Neyseki bu hafta biraz olsun eski düzenimize döndük =) hergün bir bölüm geldi...
-----------------------
“Ne yapıyorsun sen burada?” sonra adamı gösterdi, “Bu adamla?”
“Hangi adamla?” dedi yalandan bir dehşetle.
Babası kaşlarını çattı. “Bu arkandaki adamla!” diye gürledi.
Ağzını kapatıp, bağırdı, “Hii! Arkamdan adam mı var benim?”“Kızım sen bizi deli mi edeceksin? Bu arkandaki kazma kim o halde?”
Kız babasına çemkirerek bağırdı, “Ne bileyim ben! Elin turistlerinin çeteresini mi tutuyorum? Allah Allah!” hala arkasına bakmıyordu.
“Kızım adama bakmadan turist olduğunu ne biliyorsun?” bir açığını yakalamış gibi sinsice sırıttı.Özge de babasını taklit etti, “Sen olmadığını ne biliyorsun?” sonra gayet ciddi bir şekilde doğrulup “Belki sana görünüyordur bir tek,” dedi. “Belki de öbür taraftan misafirdir.”
“Özge!” diye gürledi. “Dalga geçmeyi bırak da kim bu adam söyle?”
Arkasına bakıp, tekrar önüne döndü. Alanzo ise daha ne kadar batacağını izliyordu. “Aaa... Masanın altında tanıştık biz onunla.”
Annesi “Masanın altı derken?” diye hayretle sordu.“Şimdi annecim şöyle oldu. Bu Ala-Allah’ın kulu sen gel tam benim girdiğim masanın altına gir!”
“Sen neden masanın altındaydın, bu adam neden girdi?” diye sinirle araya girdi babası.Özge de -güya- öfkelendi. “Ooo... Babacım, hem soruyorsunuz, hem cevaplamama izin vermiyorsunuz. Anlatıyordum işte. Ama yok, illa araya gireceksin değil mi? Anlatmıyorum küstüm,” diyerek ellerini göğsünde birleştirdi. “Hem asıl sen söyle, annemle burada, toplum içinde kırıştırmak ayıp değil mi?” yüzünü buruşturup, cık cıkladı. “Hayır, evli barklı insanlarsınız, boyunuz kadar kızınız var. Neredeyse torununuz olacak.”
Ebru hanım öksürmeye başladı. “Cahit dedim sana!”
“Ya bundan mı korkacağım? Tek ayak üstünde kırk bin takla atıyor deminden beri,” Cahit bey adama döndü, “Sen söyle, bu kız saçmalama modundan çıkamayacak. Kızımı nereden tanıyorsun?”“Alanzo Pietro ismim.”
“Tamam onu geç.”
“Kızınızla Roma’da tanışmıştık. Sonra burada da karşılaşınca onunla bir akşam yemeği yemek istedim. Sağolsun o da beni kırmadı. Üstelik ona Roma’daki şirketimde çalışması için iş teklif edecektim.”Cahit bey Alanzo’yu baştan aşağı süzen karısına döndü, “Gördün mü elin gavuru kızımızdan daha dürüst. Sende süzgeçten geçirip durma adamı! Sinirlerim bozuluyor.” Tekrar adama döndü, “Teklifin için teşekkürler ama kabul etmiyoruz.”
Alanzo güldü, “Sanırım yanlış anlaşıldım.” Öksürdü, “Ben teklifimi daha yapmadım. Üstelik bu teklifi kızınıza yapacağım. Kararı da o verecek.”
Cahit bey bozulurken, Ebru hanım kıkırdıyordu. Özge ise Alanzo’ya döndü. “Dediklerimi tekrarla, Eşhedü en la ilahe illallah...”***
Odada abisi sinirle gidip geliyordu, “Sera bu yaptığına hala inanamıyorum!”
“Nesine inanamıyorsun abi söyle de bir daha anlatayım?”Taner birden durdu ve kıza öfke ile baktı, işaret parmağını sallayarak konuşmaya başladı. “Bugüne kadar seni babamdan hep ben korudum. Okuman için ben savaştım. Seni savundum. Roma işini de ben kabul ettirdim annemlere. Babama kalsa Roma ülke sınırına değil komaya sokacaktı seni. Ama ben izin vermedim. Sonra ne oldu? O Caner çıktı ortaya!”
“Abi bak valla ben onunla konuşmuştum, geleceğini nereden bilirdim?”
Abisi ellerini geçirdi saçlarından, “Ya Sera bana bir erkek arkadaşın olduğunu söyleyebilirdin. Ben o kadar geri kafalı biri miyim? En azından ben konuşur, halletmeye çalışırdım. İş bu noktaya gelmezdi!” diye bağırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ROMA MASALI * MASAL SERİSİ III - FİNAL
Romance'Ben buraya kendi masalımı yazmaya geldim, onun yüreği benim masalımı sahiplendi.' Kendi küçük dünyasında, ailesinin, sevgilisinin ona kurduğu, hazırladığı o hayattan kurtulmaktı tek niyeti. Kaçtı... Kaçılabilecek en olmadık yere, Hayallerinin baş k...