BİR ÇEŞİT PERİ MASALI"23"

438 30 4
                                    

Multimedya= Katy Perry - Hot N Cold

Hala okumaya devam eden ve bana yorumlarıyla ilham veren herkese gelsin. Harikasınız.

Demir'in koltuğunda, Demir'in kucağına uzanmış film izliyordum. Hayatımda olan kötü şeylerin ardından burada böyle huzurlu bir şekilde film izliyor olmak şaşırtıcıydı. Ama buradaydım işte. Bu kez gerçek prensimin kollarında yazılabilecek en değişik, kötülerle ve entrikayla bezenmiş bir masal yazıyordum. Kim ne derse desin bu bir çeşit peri masalıydı. İşin aslı herkesin hayatı bir peri masalıydı. İyi ya da kötü hepimiz kötüler ve iyilerle karşılaşıyorduk. Hepimiz zorluklarla mücadele ediyorduk. Acı her zaman oluyordu ama bir şekilde kazanmanın bir yolunu bulabiliyorduk. Kafamı Demir'e doğru çevirip uzun zamandır aklımda dolanan soruyu sordum:" Bana aşık olduğunu ne zaman anladın?" Demir başımın üzerine bir öpücük kondurup güldü ve konuştu: " Sanırım beraber içtiğimiz geceydi. Sen masum, güzel ve asiydin. Nisan'a ya da diğer tüm kızıllara hissettiğim şeylerin aksine sen doğaldın. Yaşadığın çevreye ayak uydurmuştun ama yine de tüm bu çıtkırıldım sosyete kızlarının içinde parlıyordun. " dedi. Yüzümde oluşan aptal gülümsemeyle Demir'in dudaklarına kendi dudaklarımı bastırdım. Onu seviyordum. Gerçekten seviyordum. Sosyete hayatımı mahvetmiş, karışık aile bağlarım beni yıpratmıştı ama işte şimdi buradaydım. Gerçek prensimin kollarında huzurlu ve mutluydum. Televizyonda bininci kez izlemek istediğim Son durak vardı ve ondan gelen çığlık sesleri eşliğinde sevdiğim adamı öpüyordum. Bu güzel ve değişikti. Yani genelde romantik komedi ya da aşk şarkısı eşliğinde öpüşülürdü ama biz biraz değişik bir çifttik zaten. Tanışmamız, aşık olmamız ve birbirimize aşkımızı itiraf edişimiz tamamen değişikti. Biz değişiktik. Demir'in dudakları dudaklarımda boynuma, boynumda elbiseme doğru ilerlerken derin bir nefes aldım. Sinan'la öylesine bir seks yapmıştım ama Demir'le içinde aşk olan, duygu yüklü bir sevişme olacaktı. Demir üzerimdekileri çıkarırken bende titreyen ellerimle onun üzerindekileri çıkardım. Demir gözlerini gözlerime dikip yavaşça:" Bunu şimdi yapmak istediğine emin misin?" diye sordu. Eh, emin olduğum bir şey varsa o da buydu heralde. Kafamı sallayıp gülümsedim. Cevap verecek durumda değildim. Tek istediğim öpücüklerini, dokunuşlarını, onu hissetmek istiyordum. Onunla bir bütün olmak, kendimi onun kollarına bıraktım. Demir'in öpcükleri tenimi yakarak ilerlerken bacaklarımı onun beline doladım. Odada öpücüklerimizin ve tenlerimizin birbirine çarpış sesi doldururken gözlerimi kapayıp tırnaklarımı Demir'in sırtına geçirdim. Zevk tüm vücudumu dört bir yandan sarmalamış, beni bulutların üzerinde bambaşka bir dünyaya ulaştırmıştı.

Demir'in koltuğunda çırılçıplak bir şekilde, üzerimizde ince bir battaniyeyle uzanıp filmi baştan başlatmıştık. İkimizde mutluyduk. Günümüzü kanepede öylece uzanarak geçirip gece olduğunda Demir'in yatağında huzurlu bir uykuya dalmıştık.

Gün ışığı perdenin arasında süzülüp içerisini aydınlattığı sırada Demir'in mutfağında krep yapıyordum. Üzerimde Demir'in siyah bir tişörtü vardı ve kendimi çok iyi hissediyordum. Katy Perry'nin Hot N Cold şarkısını mırıldanarak krep yaparken olduğum yerde zıplıyor, kendi etrafımda dönüyordum. Demir arkamda ilerleyip kollarını belime doladığında gözlerimi kapayıp kendimi ona yasladım. Bu tüm hayatım boyunca yaşadığım en güzel sabahtı. Demir yanağıma bir öpücük kondurup:"Günaydın." Dedi. Elimdeki kaseyi bırakıp kollarımı Demir'e doladım ve neşeyle:"Günaydın." Diye şakıdım. Mutluydum. Yeniden kaseyi alıp kreplerime kendimi verirken:"Sana krep yapıyorum." Dedim. Mutfakta iyi falan değildim ama annem- beni büyüten, benim için her zaman gerçek olacak annem- beni zorla mutfağa sokup bir şeyler yapmamı isterdi. Böylece sonunda bir kaos yaratsam bile bir şeyler yapabilmeyi öğrenmiştim. Demir gülerek masaya otururken:"Çok heyecanlıyım." Diye mırıldandı. Muhtemelen ölüp ölmeyeceğini düşünüyordu. Krepleri masaya koyup, çaylarımızı doldurdum. Demir krebini keserken:"Bugün ne yapacaksın?" diye sordu. Omuz silktim. "Göksu'ya gideceğim." Dedim. Son gelişmeleri deli gibi merak ettiğini biliyordum. Demir kafasını sallayıp:"Beraber çıkalım öyleyse." Dedi.

Üzerimdeki çiçekli elbiseyle birlikte Göksu'yla kaldığımız eve ulaştığımda kapıyı anahtarla açıp:"Ben geldim!" diye bağırdım. Göksu'nun odasına girip yatağına hızla atladım. Göksu şaşkınlıkla çığlık atıp yere düştüğünde küçük bir kahkaha attım. Bu genelde Göksu'nun beni uyandırma şekliydi ama bugün havamdaydım ve onu kendi silahıyla vurmayı seviyordum. Göksu gözünün önüne gelen saçları ittirip hırsla:"Seni sürtük." Dedi. Bu haline gülüp:"Bende seni seviyorum."Diye mırıldandım. Göksu her zaman benimle uğraşan deli karliçe arıydı ve şimdi yerde ayıcıklı pijamaları, dağınık saçlarıyla oturuyordu. Ayağa kalkarken:"Her şeyi anlatacaksın." Diye cırladı.

Göksu en sonunda hazırlanabildiğinde evden çıkmak üzere kapıya ilerlemiştik ama açtığımızda ikimizde üvey annemi görmeyi beklemiyordum. Üvey annem adeta çökmüş bir şekilde kapıda öylece dikiliyordu. Saçları dağınıktı ve üzerindekiler oldukça kötü görünüyordu. Üvey annem elinde tuttuğu zarfı bana uzattı ve:"Yağmur senin yüzünden öldü." Dedi. Belki de bu tam olarak mutlu bir sabah değildi.

BİR ÇEŞİT PERİ MASALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin