Yolculuk boyunca kendimi ilk kez bu kadar rahat ve güvende hissediyordum. Oradan çıktığım an nefes alabilmenin nasıl bir duygu olduğunu tekrar tattım. Bu mutluluğumun içine birden Ozan yine gölge olmuştu.
"Beni bulacak."
"O adam seni bulamayacak Ayça,
sadece bir süre seni arayacak ve bulamayınca pes edip hayatına kaldığı yerden devam edecek." Bu söylediklerine ne kadar inanmak istesemde böyle olmayacağını biliyordum. Tamam belki şimdi yokluğumu fark etmemiş olabilir ama bir kaç saat sonra beni aramaya başlayacaktı. İlk arayacağı yer ise Emel'in evi olacaktı."Senin evini biliyorlar,ilk oraya gelecekler."
"Çok sevgili arkadaşın bunuda düşündü. Seni bizim yazlığımıza götüreceğim,yalnız bir kaç gün tek başına kalmak zorundasın,Ozan'ın adamları mutlaka benim evimi arayacaklar. Ve takip edeceklerinede adım kadar eminim." Bu beladan kurtulmak için bir kaç gün tek başıma kalkmak sorun olmazdı.
"Hadi artık gülümse Ayça,bak özgürsün. "
Yazlığa geldiğimizde arabadan inip etrafa baktım. Sıra sıra dizilmiş ahşap katlı evler göze hoş geliyordu. Emel eliyle gelmemi işaret ettiğinde,
"Çabuk ol yağmur yağıyor." Hızla açılan kapıdan geçip içeriye girdim.
"Burada kalmak isterdim ama malum bu pek mümkün değil. İçerde ev telefonu var bir sorun olduğunda beni ararsın. Buzdalabındakiler seni dört beş gün idare eder burada kimse kimseyi tanımaz kimse seni rahatsız etmez." Emel tek tek bana ne yapmam gerektiğini söylediğinde ona sıkıca sarılıp,"Teşekkür ederim." İçtenlikle bunu söylerken,"Başının belaya girmesini umursamayıp bana yardım ettiğin için sana çok teşekkür ederim." Emel'de bana sarılınca,
"Benim yerimde sen olsaydın aynı şeyi yapacağına adım kadar eminim."Beş dakika sonra Emel gitmişti. Kapıyı kilitleyip salona geçtiğimde beyaz tül perdeyi sonuna kadar çekip koltuğa oturup dışarıda yağan yağmuru izlemeye başladım. Havanın kararmasına bir kaç saat vardı. Şu an Ozan'ın beni aradığını artık emindim.
Belkide aramıyordur diye geçirdim içimden. Ama biliyordum onunla kaldığım süre zarfında ne kadar inat ve dediğim dedik birisi olduğunu öğrenmiştim. İlk önceliği Emel'in evine gitmek olacaktı,belki şimdi onun evinin önünde Emel'i bekliyordur. Eğer onu ararsam yanında Ozan olabilirdi. Bunu pas geçip kendime bir kahve yapmak için mutfağa ilerledim.
Büyük ve geniş bir mutfkatı,ahşap dolapların içinden kahve aramaya başladım. Bir çok dolap boştu,ocağın yanındaki dolabı açtığımda kahveyi bulmuştum. Sıcak suyun kaynasmasını beklerken,birden korkuyla elimdeki kupa yere düştü.
Evin içinde yankılanan telefon sesi korkmama sebep olmuştu. Hızlı adımlarla salona gittiğimde çalan telefona cevap verdim.
"Benim Emel." Derin bir nefes verdiğimde rahatlamıştım,"İyi haber burada kimse yok." Bunu söylediğinde,"Umarım yanılıyım,umarım beni aramaz." Dediğimde,"Şimdiye kadar burada olmaları gerekiyordu ama yinede biraz beklememiz gerek." Ozan akıllı bir adamdı kesin şu an Emel'i izliyordur bundan adım kadar emindim.
"Kendine dikkat et lütfen,eminim şu an evinin önünde adamları vardır."
"Beni hiç merak etme,hadi kapatıyorum."
Kısa bir süre öylece duvara bakarken kendime gelip mutfağa gittim. Suyum kaynamıştı ama ilk önceliğim kırılan kupayı temizlemekti. Kırılan parçları çöpe attığımda kendime yeni bir kupa çıkarıp kahveyi içine boşaltım sıcak suyuda eklediğimde kahvem hazırdı.
Uzun bir aradan sonra tek başıma kahve içmek ister istemez gülümsemem sebep olmuştu.Şu beladan kurtulduktan sonra keyif kahvesi içmek çok iyi olacaktı. Salona geçtiğimde yağmur şiddetini arttırmıştı. Bir yandan kahvemi içip bir yandanda dışarıya bakıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK
Roman d'amour"Ona bu kadar çok mu değer veriyorsun?" Kafamı hızla sallayıp, "Çok."dedim."Onun için her şeyi yapar mısın?" Sorduğu sorulara kafamı sallayarak cevap veriyordum. "Arkadaşını öldürmemi istemiyorsan şartımı kabul edeceksin." Gözlerimi kısmış şartını...