“Gerçekten mükemmel entrika planın bu mu yani Göksu? Cidden mi?” Göksu uzandığı şezlongunda başını bana doğru çevirip bıkkınlıkla:”Evet!”dedi. Bana yardım etmesi için arayıp yanıma çağırdığım kendini hayatımı zehir etmeye adamış kuzenim Göksu şuan tıpkı ilk geldiğimde benim olduğum durumdaydı. Kendini ege denizinin dalgalarına bırakmış,kumsalda ayaklarını kumlara sürtüp,vücudunun güneşin parlak ışıklarıyla okşanmasının keyfini sürüyordu. Bu onun için iyiydi. Her şeyi bir kenara bırakıp kendini yaz güneşine vermenin güzel olduğunu biliyordum. Güzelden de öteydi büyüleyiciydi bu his. Yine de Göksu’yu buraya üvey kardeşimi ve Koray’ı yürüyen sarışın beladan kurtarmak için getirmiştim. Bir zamanların entrikalar kraliçesi Göksu’ysa yattığı şezlongtan bana bir bakış atıp:”Git konuş.”demişti. Evet,evet.Gerçekten dahiyane bir plandı.Zaten konuşmak benim aklıma gelmemişti çünkü. Göksu benimle uğraşmadığı zamanlarda gerçek bir kötü olamıyordu heralde. Ayağımla şezlongunu tekmeleyip:”Harika bir plan sahiden kraliçe arı. Blair Waldorf,Lemon Brileand,Allison Dilaurentis bu söylediğini duysa sana göz devirirdi. Bu kraliçe arı’lık kurallarına aykırı. Ne oldu sana içine saf kız mı kaçtı ? ” Bağırışım kumsalda huzurla güneşlenen ince ve seksi kızların bana dönmesini sağlarken Göksu’ysa sadece gülmüştü. Şezlongunda doğrulup Kafasındaki süslü hasır şapkayı çıkarıp saçlarını savurdu ve:”Peki öyleyse.”dedi. Ayağı kalkıp üzerine beyaz tül elbisesini üzerine geçirdi ve ben tanrıçayım gülüşüyüyle birlikte arkasını döndü ve giderken:”Hadi!”diye bağırdı.
Anlaşıldığı üzere kötü kızlığın kitabını yazmış ve gittiği her yerde avrupanın kraliçe arılarının Türkiye versiyonu olmuş Göksu’nun elbette bir B planı vardı. Asıl sorun bu B planı bizi sarışın bela sorunundan temelli olarak kurtarabilse bile –ki ihtimal vermiyordum- benim içinden sıyrıldığım ve yepyeni mükemmel bir hayatımı yeniden İzgen felaketine sürüklüyordu. Göksu’nun yeni dahiyane planı bir ege partisi düzenlemekti. Bana sormadan her şeyi ayarlayıp bir de uzakta olmak istediğim herkesi çağırmıştı. İnsanları bu partiye geleceğini tabi ki biliyordum. Geleceklerdi çünkü bu bir İzgen partisiydi. Hazal İzgen’in partisi. Geleceklerdi çünkü sosyetede adım geçtiğinde işin içinde saçma sapan bir felaket her zaman olurdu. Geleceklerdi çünkü ben Hazal İzgendim ve hayatımda ilk defa Göksu’yla kavga etmekten başka bir şey yapıyordum. Bir parti yapıyordum. Sosyetenin gelip benim yaptığım saçma bir partiyi izlemekten daha iyi ne işleri olabilirdi ki?
Daha önce hiç parti hazırlıklarıyla yakından ilgilenmemiştim. Parti düzenlemenin gösteriş meraklısı salakların vakit öldürmek için yaptığı saçma bir şey olarak düşünürüm ama şimdi önüme konulan her pastanın tadına bakıyor,içkileri belirliyor,partinin konseptinin ne olması gerektiğiyle ilgili fikirler yürütüyordum. Göksu partinin bir havuz partisi olması gerektiğini düşünüyordu. Bikinili kızlar,kaslı erkekler… Bunun havalı ve seksi olduğunu vurguluyor ve odak noktamız sarışın bela gece kimin koynuna girmek isterse diğerine onun bir sürtük olduğunu göstermenin en kolay yolunun bu olduğunu söylüyordu. Atladığı tek nokta sarışının seçmediği kişinin kalbinin tuzla buz olacağıydı ve ben kalplerinin kırılmasını önlemek için Göksu’yla işbirliği yapmanın tadına varıyordum. Sadece güneşlenip tatilimi geçirebilecekken hem de. Yatağımı kendi yatağıymış gibi kullanan Göksu elindeki cipsin son kırıntılarını ağzına boşaltırken kıkırdayıp:”Artık konsepti seçmek zorundasın Hazalcık.”dedi. Geldiğinden beri bana takabileceği tüm salak isimleri takmış,ismime göre yeni şeyler türetmişti ve bu işin sonunda boğazını sıkmak zorunda kalacaktım.”Kes sesini! “diye tıslayıp elimdeki yastığı kafasına geçirdim.Göksu’nun sakin kıkırtısı kahkahaya dönüşürken sinirle ellerimi saçlarımdan geçirdim ve elime gelen siyah tellere bakarken ofladım. Beni sinir hastası yapacaktı. Bir hastaneye kapatılmamı sağlayacaktı. Gözlerimi kapayıp sakinleşmeye çalıştıktan sonra çantamı açıp kitabımı çıkardım ve kafamı boşaltmaya çalıştım. Belki bir şekilde Göksu’yu dinlemeyi bırakabilirdim. Kitabın saf kız karakterinin bir partiye davet edildiğini okuduktan sonra duraklayıp kafamı yatakta telefonuyla oynayan Göksu’ya çevirdim. Evren bana mesaj falan mı gönderiyordu? Kitaptaki partinin detaylarını anlayabilmek için beş kez okuduktan sonra gülümseyip:”Buldum!”diye bağırdım. Göksu gözlerini devirip ayağa kalkarken:”Klişe bir ey olursa seni öldüreceğim.”diye mırıldandı. Göksu geldiğinden beri ilk neşeyle konuştum:Bunu havuz partisi isteyen bir kızın söylemesi ironik.” Odadan çıkarken ikimizde kahkaha atıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ÇEŞİT PERİ MASALI
Literatura Feminina"Bu bir çeşit peri masalıysa cadıyı yendiğim kısma gelebilir miyiz artık?"