Multimedya:Hazal
Şarkı:"Taylor Swift-The story of us"
Okulda ilk kez meslekleri işlemeye başladığımızda doktorları ve hemşireleri şifa dağıtan melekler olarak görürdüm.Öğretmenler bilgelerdi,mankenleri ve oyuncuları periler olarak ve polisleri kahramanlar olarak tanımlardım.Büyüdükçe tüm tanımlarım yok oldu.Manken ve oyuncuların yalan söyleyen,burnu büyükler olduğunu,öğretmenlerin öğrettikleri şeylerin hiçbir halta yaramadığını,doktorların her hastalığı yok edemediğini bazen etmeye çabalamaya bile gerek görmediğini,polislerinse adalet dağıtmak adını verdikleri sorgulamadan insanları parmaklıklar ardına tıktığını fark etmiştim.Meslekler asla bize anlatılan kadar kusursuz olmamıştı.Bunu anladığımda on üç yaşındaydım ama şimdi daha iyi kavrıyordum.Dünyanın düzeni buydu.Kusursuz diye bir şey yoktu.Doktorların bazı hastaları ölmeliydi.Öğretmenler kitaptan öğretmeye devam etmeliydiler.Manken ve oyuncular bize hayaller kurabileceğimiz gerçek üstü pırıltılı bir hayat kurmalıydı.Polislerin gerçek adaleti sorgulamasının gereği yoktu.Düzen buydu ve bozulurlarsa dünya yaşanmaz bir yer olurdu.
Polis merkezinde ki sorgu odasında otururken aklımdan güzel şeyler geçirmeye çalışıyordum.Tek boynuzlu atları,sihirli diyarları,yakışıklı prensleri,çikolatayı,pandaları,yavru köpekleri…Dünyayı katlanılabilir kılan şeyleri…Gözlerimi kapatıp dalgaların kıyıya vururken çıkardığı sesi dinleyerek etrafımda döndüğümü hayal ediyordum.Sonra gözümü açıyordum ve bomboş odaya göz gezdirip sıkıntıyla ofluyordum.
Anlayamayadığım bir çok şey vardı.Yağmur annemi öldürdüyse o zaman neden beni şikayet etmişti?Yağmur annemi neden öldürmüştü?Babam buna nasıl izin vermişti?Polisler neden bir şey bulamamışlardı?Annemin mezarı neredeydi?Sorularım zihnimde bir bir belirip sonra kayboluyordu ve hala neden burada olduğumu anlamıyordum.Kız kavgalarının sonunun böyle bittiğini hiç duymamıştım.Ayrıca günüm mükemmel gidiyordu.Orkun’la gerçekten bir şeyler deneyebilirdik.Belki birbirimize aşık olurduk.Evlerdik.Çocuklarımız olurdu.Mutlu olurduk.Mutlu bir aşk hikayesine sahip olabilirdik.İçimdeki sürtük Hazal’ın pembe renkli ojelerini incelerken kafasını iki yana sallayıp:”Tam bir salaksın”diye mırıldandığını işetebiliyordum ama bazen gerçekten normal bir hayata sahip olmak istiyordum.Mutlu bir son istiyordum.Aşık olmak.Acı çekmek ve bu acıyı çektiğime şükretmek istiyordum.Orkun’dan sadece hoşlanıyorda olabilirdim ama şuan için aşık olabileceğim tek kişi oydu değil mi?Benim prensim olabilirdi.Bir atı yoktu ama markasını bilmediğim gri renkli pahalı bir arabaya sahipti.İçimdeki Hazallar aynı anda tiz birer kahkaha attılar.Mantıklı Hazal.”En iyi aday gerçekten Orkun mu?”diye sordu.Diğeriyse sakızını bir kez daha patlatıp:”Salaksın”diye tekrarladı.Onu:”Hiçte bile!”tersledim.Ama bunu dışımdan yapmıştım ve tam bu sırada içeri bir polis memuru girmişti.Benim deli olduğumu düşünecekti.Bunu bazen bende düşünüyordum gerçi.
Kafamı kapıya doğru çevirdim ve sandalyemde oturuşumu düzelttim.Polis memuru karşıma bir sandalye çekip oturdu ve:”Merhaba Hazal Hanım”dedi.Başımı hafifçe salladım.Polis memuru konuşmaya devam etti:”Kız kardeşinizi dövüp hastanelik etmişsiniz.Bunu neden yaptınız.”Gözlerimi gözlerine diktim ve ona atabileceğim en soğuk bakışı attım.Hiçbir şey söylemeyecektim.Yağmur annemi öldürmüştü.Bunun hala saçma olduğunu düşünüyordum ama gerçek buydu ve ben az bile yapmıştım.Keşke kardeşimi ele verebilecek kadar kötü olsaydım ama değildim.Her şeye rağmen Yağmur’u seviyordum.Onunla küçükken birlikte uyuduğumuzu hatırlıyordum.Ona annemin bana anlattığı masalları anlattığımı hatırlıyordum.Bütün Nicholas Sparks filmlerini en az otuz defa izlediğimizi hatırlıyordum.Yağmur kardeşimdi ve hala içimde bir yerlerde onun annemin öldürecek kadar kötü olduğuna inanmıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ÇEŞİT PERİ MASALI
Chick-Lit"Bu bir çeşit peri masalıysa cadıyı yendiğim kısma gelebilir miyiz artık?"