Saat sabah'ın 4'ü, yine uyku tutmadı beni. Kalkıp bir duş aldım, ılık suyun bedenimi rahatlatmasını izledim bir saat boyunca. Küvet ağzına kadar dolmuştu. Ve ben taşmasın diye kıpırdamadan uzanıyordum içinde. Su köpüklüydü ve ben bunu seviyordum.
Bana kendimi özgür hissettiriyordu. Çünkü küçükken izlediğim filmlerde bana bu sahneler hep özgürce gelmiştir. Tek başına yaşarsın ve sana karışan olmaz. İstediğin zaman köpüklü bir banyo yapabilirsin. Bu duruma aldırış eden yoktur. Suyu istediğin kadar akıtabilirsin çünkü kapının arkasından kapat artık şu suyu diyen birisi olmadığını bilirsin.
Su yavaş yavaş soğumaya başlarken duştan çıktım. Tıpayı çektim ve bu sefer suyun akıp gitmesini izledim. Bu görüntüyü de sevmişimdir, çünkü asıl özgür olan hep su olmuştur. Su olup akmak isterim onu izlerken. Yağmur olasım gelir ve yağmak taşmak isterim denizlerde, nehirlerde, barajlarda, göllerde. Su hep özgürdür dediğim gibi.
Havluyu aldım ve kurulanmaya başladım, ellerim, kollarım, başım, bacaklarım, ayaklarım, tüm bedenimi sırasıyla kuruladım tek tek. Havlu ile saç kurutmayı sevmemişimdir. Bu yüzden bir elimde fön makinası diğer elimde tarak, fön çekiyorum saçlarıma.
Saat olmuş 5.30 ben yatağa geri dönüyorum ve başımı yastığa koyuyorum. Duş etkili olmuş ki yatar yatmaz gözlerim kapanıyor. Uzunca bir süre sessizlik ve uyku beni esir alıyor. Bu dünyanın en güzel hislerinden birisi bence uyku. Bütün yorgunluğunu atabildiğin tek yer yatağındır. Bu noktadan sonra rüya evresi var ki, ben rüyalarımı hatırlamam.
..................
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rodos'da Aşk Var
Rastgele"İnsanlar, Her zaman bir sır saklarlar... Gizli sırları olmayan bir tek yetişkin yoktur şu dünyada... Peki benim sırrım mı ne..? Benim sırrım tam burada, göğüs kafesimin hemen altında, kalbimin de az içinde, siz beni anlayamazsınız belki ama anlamak...