Bütün herkes onlara bakarken, Valerio Sera'ya bakıyordu. Hayır anlamadığı neden herkes onu ve Alanzo'yu böyle alıcı gözle süzüyordu. Ne gariplikleri vardı? Üstelik neden herkes buradaydı?"Demek sen evlisin kızım?" dedi içlerinden biri Özge'ye.
"Çok şükür," derken, büyük bir rahatlamanın içine girdi Özge. Çünkü kendi çevrelerinden alışıktı bu dedikoducu gruplara. Şimdi on bin tane hazır soruyla gelmiş, araya da yirmi bin tane soru sıkıştırma potansiyeline sahiptirler.
"Çocuk düşünüyor musunuz?"
Bu soruyu anlayan Alanzo karısına bakıp, sırıttı. Özge de başını salladı olumlu anlamda, "Ben pek hatırlamasam da düşünüyormuşuz teyzecim. Boş bir anıma gelip, düşünmüşüm. Bu da fırsatçı... Şey etmiş hemen..."
Kadın cümlenin sonunu anlamamıştı. "Çocuk iyidir iyi, evin bereketini artırır. Kaç çocuk düşünüyorsunuz?" -İşte bu araya sıkıştırılan bir soruydu.
"Hiç, en fazla bir efendim."
"O nasıl bir şey kız? Beş iyidir. İdeal." Özge'nin yüzü buruştu, sonra kadın Sera'ya döndü. "Siz evlenmeyi düşünmüyor musunuz kızım?"
"Özge'de kalsaydınız, oranın soruları iyiydi," dedi çaktırmadan sırıtıp, homurdanarak.
Özge de eğilip ona fısıldadı, "Bende aksiyon bulamadılar. Sıkıcı geldim kanımca."
"Aman ne komik," sonra kadına döndü, "Daha erken Hanife teyzecim. Yeniyiz biz daha."
Kadın cevabı beğenmemiş gibi yüzünü sevimsizleştirdi. "Ay Ayşe kız, bu gençlerin de 'Daha yeniyiz,' yok 'Daha birbirimizi tanıyoruz' adı altında yemedikleri halt kalmıyor. Sonra da anlaşamıyoruz diye ayrılıyorlar."
Ayşe kadını ayıplar gibi baktı. "Ay sanane Hasibe. Aa! Derdi sana mı kaldı? Çok ayıp. Senin de kızın var, öyle konuşma. Sera kızım yanlış bir şey yapmaz," derken kıza sevgiyle baktı.
Sera bu kadını seviyordu.
Valerio ise Sera'yı sıkıştırdı, "Ne sordu, evlilik dedi sanki? Anladım ben onu."
"Evet. Haftaya nikahımızı kıyacak ya babam, onu diyor kadın. Hayırlı olsun, diyor. Bir an önce çoluk çocuğa karışın diyor," dedi alay eder bir şekilde.
Valerio kadına kaşlarını çatarak baktı ve kırık Türkçe ile kadını cevapladı, "Yok evlilik şimdi. Bebek de yok, korunuyor biz-" dediği an Sera şaşkınlıkla adamın ağzını kapattı. "Hayatım... Hayatım!" dedi uyarır gibi. "Birazdan sadece Türkçen değil, ağzın burnun da kırık olacak. Sus biraz Allah aşkına!" diye dişlerinin arasından homurdandı.
Taner'in de kaşlarını çatılmıştı, "Korunuyor biz ne?"
Sera hemen gülümseyerek abisine baktı, "Abicim, evlilikten korunuyoruz yani. Hani sakınıyoruz der gibi. Türkçesi bozuk ya, kelimeleri seçemedi tam. Şimdilik tabi. Daha erken diye. Yoksa ilerde senden çok ister evlenmeyi. Ooo tam bir evlilik delisidir. Çok sever düğün, dernek falan kurulsun. Halaylar çekilsin, türküler okunsun, kınalar yakılsın. Allah seni inandırsın, en sevdiği türküdür, 'Kınayı getir aney..."
"Lan sus!" dedi adam dehşet içinde. Ne çok konuşmuştu. "Elin İtalya'nı ne bilsin halayı, türküyü, kınayı, yakmayı? Delirtme beni!"
Valerio ise kıza bakarken şaşkındı, "Ne kıyacak sen bana? Ne yakacak?"
"Valerio sus gözünü seveyim, şimdi Adana kebap gibi kıyacak abim seni. Sonra yakacak bir yerlerine kınayı. Durumu kurtarmaya çalışıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ROMA MASALI * MASAL SERİSİ III - FİNAL
Romance'Ben buraya kendi masalımı yazmaya geldim, onun yüreği benim masalımı sahiplendi.' Kendi küçük dünyasında, ailesinin, sevgilisinin ona kurduğu, hazırladığı o hayattan kurtulmaktı tek niyeti. Kaçtı... Kaçılabilecek en olmadık yere, Hayallerinin baş k...