememiştim çünkü o zamanlar ölüm nedir bilmiyordum. Daha önce de dediğim gibi beş yaşındaydım Rodos ölümün ne anlama geldiğini bilmemi benden bekleyemezler, bilemem değil mi?" diye sordu. Yine hiç bir şey söylemedim sadece anlattıklarını dinliyordum.
- "Ailem ölünce geride bana bakacak hiç kimse kalmamıştı. Uzaktan akrabalar vardı ama onlarda beni evlerine almamışlardı.Hastane'de yatarken Sosyal Hizmetler'den geldiler bir kadın ve yanında da iki adam vardı. Kadın bana çok sevecen bir şekilde yaklaştı gelip başımı okşadı. İyi olup olmadığımı sordu. Ona baktım kahverengi gözleri kumral saçları, 1.70 boyu ve boyuna uygun kilosu vardı muhtemelen 30'larının başındaydı. Hastaneden taburcu edildiğimde beni yetimhaneye götürmüşlerdi, bir sürü çocuk vardı, küçük büyük. Her yaştan çocuk. 1 yaşından 18 yaşına varana kadar. İlk bir hafta alışma süresi yaşadım. Daha sonra ortama uyum sağlamaya başladım. 9 yaşına varana kadar her gelene bir umutla bakıyordum. Her gelen hoşuna giden bir çocuğu alıp gidiyordu. 8 yaşımdayken bakirliğimi elimden aldılar. Büyük çocuklar beni ve bir çok çocuğu ellerinden geçiriyorlardı. Birisine anlatırsak öleceğimizi söyleyerek tehdit ediyorlardı. Herkes korkuyordu onlardan. Bir gün yine beni birisi alıp gizli odaya götürdü, bu odada herşey olup bitiyordu. İçerisi çok pis kokuyordu. Kan vardı çok fazla acı vardı o oda da. Beni önüne eğdi penisini çıkartıp ağzıma soktu, ısırırsan dişlerini sökerim senin dedi. Daha sonra beni domalttı penisi çok büyüktü bu çocuk daha önce hiç becermemişti beni. Penisini hiçbir şey yapmadan direkt kökledi. Öyle canım yanmıştı ki attığım uzun naraya engel olamadım. Sus lan sus orospu diye bağırdı bana, o sırada kapı açıldı ve içeriye 17 yaşında bir çocuk girdi. Gelip üzerimdekini aldı ve yüzü duvara gelecek şekilde dayadı duvara. Benim canım çok yanıyordu ve kıpırdayamıyordum. Adının Yakup olduğunu hatırladığım sarışın mavi gözlü çocuk ki bu beni kurtaran çocuk oluyor, pantolonunu aşağıya indirdi. Gelip içime girecek diye çok korktum ama o bunun yerine öbür çocuğun açıkta kalan deliğine sonuna kadar kökledi onun bana yaptığını ona yaptı. Hiç acımadım ya da acımadı o çocuğa, çocuk da aynı benim gibi çığlığına engel olamamıştı. Yakup eğildi adının Mert olduğunu hatırladığım çocuğa ve bir daha bu çocuğa bulaşacak olursan, götüne penis değil 70'lik rakı şişesi sokarım ve onu oradan çıkarmak için seni yarmak zorunda kalırlar dedi. Bu ne saçma bir cümle emin ol bilmiyorum Rodos ama o cümle sayesinde bir daha kimse beni becermedi." dedi gözleri yaşlıydı.
- "Ve sonra bir gün kurtarıcılarım Altan ve Serpil Arslandağ geldiler ve beni o cehennem zindanından çekip çıkardılar. Psikolojim bozulmuştu, 9 yaşında Psikiyatristler ile vakit geçiriyordum. Yaşadıklarım bir çocuk için çok ağır şeylerdi. Tüm bu olanlar benim içimde ki Homo'yu tetiklemişti. O gün bugündür Homoseksüel'im. Rodos bir şey söyle artık." dedi. Ağlamayı kesmişti, bir umutla gözlerime bakıyordu.
