RODOS;
Sabah ondan önce uyanmıştım. Bana dün yaptığî jesti hatırlayıp yataktan doğruldum ve lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Ardından mutfağa geçtim, ona kahvaltı hazırlamalıydım. Buzdolabını açıp içini kontrol ettim. Maalesef işe yarar bir şey yoktu. Markete gitmeye üşenmiştim ve ben de onun pantolonunun cebinden evinin anahtarlarını aldım, sessizce onun evine girdim. Mutfağı bulmam kısa sürdü çünkü evler dekor olarak aynıydı. Buzdolabına baktım, burada bir aileye yetecek iki haftalık malzeme vardı. Hemen yumurta, patates, domates, salatalık, zeytin, peynir, helva, reçel, pekmez, tereyağ, krem peynir, sosis vs. ne varsa doldurdum bir tepsiye, koluma da ekmek poşetini geçirdim ve kendi evime geçtim.
Elimdekileri mutfağa bırakıp yatak odama doğru ilerledim. Hâlâ uyuyordu, uyurken ne kadar tatlı göründüğünü biliyor muydu bu çocuk acaba? Onu o hâlde bırakıp tekrar mutfağa yöneldim. Geçen ay tadilattan geçirmiştim mutfağı ve gerçekten ustalar iyi iş çıkarmışlardı, benim hayalimde ki ile birebir aynı olmuştu herşey. Kırmızı ve beyaz rengi olan bir dolap yaptırmıştım. İçinde tavalar ve tencerelerin olduğu kapağı açtım. Yumurta için bir tava patates ve sosis içinse bir kızartma tavası çıkarttım.
Yumurtasını nasıl sevdiğini bilmediğim içinde bir tane cezve aldım. Cezve'ye iki yumurta koyup su doldurdum. Tavaya katı yağ, kızartma tavasına da sıvı yağ koydum. Bir başka dolap'tan çaydanlığı aldım ve içine çay koydum. Dört ocağı da yakıp malzemeleri yerleştirdim. Kesme tahtasının üzerinde önce ekmek sonra domates, salatalık, sosis falan doğradım.
Patatesleri ve sosisleri ömrümde ilk defa aynı an da yağın içine attım. Onlar kızarmaya başlarken tavaya iki tane yumurta kırdım. Sarılarını hiç bozmadan yumurtayı yaptım. Cezve'de ki yumurtaları aldım ve yumurtalıklara koydum. Rafadan olmuş olması içinde dua etmeyi unutmadım tabii ki. Geniş bir tabağa kızaran patates ve sosisleri yerleştirdim. Çay olmuştu ve masaya koyduğum çay bardaklarını doldurdum. Orta açık yapmıştım çayları. İki bardak daha aldım ve dolaptan şeftalili meyve suyu çıkardım. Bardakları doldurup masanın üzerine kahvaltılık diğer şeyleri de yerleştirdim. Şöyle masaya bir göz attım, hoşuma gitmişti. Umarım o da beğenir dedim içimden. Şimdi güne güzel başlamak adına onun yeşil gözlerini görebilmek için yatak odama geri döndüm. Hâlâ uyuyordu.
KUTAL;
Dudaklarıma dokundu, parmaklarını gezdiriyordu. Biraz kıpırdandım. Sonra dudakları dudaklarıma değdi. Dudaklarımı araladım ama gözlerimi aralayamadım. Dudaklarımı öpmeye başlamıştı. Bir süre bir şey yapamadım daha sonra kendime biraz gelir gibi oldum ve öpüşüne karşılık vermeye başladım. Gözlerim yavaş yavaş açılmaya başladı. Engin mavi deniz ve uçsuz bucaksız gökyüzü olan masmavi gözleri görmemle içim rahatladı. Rüya değildi. Gerçekti.
- Gözlerin diyorum, huzur. dedi. Dudaklarımızı ayırmasını istemiyordum o yüzden bu sefer ben dudaklarına yapıştım. Beş dakika bu şekilde geçti. Dudaklarını geri çekti;
- Eğer böyle devam edersek kahvaltımız buz gibi olacak. dedi.
Gerçekten de güzel kokular duyuyordum. Yatakta doğrulduk, birbirimizin gözlerine odaklandık. Sanki gözlerimiz birbirine karışıyordu. Elimden tuttu ve beni yataktan çekerek çıkardı. Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım ve mutfağa onun yanına gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rodos'da Aşk Var
Random"İnsanlar, Her zaman bir sır saklarlar... Gizli sırları olmayan bir tek yetişkin yoktur şu dünyada... Peki benim sırrım mı ne..? Benim sırrım tam burada, göğüs kafesimin hemen altında, kalbimin de az içinde, siz beni anlayamazsınız belki ama anlamak...