BİR ÇEŞİT PERİ MASALI"4"

1.4K 77 7
                                    

 Üzerimde dolabımın üvey annem tarafından doldurulduğu kısmında bulduğum bordo,dehşet kısa Chanel bir elbise ve memur bir ailenin beş aylık geçimini sağlayacak fiyatta olan Louboutin’lerle birlikte,müzik seslerinin doldurduğu barlar sokağının başında daha sabah tanıştığım bir kızla dikilirken mantıklı tarafım beynimin içinde:"Sen bir salaksın!"diye söylendi.

 Nisan elini kızıl saçlarının arasından geçirirken bu sabahtan beri bininci kez  belalı erkek arkadaşına oynayacağımız oyunu anlatmaya başladı:"Senin yapman gereken pek bir şey yok.Sadece o pisliği dışarı çıkaracaksın.Normalde ben çıkartırdım ama pislik herif  görevlilere beni içeri almamaları için talimat vermiş.Seninde bileceğin üzere paranın açamayacağı kapı yok."Bana dönüp gergince gülümsedi ve elbisemi işaret edip:"Bu elbiseyle bağlaman kolay olacak zaten."dedi.İçeri girmeden önce onu nerede bulacağımı yeniden tekrarladıktan sonra beni bırakıp arka sokağa doğru yürüdü.

 Daha önce hiç bara gelmemiş biri olarak gözlerim etrafı tararken,ciğerlerim yoğun sigara,alkol ve ter kokusuyla doldu.Etraftaki manzara tıpkı filmlerdeki gibiydi.Kızlar Victoria Secret defilesinden,erkeklerde reklam filmi afişlerinden fırlamış gibiydiler.Tüm kızlar dizlerinde en az iki karış yukarıda elbiseler ve yirmi santim topuklularla geziyorlardı.Yüzlerinde tonla makyaj vardı ve saçları on iki saat kuaförde kalmış gibiydi.Erkeklerse üzerlerinde marka kıyafetler ve en az kızlar kadar uğraşılmış saçlarıyla fazla havalılardı.Barda fazla yüksek,gürültülü bir müzik vardı ve kokusu ne kadar berbat olsada ortamı tamamlıyordu.

