Yeniden uyandığımda saat 13.30 yine şaşmamış ve sekiz saat uyumuşum. İnsan vücudu en az sekiz saat uyumayınca dinlendiğini hissetmez zaten. Kalkıyorum tekrar, aynaya bakıyorum, gözlerim normale dönmüş durumda. Yüzümü yıkıyorum ve tekrar duşa giriyorum.
Bu sefer su ılık değil, soğuk suyu açıyorum. Soğuk su insanı kendine getiriyor, bilinci istemese de açılıyor. Yani ben de öyle oluyor. Soğuk suyun altında beş dakika durmak benim için yeterli oluyor. Çıkıyorum ve dişlerim birbirine vuruyor. Bu her zaman yaptığım bir alışkanlık olsa da o dişler illa ki birbirine çarpıyor.
Bu sefer giyinmek için dolabı açıyorum elime gelen ilk boxer'ı alıyorum. mavi beyaz üzerinde yıldızlar, su damlaları falan var. Giyiyorum. Atlet giymeyi sevmiyorum bu yüzden Bir gömlek ve keten bir pantolon alıyorum.
Beyaz hakim yaka bir gömlek gelmiş elime ve parlament mavisi bir pantolon. Sevdiğim ve uyumlu olan iki renk. Önce gömleği giyiyorum, düğmeleri yavaş yavaş ilikliyorum. Aynaya bir kez bakıyoruk ve pantolonu giyiyorum. Buna bir de kemer lazım deyip dolaba tekrar dönüyorum. Uyumsuz bir renk olan bordo bir kemer alıyorum. Bordo bir papyon ve yine bordo olan bir pantolon askısı. Yeşil bir çorap ve bordo bir ayakkabı da giyiyorum.
Mutfağa gidiyorum ve kendime iki yumurta kırıyorum. Pek aç değilim aslında ama kafamda yemek yesek yemesek diye dolanan tilkiler var. Yumurta oluyor oturuyorum masaya bir dilim ekmek alıp banıyorum yumurtaya ufak bir lokmayı. Çay yok bu yüzden meyve suyu içiyorum. Her neyse yaptım kahvaltımı ve bulaşıkları da makinaya dizdim.
Mutfaktan çıktım.
...............
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rodos'da Aşk Var
Aléatoire"İnsanlar, Her zaman bir sır saklarlar... Gizli sırları olmayan bir tek yetişkin yoktur şu dünyada... Peki benim sırrım mı ne..? Benim sırrım tam burada, göğüs kafesimin hemen altında, kalbimin de az içinde, siz beni anlayamazsınız belki ama anlamak...