Ve zil çaldı...
KUTAL;
Tam Rodos ağzını açmışken zil çalmıştı. Gelen elbette ki ellerinde ki ıspanak börekleri ile Ayşe teyzeydi. Börek kokusu da mis gibi nasıl da doldu eve birden. Hemen lavaboya gidip yüzümü yıkadım, ağlamaktan burnum dolmuştu onu da temizledikten sonra oturma odasına geçtim.
- Anacım ellerine sağlık. dedi Rodos eline bir börek almıştı.
Hemen mutfağa yöneldim.
- Nereye gidiyorsun Kutal? diye sordu arkamdan. Onu duymamazlıktan gelerek dolaptan yoğurt'u çıkarıp ayran yapmaya başladım. Ayran olunca geri odaya döndüm bardaklara ayran koyup börekle birlikte yemeye devam ettik. Rodos'a biraz alınsamda Ayşe teyze burada olduğu için bahanesini kabul edebilirim sonuçta tam söyleyeceği sırada zil çalmıştı.
- Anacım gerçekten ellerine sağlık. dedik aynı an da.
- Afiyet olsun evlatlarım. dedi o da sıcak gülümsemesi ile.
Bir yandan böreklerimizi yiyor bir yandan da tatlı tatlı sohbet ediyorduk. Ayşe teyzenin gelmesi beni rahatlatmıştı. Kendime geldiğimi hissedebiliyordum. Ama Ayşe teyze gittiğinde Rodos'un anlattıklarıma ne cevap vereceğini de merak ediyordum.
Saat akşam 21.00 olduğunda Ayşe teyze;
- Ben artık gideyim yavrularım. dedi.
Onu kapıdan yolcu ederken tebessüm ettik. İçeriye döndüğümüzde Rodos elimden tutmuştu ve onu takip etmemi istemişti. Önce banyoya girdik, küvetin içini sıcağa biraz daha yakın ılık suyu doldurdu Rodos. Sonra beni soymaya başladı, ama aramızda cinsel bir münasebet olmuyordu. Sonra kendisi de soyundu ama boxer'ı çıkarmamıştı ve beni küvete oturttu.
- Ne yapıyorsun Rodos? diye sordum ona.
- Şşhh sesini çıkarma ve rahatla olur mu. dedi bunu soru sorar gibi söylememişti, daha çok emir gibiydi.
Onu dinledim ve ne yapacağını izlemeye başladım. Eline bir lif aldı diğer eline de sabun alıp lifle sabunu birbirine sürtmeye başladı. Lif iyice köpürdüğün de sağ kolumu keselemeye başladı. Sonra sol kolum, boynum, yüzüm, vücudum beni ayağa kaldırıp bacaklarım ve ayaklarım olmak üzere devam etti. Daha sonra popomu ve penisimi de iyice köpürttü. Beni tekrar suya oturttu, eline şampuan aldı bu onun sevdiğim elma kokusuydu, başımı iyice şampuanladı. Ardından kafamıda suyun için soktu, tıpayı çekip beni ayağa kaldırdı bir güzel duruladı ve çıkarıp kuruladı.
- Neden yaptın bunu? diye sordum üzerimi giydiriyordu.
- Ben, bilmiyorum. Belki de seni yaşadığın kötü anılardan arındırmak istedim, emin değilim. dedi. Yüzüne şaşkınca bakıyordum.
- Beni önemsiyorsun. dedim mavi gözlerine bakarken.
- Evet, evet öyle. Senden hoşlanıyorum ve senin de benden hoşlandığını biliyorum. dedi.
Bir şey söylemedim, ne söyleyebilirdim ki.? Evet ben de ondan hoşlanıyordum bu doğruydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rodos'da Aşk Var
Random"İnsanlar, Her zaman bir sır saklarlar... Gizli sırları olmayan bir tek yetişkin yoktur şu dünyada... Peki benim sırrım mı ne..? Benim sırrım tam burada, göğüs kafesimin hemen altında, kalbimin de az içinde, siz beni anlayamazsınız belki ama anlamak...