4.BÖLÜM - AŞK, MUCİZELERDE SAKLIDIR.

8.2K 873 75
                                    

“Evet Özge, cesaret... bir... iki... ve üç... şimdi...”
“Yok şimdi değil!” dedi içinden. “Ay kalbim, hazır değil! Ya kalkar da karşıma dikilirse? Ya ben seni unutamadım, sensiz olamadım derse? Yemin ederim düşer bayılırım. Of! Tamam tamam sakin olmalıyım. Yani sonuçta adam herkesin ortasında öpecek değil ya!” derin bir nefes aldı. “Öpemez canım!”

“Kim öpemez? Kızım Özge iyi misin sen?”
“Ay sonuncuyu dıştan söyledim.”
“Ne?”
“Ya anne Allah için iyi olsam kendi kendime konuşur muyum? Deli miyim ben? Deliyim yani de, ay lafa tutma!” yerinden hızla kalktı ve yürümeye başladı. Üstünü silkelemiş gibi yaparken adamın yanına yaklaştı. “Hayır... Hayır... garson şekil!” diye inledi kendi kendine.

*

Adam sipariş alan garsona menüyü uzatırken, garsonun arkasından üstünü silkeleyerek geçen kıza gözü takıldı.
Bu o muydu gerçekten? Hayır, gözlerinin ona oynadığı oyundu yine. Daha neler... Burada? İmkansız değildi ama... Olabilir miydi?

Giden kızı izledi gözleri, garson önündeydi ve tam görememişti o yüzden. Lanet olsun! Önüne döndü ve sohbetine devam etti. Bu oteldeyse görürdü nasılsa yeniden kızı.

*
Kız ise sinirden kendi kendini yiyecekti. Lavabonun tezgahına dayadı ellerini. “Ya Özge nasıl da hasret kalmış sana? Baksana kollarına sarıldı, bırakmadı da! Zor kurtuldun elinden!” eliyle tezgaha vurdu, “Of! Of! Of! Lanet olsun!” sonra aynaya baktı, “Aslında tanırdı da o garson yüzünden tanıyamadı, hepsi o kuyruklu garson yüzünden! Evet evet onun suçu!” üstünü temizledi ve geri döndü.

Ama bu sefer de masasındakilerle sohbete dalmıştı. “Ne bahtsızım ya!”
Masasına oturdu, arkasına da bakamıyordu, adama sırtı dönüktü.
Göremiyordu onu. Ne sanmıştı ki? Dört sene geçmişti aradan ve tek bir gün birlikteydiler.

“Kızım canlı müzik varmış gidelim mi birlikte?”
“Ne dinleyeceğim babacım orada? Söyler misin bana? ‘Tanımazsan tanıma, ben söz verdim Allah’a’ şarkısını mı? Gidin Allah aşkına,” masasından hışımla kalktı, “Ben odamdayım. Adam beni tanımamış, daha canlı müzik diyorlar bana, can kaldı sanki müziği eksik!” kendi kendine konuşarak odasına çıktı.

Bütün akşam odasındaki balkonda kahve içip, müzik dinledi. Yine onu, o büyülü tek günü düşündü.

*

Alanzo da odasına erken çıkmış ve yine balkonda durup, viskisini içiyordu. Yıllar sonra ilk kez Türkiye’ye gelmişti. O kızın tekrar aklına gelmesi tuhaftı.

“Evet kesin ondandır,” dedi kendi kendine. Bu kadar tesadüf olamazdı. “Özge...” diye mırıldandı. Kendi kendine güldü sonra. “Saçmalık...” viskisini bitirip, odasına geçti. Çalan telefonu açtı hemen.

“Bay Pietro?”
“Buyurun.”
“Efendim çağırdığınız bayan geldi, odanıza gönderelim mi?”
Alanzo derin bir nefes aldı, “Hayır yorgunum. Kimseyi istemiyorum,” deyip, telefonu kapattı ve kendini yatağa attı.
O da Özge gibi yıllar sonra o tek bir günü düşünmüştü bütün gece.

***

Sera tam uyuyacakken kapısı çalınınca, sinirle kalktı yataktan. Açtı ve karşısında patronunu gördü.
“Mesaim yeni bitti, yine mi bir şey var?” diye çemkirdi.
“Patronuna bağırma.”
“Mesai dışındayım, ayrıca yorgunum. Uyumak istiyorum.”

“Bende gül yüzüne özlemimden gelmedim. Odaya sakın ama sakın erkek alma. Burada iş için bulunuyorsun unutma,” dedi işaret parmağını sallayarak.
Sera yumruklarını sıktı. “Ne demek istiyorsun sen be? Sanki her dakika eve erkek atıyordum. İki haftadır tanışıyor olabiliriz ama ben düşündüğünüz gibi biri değilim Bay Ferrar.”

BİR ROMA MASALI * MASAL SERİSİ III - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin