Şarkı:"Sara Bareilles-Fairytale"
Hazal İzgen olmamak güzeldi.Kimse beni tanımıyordu,bakışlarıyla küçümsemiyordu ya da beni bir böcek gibi görmüyordu.Pahalı şeyler giyip salınmak zorunda değildim.Karmaşık şeyler yoktu.Yapılan partilerde klasik müzik çalmıyordu.Sevimsiz gülümsemeler yoktu.Yalnızca ben vardı.Dans vardı,müzik vardı,yemek vardı.Huzur vardı.
Buraya geleli üç hafta olmuştu ve anneciğimin bir sokak ilerisinde ki bir otelde kalıyordum.Her şey mükemmeldi.Sahilde güneşleniyori,geceleri bana dondurma ısmarlamak isteyen yakışıklılarla flört ediyordum.Mutluydum anlayacağınız.Buraya annemi bulmaya gelmiştim ama kendimi bulmuştum ve hiçbir şey umrumda değildi.İki günde bir Nisan’la konuşup ona burada yaptığım çılgınlıkları anlatmatıyordum ve onun Kuzey’yle başlayan yeni ilişkisinin ayrıntılarını dinliyordum.
Değişim sadece ruhumda değildi ayrıca.Saçlarımı çenemin hemen altında kestirmiştim ve lacivertimsi bir siyaha boyatmıştım.Aralarında açık mavi balyajlar vardı.Tenim her gün güneşlendiğimden dolayı bronzlaşmıştı ve kilo vermiştim.İçki içip kafamı dağıttığım bir gün sırtıma uçan on iki kuş olan bir dövme yaptırmıştım.
Hazal İzgen oturaklı,sessiz ve kuytu köşeleri seven yalnız bir tipti ama burada öyle olmak zorunda değildim.Gerçek ben tam burada kumsalda oturmuş hava yavaşça kararırken ufukta batan güneşi izleyen kızdı.Olmak istediğim kişi buydu ve hayatımda ilk defa olmak istediğim kişi davranmak istiyordum.Başkalarının istediği gibi değil…
Her şeyin güzel olmasının yanı sıra burada çok kötü bir şeyde vardı.Beni terke den annemin benden yalnızca birkaç km ötede olan pansiyonu vardı ve biricik oğluyla orada kalıyordu.Onunla bir kez bile konuşmaya cesaret edememiştim ama geldikten bir gün sonra kapılarının önünden geçerken onu ve oğlunu görmüştüm.Birbirlerine sevgiyle sarılmışlardı ve mutlu görünüyorlardı.Bir zamanlar annem olan ama gerçek annem olmayan annemle ben gibilerdi.Mutluluklarını birden ortaya çıkıp bozmak istemiyordum çünkü mutluluğunun bozulmasının ne demek olduğunu bilirdim.Ben doğuştan kaybetmiştim.Annem sevgisini oğluna vermişti.Ona bir yuva vermişti.Sıcak bir ev ve masaya birlikte oturan çekirdek bir aile.Sıcak yemeklerini yerken sohbet ediyorlardı.Babamda aynısını yapmıştı.O da tüm sevgisini Yağmur’a vermişti.Yağmur’a bir aile vermişti.Benim böyle bir şansım hiç olmamıştı.Ben annesinin eteğinde büyüyen ve masal kitaplarıyla yaşayan kızdım.Rapunzel mutlu olmuştu.Kırmızı başlıklı kız,külkedisi,uyuyan güzel,pamuk prenses…Onlar en sonunda cadıdan kurtulup,büyüleri bozmanın bir yolunu bulmuşlardı.Ben de öyle olacağına inanıyordum.Hayatım bir çeşit peri masalıysa bir gün cadıyı yendiğim kısma gelecektik ve o kısma geldiğimizde havalı bir çıkış yapmak için şimdiden hazırlanıyordum.Daha önce söylediğim gibi yeni Hazal biraz dişli bir sürtüktü ve onu yere düşürmek için iki kat fazla uğraşmaları gerekecekti.Kazanan olmak için can atıyordum.