 Nisan'ın bin kez talimat verdiği üzere resmini gösterdiği çocuğu,anlattığı yerde buldum.Barın en köşesinde yanında dört kızla birlikte  kahkaha atıyordu.Kulağına bir şeyler fısıldarken koltuğa oturdum ve en sahici,sürtük gülümsememle çocuğu süzüp:"Selam."dedim.Saçlarının önünü özenle kaldırmış olan,yeşil gözlü çocuk yanındaki kızıl kızdan dikkatini bana çevirip,alaycı bir gülümsemeyle beni süzüp:"Yenisin galiba"dedi.Yanımdaki kızın adını bilmediğim bir içkiyle dolu olan bardağını alıp kafama dikerken gülümsedim ve ardından bardağı kıza geri verip:"Öyleyim."dedim.İçki ilk başta boğazımı yaksada tadı fena da değildi.Çocuk beni baştan aşağı süzerken yüzünde:"Ben belayım benden uzak dur"diyen bir gülümseme vardı.Nisan'ın bu çocuğa nasıl bulaştığını ya da bu çocuğu dışarı çıkardığımda ona ne yaptırıp da kurtulacağını bilmiyordum.Ama söz verdiğim gibi yapmam gereken tek şey onu buradan çıkarmaktı.Adını öğrenmeye zahmet etmediğim çocuk diğer kızlara kalkmasını işaret ederken koltukta bana doğru yaklaştı.Aramızda sadece bir iki santim bırakacak kadar yüzüme eğildikten sonra konuştu:"Peki benim kim olduğumu biliyormusun?"diye sordu.Dudağımı dişleyip güldüm ve:"Umrumda değil."diye fısıldadım.Sesimin seksi ya da tahrik edici olmasını umuyordum.Elini yavaşça çıplak bacağıma koyarken gözlerini gözlerime dikip:"Adın ne?"diye sordu.Elimi yavaşça elinin üstüne koyaken içimdeki Hazalların:"Senden iğreniyoruz."diye bağırdıklarını işitiyordum.Onları zihnimin gerisine itekleyip işime yoğunlaştım ve başımı iki yana sallayarak:"Adımı söylersem işin gizemi kalmaz"dedim.Çocuk bana biraz daha eğilip dudaklarıma yönelirken bunu yapmanın ne kadar doğru olduğunu düşünüyordum.Onu durdurmam gerekiyordu ama bir anda şoka uğramıştım.Ne yapıp da kurtulacağımı düşünürken arkamdan gelen bir erkek sesi işittim.Tanıdık bir  erkek sesi.Kafamı sesin geldiği yöne çevirirken gözlerimi gerçek olup olmadığını ölçer şekilde kırpıştırdım.Evet.Hepinizin de tahmin edebileceği üzere karşımda duran sesin sahibi Orkundu.Değişmez kahramanım.Bir şekilde her yerde karşılaştığım çikolata rengi gözlü çocuk.Onun burada ne işi vardı? Ya da beynimi asıl kurcalayan soru beni neden hep birilerinin eli bacaklarımdayken buluyordu?Orkun beni biraz süzdükten sonra yanımda ki çocuğa:"Merhaba Demir"dedi.Anlaşılan adı Demirdi.Adının Demir olduğunu daha şu saniye öğrendiğim çocuk alaycı yüz ifadesini bozmadan Orkun'a bakıp,sinir bozucu bir şekilde konuştu:"Ne iş?Baban barların kalite kontrolü için seni mi görevlendirdi?"Orkun da tıpkı Demir gibi gülerken koltuğun diğer ucuna oturdu ve güldü.Bu gülüşüyle daha önce hiç karşılaşmamıştım.Bu gülüşü kesinlikle "ben bir belayım" diye bağırıyordu ve beni korkutmak yerine kendine hayran bırakmıştı.Orkun Demir'in sorusunu yanıtsız bırakırken bana dönüp:"Selam."dedi.Ona:"Selam"diye karşılık verirken bakışlarımı ayakkabılarıma çevirdim ve Demir'i buradan nasıl çıkaracağımı düşünmeye başladım.Çoktan Nisan'ın yanına gitmiş olmalıydık.Demir kolunu boynuma atıp beni kendine çekerken gözlerimin istemsizce büyüdüğünü biliyordum.Demir beni iyice yakınına çektikten sonra yeniden konuştu:"Bu gece Kuzey yok ortalarda.Çoktan damlamış olması gerekiyordu."Orkun Demir'in sorusunu yanıtlamak adına ağzına açtığı sırada yanına başka bi çocuk oturdu.Özenle yapılmış sarı saçları ve açık renk mavi  ya da gri gözleri vardı.Gözlerinin rengini ışıklar yüzünden tam olarak algılayamıyordum.Karşı koltukta gevşekçe sırıtan çocuk koltukta yayılıp:"Ben her zaman buralardayım Demir."dedi ve bana döndü:"Bu kız senin tipin değil sanki.Kızıl seversin sen."Diye devam etti.Demir'in kızıl sevdiğini tahmin etmek o kadar da zor değildi.Ben gelmeden önce burada oturan kızlar kızıldı.Nisan da kızıldı.Nisan.Ah,bu çocuğu dışarı nasıl çıkaracağım ben? Demir bana dönüp güldükten sonra adı Kuzey olan sarışına:"Bir de böylesini deneyeyim dedim."dedi.Bu cümle kesinlikle midemi bulandırmıştı.Şuan sürtüğün teki gibi görünebilirdim ama hiçte öyle değildim.Masum olduğum da söylenemezdi ama sürtük değildim.Kendimi ortamdaki gergin ve dalgacı sohbetten soyutlarken koltukta biraz yana kaydım ve Demir’i dışarı nasıl çıkaracağımı düşünmeye başladım.

BİR ÇEŞİT PERİ MASALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin