Valerio aşağı indiğinde Stella’yı telaşla etrafa bakınırken görüp, yanına koştu. “Stella ne oldu sana?”
“Vale, Sera’yı babası alıp, götürdü. Taner de peşlerinden gitti.”
Valerio yumruklarını sıktı, “Lanet olsun bir bu eksikti. Tanrı aşkına adam kızı alırken kimse yok muydu?”“Personel yanaşmak istedi. Ama ‘ben babasıyım’ deyince, geri çekildi.”
“Anladım Stella. Sen uçakla dön Roma’ya, ben peşlerinden gideceğim.”
Stella kaşlarını çattı, “Hayır, seni tek bırakmam. Ya birlikte döneriz ya birlikte kalırız. Adamların silahları vardı.”“Benim de elimde çiçek olmayacak oraya gittiğimde Stella, hadi dön sen.”
“Hayır dedim abi!” diye bağırdı.
Valerio hayatında ilk kez böyle bir boşluk yaşamıştı. Hayatında ilk kez böyle bir kıyım, bir savaş vardı içinde. O boşluğu yok etme isteği, kadınını geri alma arzusu ile her şeyi yok edebilirdi.Adamlar valizleri almaya geldiklerinde Valerio telefonu çıkardı cebinden ve özel uçağı aradı.
“Rota değişti. Adana’ya gidiyoruz. Hazırlık ve izinlerinizi ona göre ayarlayın!” deyip, Stella’ya başı ile ‘Hadi’ yaptı ve kapıya doğru hızla yürüdü.***
“Artık otele dönelim mi bayan Pietro. Malum evlilik yoruyor insanı,” dedi Alanzo kızın boynuna başını sokarken.
“Ailen ile tanışmadım bile, kocamın ailesini bilmiyorum. Ayıp, ya.”
Alanzo kaşlarını çattı, “Küçük hanım siz kaçıyor musunuz? Bana mı öyle geliyor? Sabahtan beri bir mazeret, bir bahane...”“Ailen diyorum, tanışmayacak mıyız? Hem bizde adettir, ailenin elini öpmeden o iş olmaz.”
Alanzo bıkkın bir nefes verdi. “Yok ailem, yani Roma’da değil. Floransa’da yaşıyorlar,” dedi kravatını gevşeterek. “Haftasonu gideriz bir ara.” Sonra konuyu dağıtmak için dudaklarını öptü kızın, “Ayrıca bayan dolandırıcı, kafanızdan adet uydurmayın. Birazdan elimden kimse seni alamayacak,” deyip, tekrar dudaklarını öpmeye başladı.“Ona dolandırıcı değil, kandırıkçı denir bir, ikincisi ben asla öyle değilim.”
Alanzo kızın elini tutup, çekiştirdi. “Hadi küçük hanım, gidiyoruz. Yaşamamız gereken çok güzel anlar bizi bekliyor.”
“Bende onu diyorum ya, geç olsun güç olmasın,” diye mırıldansa da adam onu takmamıştı. “Bunlarda deyim de yok ki!”*
Odaya girdiklerinde kız yüzünü yellerken, adam üzerindeki kravat ve gömleği çıkarıyor, bir yandan da kızın beyaz, kısa ve dar olan elbisesinden onu süzüyordu.
“Harika görünüyorsun bebeğim,” diye mırıldandı.
Özge birden arkasını dönüp, sanki çıplakmış gibi önünü kapattı. “Bakma öyle. Soyunma ya soyunma!” diye inledi bir eli ile gözlerini kapatarak.Ama Alanzo onu takmadı, çırılçıplak kalana kadar üstündekileri çıkarıp, yatağa uzandı. Çarşafı beline kadar çekip, ellerini başının altına yerleşti. “Evet şimdi de sizi izleyelim bayan,” dedi çapkın bir gülümseme ile.
Özge’nin bakışları irileşti. “Ne izleyeceksin çok affedersin?”“Soyunmanı karıcığım.”
“Vallahi bu İtalyan erkekleri edepsizlikte hat safhada. Rahatlığa bak,” diye homurdanırken çarşıdan aldıkları çantaları kurcalıyordu. Hayır, gerçekten önünde mi soyunacaktı? Deli mi ne?Sonunda iç çamaşırların ve geceliklerin olduğu çantayı bulduğunda hızla kaptı ve adama gözlerini kıstı. “Çok beklersin bay Alanzo!” diye tısladıktan sonra, duvarları son derece ilginç olan banyoya girdi.
“Önünde soyunacakmışım da o da izleyecekmiş. Bak bak bak, oldu paşam başka arzun? Edepsizlik diz boyu yemin ederim.”Alanzo gayet sakin bir tavırla komodinin üzerindeki kumandayı alıp, bir tuşa bastığı an duvarlardaki beyaz perde yavaş yavaş yukarı kalkmaya başladı ve banyo tamamı ile cama büründü.
“Ben izleyeceğim dediysem izlerim karıcığım.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ROMA MASALI * MASAL SERİSİ III - FİNAL
Romance'Ben buraya kendi masalımı yazmaya geldim, onun yüreği benim masalımı sahiplendi.' Kendi küçük dünyasında, ailesinin, sevgilisinin ona kurduğu, hazırladığı o hayattan kurtulmaktı tek niyeti. Kaçtı... Kaçılabilecek en olmadık yere, Hayallerinin baş k...