Üzerime sarı bir elbise giyip ayağıma beyaz babetler geçirdiğimde topuklu olmadan yaşayacağım günlerin ne kadar güzel olacağını düşündüm.Yaniher kadın gibi topuklulara-tercihen prada-bayılırdım ama keyfime de düşkündüm.Yirmi santim topuklular cehennem azabı gibiydi.Çekilecek hiçbir yanı yoktu.Gülümseyerek sahilde ki bir restorana girdiğimde bugünün burada geçirdiğim diğer her gün gibi harika olacağına dair çok güzel bir inancım vardı ama öyle olmadı.Hayatım da hiç güzel şeyler olmuyordu ki…
Sevgili biyolojik annem tam karşımda ki masada oğluyla birlikte keyifli sohbetleri eşliğinde yemek yerken içimde kaynayan bir öfke olduğunu hissetmiştim.Ben yalnızdım ve onlar mutlulardı.Onların hemen arkasındaki masaya oturup çantamdan telefonumu çıkarıp anne oğulun uzaktan bir fotoğrafını çektim ve yanıma gelen garsona siparişimi verdikten sonra gözlerimi sahile vuran dalgalara çevirdim.Beynimde kendilerine kurdukları sofrada oturmuş yemeklerini yiyen iki farklı Hazal aralarında yorucu bir tartışmaya girmişlerdi.Biri anneme gidip her şeyi anlatmamı ve onun hayatını zehir etmemi istiyordu.Diğeriyse buradan uzakta bir ev tutup taşınmayı düşlüyordu.Her iki türlü de kimsenin canı benim kadar yanmayacaktı ve hala öğrenemediğim gerçekler vardı.Adlandıramadığım hisler,bir türlü seçemediğim adamlar vardı.İntikam almak istemiyordum.Tek istediğim yatağımın içine girdiğimde benden saklanan gerçeklerin artık canımı yakmamasıydı.Garsonun önüme koyduğu salatadan bir çatal alıp açlıktan büzüşen midemi rahatlattığımda:"Aşkım!"diye ciyaklayan bir kızın koşarak gerçek annemin masasına gelip kollarını cici kardeşimin boynuna doladı.Kızın nasıl bir şey olduğunu buradan göremiyordum ama ince,uzun,manken gibi bir kızdı ve bir an için aldığım kilolardan utanmıştım.Nedensizce içimde ki Hazallardan ayrı bir ses bu kızı bir yerden tanıdığımı söylüyordu.Gözlerimi kısıp onları izlemeye devam ettim.Annem sakince yemeğini yemeğe devam ederken oğluna ve onun kız arkadaşına gülümsüyordu.Adını bilmediğim kardeşim kollarını kızın beline dolayıp onu etrafında döndürürken kızın sarı saçları etrafa uçuştu ve kızın yüzünü açığa çıkardı.Onu yere indirip yüzünü avuçları arasına aldığında içimdeki Hazallar bir ağızdan:"Bu Koray'ın yanındaki kız!"diye bağırdılar.Bir saniye için donup kaldım ve ardından kendi içinde,insanların konuşarak yaptığı uğultuyu bastıracak kötü bir şey yaptım.Kahkaha attım.Restorandaki herkesin kafası bana dönerken gözlerim sarışın kızın gözleriyle buluştu.Gerilen yüzünden anlaşıldığına göre o da beni tanımıştı.Gülümseyen yüzü bir anda asıldı ve açılan ağzını zorlukla kapadı.Büyük ihtimalle burada olmadığı zaman içerisinde insanların hakkımda söylediği şeyleri düşünüyordu.Yüzüme uzun bir süre baktıktan sonra kafasını sağa sola salladı ve sevgilisine döndü büyük ihtimalle benim Hazal İzgen olduğuma ihtimal vermemişti.Eh,değişmiştim.Eski Hazal olsaydı güzelim kahverengi saçlarını siyaha boyayıp mavi gözlerini cam gibi ortaya çıkarmazdı.Hala tek tük bana bakan insanların daha fazla dikkatini çekmemek için sessizce yerimden kalkıp kapıya yürürken arkamda bıraktığım sarışının üvey kardeşimle ne ilgisi olduğunu düşünüyordum.
Odamda bilmem kaçıncı Shameless bölümünü bitirirken tabağımda kalan son cipsi ağzıma attım ve gözlerimi kapayıp yatak başlığın yasladım.Kafamda düşünceler fır dönüyordu.Hazallar el birliğiyle bir çıkar sonuç bulabilmek adına beynimde bir oraya bir buraya yürürken sinirle iç çekip yataktan kalktım ve telefonumu alıp Nisan'ı aradım.Nisan üçüncü çalışında telefonu açıp:"Naber,maviş!"diye şakıdı.Yüzümü buruşturup:"Şunu demekten vazgeç!"diye ciyakladım.Sesim fare sesi gibi çıkmıştı.Hala bana maviş denmesinden hoşlanmıyordum.Kendimi kafese tıkılmış kuş gibi hissediyordum ve aslında bu şuanki durumuma oldukça uygundu.Bilgisayaraı ayakalarımla ittirip yatağıma uzanırken hala kıkırdayan Nisan'a:"Neyse.Bir şey sormam lazım."dedim.Nisan ciddileşen ses tonuyla:"Ne oldu?"diye sordu.Benim için endişeleniyordu ve bu çok hoşuma gidiyordu.Birilerinin beni sevdiği gerçeği kırılmış kalbimin ritminin değişmesine neden oluyordu:"Bana bir şey olmadı."deyip onu rahatlattıktan sonra asıl konuya geldim ve:"En son gittiğimiz partide Koray'ın yanında olan kız kimdi?"diye sordum.Nisan:"Sevgilisiydi."diye cevapladığında:"Ayrıldılar mı?"diye sordu.Nisan"Hayır.Niye soruyorsun?"diye sorarken sesi meraklıydı ama şuan ona bir şey söyleyemezdim.Benimde pek bir şey bildiğim söylenemezdi çünkü."Sonra anlatırım."diyip telefonu kapadıktan sonra yatağımda doğruldum.Beynimde ki iki farklı Hazal el birliğiyle bu kızı konuşturmanın bir yolunu bulmamı ve sonra yeni Hazal'ı insanların üzerine salmamı istiyorlardı.Bende bunu istiyordum ama ne kadar değişmiş olsamda birini tehdit edebilecek aşamada bir sürtük olmadığımı biliyordum.Bu yüzden telefonumu alıp çok para yazacağını bildiğim telefonu tuşladım.Telefon bir kaç çalıştan sonra açıldı ve bir zamanlar hayatımı zehir eden tek düşmanımın sesi duyuldu.İlk kez ondan yardım isteyeceğim için tedirgindim ama birini konuşturabilecek bir numaralı sürtüğün o olduğunu biliyordum:"Yardıma ihtiyacım var."deyip her şeyi anlattım.Telefonu kapattıktan sonra gülümsedim ve Göksu’yla yaptığım anlaşmanın bana neler getireceğini düşünmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ÇEŞİT PERİ MASALI
ChickLit"Bu bir çeşit peri masalıysa cadıyı yendiğim kısma gelebilir miyiz artık?"